mandal...
annem eve mandal alınca sevinirdim.oyuncak yerine hep mandal isterdim, çeşit çeşit rengarenk mandallar..
peki mandalları süslü oyuncaklardan üstün kılan şey neydi?
bir kere hayal gücümün uzanabildiği her şekle girerlerdi.kah kaleyi koruyan askerler, kah ganimet peşinde koşan korsanlar olurlardı.
mandallar konuşamaz ama ben konuştururdum onları.hepsinin duyguları vardı.mavi mandal kırmızıya aşık olurdu.ama nasıl bir aşk?
kırmızının iç yayı gevşekti ama mavi mandal bunu görmezdi.
kusurlarını göremeyecek kadar aşıktı ona.kırmızı ise mavi mandala karşılık vermezdi.maviyi de ben teselli ettim hep.
söylesem güleceksiniz ama teselli etmeyi de mavi bir mandaldan öğrendim.
şimdi büyüdüm, hayalgücüm ise küçüldü.
şimdi sepetteki 10 yıllık mavi mandala bakıyorum.
o mandal.ben istemedim diye çöpe atılmamış, bir kolu kopmuş, aşkını kaybetmiş, 10 yıl önceki kale kuşatmalarının, meydan savaşlarının kahramanı mavi mandal..
artık hiçbir serüven yaşamıyor.dedim ya hayal gücüm yetmiyor.
şimdi sepetinde sessiz sakin yaşıyor.belki diğer genç mandallara kendi serüvenlerini anlatıyor ve çöpe atılacağı günü bekliyor.
onu atmayı hiç istemezdim ama biliyorum ki birgün ben de hayalgücümü tamamen kaybedeceğim ve onu sıradan bir mandalmış gibi atacağım.