---
spoiler ---
dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı duvarlar örerler. yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır.
işte 'acılaşmak' burada devreye girer.
acılaşmanın ana hedefi iradedir. bu hastalığa tutulanlar her türlü isteği yitirmeye başlarlar, birkaç yıl içinde kendi dünyalarının dışına çıkamaz olurlar, çünkü tüm enerjilerini çevrelerine duvar örmeye harcamışlardır. dış saldırılardan kaçınmak amacıyla, kendi içsel gelişmelerini de sınırlamışlardır.
i̇şe gitmeyi, televizyon seyretmeyi, çocuk yapmayı, trafikten sikayet etmeyi sürdürürler ama bunlar hep otomatiğe bağlanmıştır ve herhangi bir duyguyla ilişkileri yoktur.
zehrin bünyeye yayılmasının yarattığı en büyük sorun, tutkuların -nefret, ask, umutsuzluk, merak vb.- su yüzüne çıkmasını önlemesidir. acılaşan insan zamanla hiçbir istek duymaz.
ne yaşayacak, ne de ölecek iradeye sahiptir artık sorunun özü de budur.
.
.
doktor igor; "dünya çabalarımın değerini bilmeyecektir" dedi kendi kendine.
anlaşılmamaktan gurur duyuyordu, çünkü tüm dâhiler bu bedeli ödemişlerdi.
---
spoiler ---