zamanımın en iyisiydim. batak masalarının acımasız gaddar oyuncusu, gevşek ağızlı kahveci milletinin korkulu rüyası, kafasına kozlar vurulmuş tüm garibanların savunucusu, ezilmişlerin ve aşağılanmışların kadim dostu... ben, muhtemelen son çeyrek yüzyılın en büyük oyuncusuydum. asla eşli oyun oynamaz, masaya tek oturur tek kalkardım. otururken azametli, kalkarken haşmetli idim. masaya yaklaştığımda, o sahneye şahit olan herkesin dizleri titrerdi. diller tutulur, gözler korkuyla dolup taşardı. ağlayanlar, yalvaranlar, çığlık çığlığa kaçışanlar... benim masamda normal bir akşam geçmemiştir. diz çöktürmediğim kahveci yiğidi kalmamıştır. korkudan titrettiğim babayiğitlerin hesabı tutulmamıştır. işte ben böyle bir oyuncu idim. i̇skambil kağıdının hükümdarı idim. ne günlerdi... ne geceler, ne sabahlar, ne de gündüzler yoktur ki ben batak masasında olmayayım. ondan sonra insanoğlu bir efsanenin yeşil örtülere veda edişine tanık oldu. yaktın beni sarışın bomba.