geçenlerde evrim hakkında yazılmış kitaplar hükumet tarafından yasaklandı ve çok ilginç bir
tesadüftür ki bu olayın ertesi günü dünyada bir ilk olarak kanada da bilim bakanlığı kurulmuştur.
evrim teorisini özetlersek, bir canlının dnasında tesadüfen meydana gelen bir anomalinin, onu
bulunduğu yaşam alanında, hayatta kalma açısından diğerlerine göre üstün kılması ve bu sayede
şahsın daha fazla üreyerek azınlıktan çoğunluğa geçmesidir.
ancak ne yazık ki bazı insanlarda bu kavram yanılgı ve kafa karışıklığına sebep olmaktadır çünkü
evrimin (age of empires kıvamında) bir anda ve herkes için aynı yönde ve aynı anda
gerçekleştiğine inanırlar, oysaki durum böyle değildir.
şu anda bile etrafımızda, evrimdeki yerimizden çok farklı kademelerde ve yönlerde insanlar
bulunmaktadır fakat görünüm itibariyle (homo sapiens, sapiens) yanılgıya uğratabilir. bunun
sebebi ise hayatta kalma koşullarından kaynaklıdır.
örneğin, kanada’nın bir şehrinde yaşayan şahısın yaşam kalitesini yükseltmesi, zihinsel ve
entelektüel kapasitelerine dayalı iken, türkiye’nin doğusundaki bir köyde yaşayan şahısın yaşam
kalitesi, büyük oranda fiziksel kabiliyetine ve gücüne bağlı olabilir.
ancak dünyamızda her gün daha fazla artan globalleşme, özellikle sosyal anlamda, iki gurup
arasında çelişkiler ve anlaşmazlıklara yol açmaktadır çünkü ucuzlayan ve popülerleşen iletişim ve
taşıma imkânları artık genetik olarak türkiye’nin batısında hayatta kalmaya programlanmış bir
bireyi kanada’nın göbeğine atabilir veya olduğu yerden kanada’da gelişen olaylara yorum
yapmasını mümkün kılar ve esasen arayışları aynı olan, yani hayatta kalmak olan iki bireyin
arasındaki farklı bakış açıları, çatışmaya neden olur.
burada önemli olan bu iki farklı durumu iyi veya kötü olarak değerlendirmemek lakin doğu
coğrafyada yaşayan şahsın fiziksel kabiliyetlerini, entelektüel kabiliyetler için kaybetmesi, şahsın
yok olması anlamına gelebilir.
sonuç olarak düşünüyorum ki, her ne kadar medyalarda ve toplum açısından bu şekilde yansısa da,
yeryüzünde çıkan çatışmaların hiç birinin ne din ne siyaset nede kültürle, yani ideolojiyle alakası
yoktur ve hepsi farklı sosyal ve coğrafik sorunların doğurduğu varoluşsal çatışmaların yanlış
ortamda uygulanmasıyla alakalıdır. (aka. ideoloji ve dogmaları yapılandıran şey sosyal ve coğrafik
zorlukların kendisidir.)
günümüzde ise evrime bilinçli bir el atılarak dünyada barışçıl ve dayanıklı bir toplum yaratmak
mümkün müdür?
bu konuda bir politika izlenmeli midir?
inanıyorum ki bu çatışmadan evrimsel anlamda galip çıkacak olan gurup her iki olguyu da geliştiren
gurup olacaktır ancak evrimin bu şekilde gelişmemesi sonucunda, genetik olarak (üreme yoluyla)
sadece entelektüel yapısını geliştirmiş bireylerin zor savaş şartlarında bile hayatta kalıp bolca
üreyebilen şahıslara karşı yenik düşeceğini düşünüyorum.
aşağıdaki üç tanım da türk dil kurumunun sitesinden alınmıştır:
1 insan: toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak
kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.
2 insan: memeliler (mammalia) sınıfının, insangiller (hominidae) familyasından, iki ayağı üzerinde duran ve yürüyen,
kolları kısa, vücudunun birçok yerlerinde tüyler azalmış, çeneleri belirli, beyinleri çok gelişmiş, kafatası yuvarlak ve yüz açısı
yüksek, konuşabilen tek yaratık.
3 insan: (genel olarak) usu olan canlı varlık. bir yandan canlı varlıklar, hayvanlar alanının bir üyesi, türü; öte yandan onu
aşan bir varlık; dik yürüyen, ellerini kullanan, beyni özel bir biçimde gelişmiş olan, özelleşmiş organları olmayan, çevresini
değiştirebilen, dünyaya ve evrene açık olan, konuşan ve yaratıcı düşünme yeteneği olan, deney dünyasını aşabilen, kendinin
ve evrenin bilincine varmış olan, eylemlerinden sorumlu olan varlık.
2.tanım, insanı tanımlamak için yeterlimi?
değilse diğer tanımlara uymayan şahıslar insan haklarına tabii midir?
2.tanıma uyan şahıslar, 1. ve 3. tanıma uyan şahıslara eşitimdir?
aynı haklar tanınmalı mıdır?
0
çelebinin insan şiirini alıntıla şuraya, tdk'dan alıyorsun insanı. felsefesini yapmak istemem kısaca şunu söyleyeyim yansızlığı ne kadar kabul görmüştürki insanın bilimselliği de o denli kabul görsün; insana bu şekilde tanım koymak için. adaptasyon'u anlatmışsın, bu adaptasyon sürecine postmodernizmin temasından bahsetmişsin. 'evrim'i yakalayamadım ? keşke 4 asırlık ömrüm olsa da 'konuşabilen tek yaratık' cümlesine kesintisiz gülsem. - seferkant 17.12.2016 01:05:34 |#2865213