bugün
yenile

    nefes vatan sağolsun

    19
    +
    -entiri.verilen_downvote
    askerken bu filmi izleyip aynen şu cümleleri yazmıştım; "dün akşam tekrar izlediğim film. güney doğu anadolu bölgesi'nda, her hangi bir taburun, her hangi bir bölüğünde. yaklaşık 100 askerle birlikte. öylece oturup baktık 57 ekranlık tv'ye. kimse kimseye filmle ilgili yorumlarını söylemedi. ön sıralarda usta askerler, o sandalyelere oturmak için yakalaşık bir yıl bekleyenler, bekleyip de delirenler, delirdikleri için de o ön sıradaki sandalyeler için her türlü kavgayı verenler, ve arka sandalyelerde yeni gelenler, hatta en arkadaki devre kaybı denilen, askeriyenin şamar oğlanlarıyla birlikte.. palaskamı kucağıma alıp da izledim. gazino adındaki boktan kantinde sigara içmek yasak olmasına karşın sigaramı yakıp da izledim. sol elimdeki altıncı parmağım hiç sönmedi. açıkçası sivildeyken de izlemiştim bu filmi. askere gelmezden çok az bir zaman önce. bir de burada izleyeyim dedim. bir sınır karakolunda görev aldığım için. oradaki yalnızlığın aynısını ciğerlerime çektiğim için. her hangi bir askerin sıkıntısını iliklerimde hissettiğim için. mete yüzbaşının meşhur tiradında anladım ben de uyumamam gerektiğini. ki aylardır uyumuyordum zaten. uyumadığım için de gerçekle yalan birbirine girmiş durumda. karman-çorman zihnim. dağların tapusu olmadığı için kendisine devlet tarafından kredi veirlmeyeceğini öğrenen mete yüzbaşıyla aynı hayal kırıklığını yaşadım günlerce. kantinde içecek çay bulamazken, banyo yapamazken, niteliğimin değil de niceliğimin önemli olduğu haykırılırken.. telefon muhabbetleri sonra. istediğimiz an ulaşamadığımız aileler. sevdiklerimiz. ya da sevmeye çalışıklarımız. dışarıdayken asla ve asla içeriyi algılayamayan özgürlük budalaları. öylece debelenip durdum yerimde. sürekli kıpırdadım. içim içimi yedi. eksi 39 derecede nöbet tutan bir askerle aynı çileyi çektiğim için ciğerlerime daha da çok çektim sigara dumanını. o askerlerin elleri üşürken, kulakları kesilirken soğuktan, renkli camın ardındaki kucak dolusu sevgi gönderen orospu çocuklarına ben de kucak dolusu küfür gönderdim. çatışma anı geldiğinde kendi nöbet yerimi düşündüm. karakolun tepesindeki tam otomatik tüfekle bekleyen kendimi. ve her an ölümle burun buruna olup da ölümü dudaklarından öpmenin ne demek olduğunu. öldüğümde organlarımı bağışlamayacak kadar insanlara kızgınlığımı. komutanlara kafa tutacak kadar çıldırışımı. geceleri asla ve asla tahammül edemediğim kendimi. hayatı. zorunlu askerliğin kutsallık sosuna bulandırılışını... öylece oturup izledim. hatmedercesine. yutarcasına. çatışma anı geldiğinde kulaklarım uğuldadı. g-3'ler seri atışa geçtiğinde ben de karakolun tepesinden ateş ettim. düşmanlara değil. herkese. ve her şeye. hatta bir ara tam otomatik tüfeğimin namlusunu gökyüzüne dikip hayallerimi vurdum.. şehit olmak değildi arzum. sadece bitsindi bu zorunlu kutsallık.. bitsin ve gidelim. belki eve. belki de toprağın altına. ne fark eder? dün gece tekrar izledim bu filmi. o insanların nasıl delirdiğini kör gözlere sokan şahane çalışmayı. askerlik hakkında duyduğu her şey sadece ve sadece babalarının-abilerinin anlattıklarıyla sınırlı olan herkesin asla ve asla o ruh halini anlayamayacağı çalışmayı. ve mıhlanıp kaldım komutanına soru soran o egeli askerin sorusuyla; "sen hiç aşık oldun mu komutanım? "evet." "siktir! sende kalp mi var lan!" delirişin filmini izledim. çıldırışın.. film bittiğinde ellerimi parkamın ceplerine sokup, emrah'ın o bilindik şarkısını son ses bağıra bağıra söyledim.. yüzlerce gençle birlikte. gülümseye gülümseye.. içim acıya acıya. sümüğüm aka aka. belki de ağlaya ağlaya. bilmiyorum.
    0söyleyecek çok da bir şey yok :( - 31reyis 20.03.2015 17:06:37 |#2413971
    ... diğer entiriler ...