hendek bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
bir yanda akan benim, öbür yanda sakarya.
sakarya gençleri iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
benimse alın yazım, akyazıda susamak.
her şey akar, adabazar, taraklı, camili, yenicamii ve ormanköy
oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat
şu çıkan silaha bak, bu inen kurşuna inat!
fakat akyazı bir başka, yokuş mu çıkıyor ne,
keşlerden bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
hey sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
sırtına sakaryanın, türk tarihi vurulur.
eyvah, eyvah, hendek, sana mı düştü bu yük?
bu yollar uzun hor, bu yollar keşçi, bu yollar büyük! ..ne ağır imtihandır, başındaki, sakarya!
binbir başlı ot'çu nasıl taşır kanarya ? i̇nsandır sanıyordum geyveli yüke hamal
hamallık ki, sonunda, ne üzüm var var, ne de ayva,
yalnız tatsız bir lokma, üzümüyle pişmiş aştan
ve ayrılık, akyazıdan, adabazardan, arkadaştan.
not:şiiri biraz trolledim üstad affetsin.
editleyeceğim daha.