bugün
yenile

    özlemek için sevmişiz kavuşmak ne haddimize

    93
    +
    -entiri.verilen_downvote
    özlemek için sevmişiz kavuşmak ne haddimize ; ''tamam kabul ediyorum çünkü üstesinden gelemiyorum'' içerikli bir öğrenilmiş çaresizlik cümlesi. ilk ismi muazzez,ilkini duyduktan sonra ikincisini hiç kullanmadım,babaannesinin adını vermişler ve ne iyi etmişler çünkü bir muazzez ancak bu kadar ismi ile müsemma olabilir. onu son kez bostancı sahilde ki otobüs duraklarında gördüm, orada yolcu ettim, sabiha gökçen'e gidiyordu,benim bırakmamı istemedi.saat 16:30'da kalkacak olan e-9 iett otobüsüne binecekti, iki saate yakın zaman vardı sahilde bir yere oturduk.kocaman iki tane çekçekli valizi,sırt çantası ve bir de kol çantası vardı.yani insan temelli gittiğini bu kadar belli eder mi ya bize de günah be kızım!gerçi kalsan ne yazar her şeyi beraber mahvetmedik mi?...çok tuhaf bir şey hissettim o sıralarda bir yanım heyecanlı bir yanım buruk, heyecanımın hüzünle ilgisi yok böyle ayaklarımdaki prangalar açılacak sanki saat 16:30'da, e ama içim de çok buruk!iki duygu aynı anda olunca insan saçmalıyor ben de epey saçmalamıştım.muazzez'in de yüzünde aynı benim ki gibi bir ifade buralardan gidiyor, belli çok heyecanlı,yalnız kafasını hafif yere doğru eğince de canından can bırakacakmış gibi görünüyor.acaba ben de mi öyle görünüyordum?...eski günlerden konuştuk ona ''benle tanıştığında,beni ilk gördüğünde ne düşündün allah aşkına dürüst ol'' dedim (serseri gibi sırıtarak) o'da ''malın teki dedim'' diye itirafta bulundu gülüştük sonra o bana sordu ben de dürüstçe cevap verdim ''allah'ım ne karılar var'' diye düşündüğümü söyledim ve ekledim ''allahsız kadın böyle gülmek olur mu n'apıyorsun sen?'' yüzünü buruşturarak gülmesi geçti birden, daha içten bir tebessüm etti.ilk zamanlar ki mesajlaşmalar,sürekli tesadüfen aynı şarkıyı dinlememiz,aynı şeyleri söylememiz,aynı yerin hayalini kurmamız gibi küçük tatlı şeylerden bahsedildi.zaman ilerledikçe suratlar düşüyor,sesler kısılıyor, az önce hissettiğimi söylediğim o heyecan yerini boğazda oluşan bir yumruğa bırakıyordu.bana ''bak sakın öyle hakkını helal et,kendine iyi bak gibi saçma salak şeyler söyleme'' dedi ''tamam muazzez söylemem ama sen de öyle tarlası yanmış köylü gibi bakma bana'' dedim ''gerizekalısın sen tam bir öküzsün'' diye kahkaha attı.galiba hayatımda gördüğüm en yapmacık kahkahaydı bu... saat 16:10 durağa doğru yürümenin vakti gelmiş, kalktım hesabı ödedim sırt çantasını ve valizlerini aldım ''birini bana ver ağır olur'' dedi.içimden; ''komik olma muazzez şu an dünyayı tek başıma sırtlıyorum iki çanta daha almışım çok mu?'' dedim, dışımdan ''hadi hadi yürü sen seversin bana poşet,çanta taşıtmayı son kez bu zevkten mahrum bırakmayacağım'' dedim gülerek. yürüdük öylece ve sessizce,durağa gelene kadar hiç konuşmadık o an güneş gözlüğümü yanıma almadığımı farkettim!güneş gözlüğü icat edildiği günden o güne dek bir insana ancak bu kadar lazım olabilirdi.otobüse koydum çantaları geldim yanına.yuvarlak güneş gözlüğünü çıkardı çantasına koydu sonra bana ''buraları ve her şeyi sana emanet ediyorum,beni unutma bir zahmet'' dedi gülümseyerek,ben de ''otobüs hareket edince adını bile hatırlamayacağım ne unutmaması, kurtuluyorum senden'' dedim yine saçma sapan yapmacık bir gülümsemeyle.sonra sarıldık,elleriyle omzumu öyle bir sıktı ki kalbi ellerinde atıyor sandım,saçlarımı sevdi,başını omzuma koydu,diğer eliyle de sırtımı yavaşça seviyordu...kokladı derin derin içine çekti nefes alıyor ama geri vermiyor gibiydi,aldığı kokumu bırakmak istemiyor gibi.ben de saçlarını sevdim,kokladım,sımsıkı sarıldım iki kolumun arasında kaybolup eriyişini izledim ''hadi git''dedi, otobüsü çalıştırdı şoför.sarılmamız bitti ellerimiz ayrılmamıştı ama hala ''tamam bin hadi arkandan el sallayacağım'' dedim ağlamaklı bir gülümseme ile.ellerim ellerindeydi hala son kez çekip o bembeyaz güzel ellerinden öptüm ''hadi'' dedim elimle git işareti yaparak.bindi otobüse cam kenarına oturdu ve başladı ağlamaya o ana kadar kale gibi sapa sağlam duran muazzez çocuk gibi ağlıyordu... ''muazzez sen ne kadar güzel ağlıyorsun öyle keşke zaman dursa ölene dek ağladığını izlesem.muazzez sen ne güzel gidiyorsun öyle her gün sana gelsem de sen her gün gitsen.muazzez sen ne güzel sarıldın bana öyle her gün ayrılsak da sen böyle sarılsan bana.muazzez gitme n'olursun böyle acıyacağını tahmin etmemiştim ben!muazzez ben nerden bilebilirdim ki senin böyle güzel ağladığını?neyse git hadi muazzez bakma sen bana konuşuyorum işte kafamın içinde.gitmek demişken muazzez; eğer gidenlerin döndüğü bir dünyaysa burası beklerim ben seni buruş buruş olana kadar, yok eğer giden dönmüyorsa özlemek için sevdik biz birbirimizi muazzez tekrar kavuşmak ne haddimize... hoşçakal muazzez sen beni unut,benim unutmak gibi bir şansım yok...''
    5ozet gec bin - emekli ozan 19.04.2017 00:13:34 |#3171430
    1bin yazinca eski inci ortamini ozledim :( vay be - emekli ozan 19.04.2017 00:14:10 |#3178976
    9yine kusursuz, sen neler hissediyorsun yahu - jupiter 19.04.2017 00:16:38 |#3131350
    butun yorumlari goster (16)
    ... diğer entiriler ...