vakti zamanında sırf yalnızlığımı gidermek için köpek besledim. bu arada kendi adımı ifşa etmemek için kendi adım da mert olsun diyelim.
neyse işte, bir köpek aldım. askere giderken bir arkadaşa verdim kendisini gerçi. köpeğe şinasi adını vermiştim. öylesine, makara olsun diye.
her sabah dışarı çıkarıp gezdiriyordum. hem şinasi hava alsın hem de belki bir hatunla tanışırız diye. bir gün çok güzel bir hatun geldi sevdi şinasi'yi. içim kıpır kıpır. kız şinasi'nin başını okşarken ben kızın upuzun kirpiklerine, gülünce sol yanağında oluşan gamzeye bakıyorum. ölüyorum usta, sabahın altı buçuğu ve ben ölüyorum. mezarım bir gamze oluyor. oraya gömülüyorum.
bir anlık boşlukta kız "adı ne?" diye sordu. ben o anın heyecanı ve şaşkınlığıyla "mert" edim. "güzel admış" dedi. tam ben 7 kurbanla oğlu dünyaya gelip sonra o evlat hayırsız çıkan bir baba gibi hayal kırıklığı yaşarken geri dönüp "benim için mert'e iyi bak" dedi. ve gitti. en son, tasolarımı kaybettiğimde bu kadar üzülmüştüm ben.