bugün
yenile

    simülasyon argümanı

    5
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Yanlışlanabilirlik ilkesi gereği bilimsel bir argüman değildir. Ancak matematiksel anlamda çok anlamlı ve güçlü bir argümandır aslında. Burada bu argümanın olasılık hesaplarıyla neden bu derece anlamlı bir argüman olduğunu mümkün mertebe yalın bir şekilde göstermeye çalışacağım. Elon Musk yaşadığımız evrenin simülasyon olmadığı ihtimalinin %0,01 gibi oran olduğunu iddia etmişti. Çok pop bir ikon olduğu için bir miktar alaya alınsa da, ve verdiği oran spekülatif olsa da gerçekliğin gerçek olduğu ihtimali bundan fazla olmayabilir. Simülasyon argümanı hakkında bir şeyler yazsam da genele vurduğumuzda sanki konu hakkında biraz az yazmışım gibi geldi bana. Toplasan bu sözlükte bu konuya temas eden farklı başlıklardakilerle beraber 10-12 sayfa yazmışımdır. Ama aslında göründüğünden daha fazla ciddiye alıyorum bu argümanı. Neden? Çünkü tanrı argümanının tek alternatifi olan argümanın bu olduğuna inanıyorum. Eğer bir tanrıya inanmasaydım muhtemelen bir simülasyonda olduğumuz ihtimaline inanırdım. Ateistik teoriler bana her ne kadar kendimi zorlasam da imkansız geliyor. Bu pek duyulası bir iddia değil o yüzden üstüne basa basa tekrar etmek isterim; simülasyon argümanı tanrı argümanının tek gerçek rakibidir. Bu kısmı fosforlu kalemle çizdikten sonra esas konuya geçiyorum. Bilimle uğraşan teorisyenlerin tarih boyunca fanteziye kayan boş hipotezleri çok oluyor. Bu aslında uğraştıkları şeyin ne derece sansasyonel olduğuyla alakalı. Ancak o kadar çok fanteziye kayıyor ki bir yerden sonra ciddiyetini kaybediyor özellikle halk kitlesinde. Mesela Stephan Hawking bir dönem gelecekten bazı insanlara randevu vermişti. Şimdi tam hatırlamıyorum ama başka bir evrendeki kendisine randevu vermiş bile olabilir. Bir odaya belirlenen saatte oturup gelecekten insanların gelmesini bekledi. Ama gelen kimse olmamıştı. aklsdaklsd Bunlar hoş düşünce deneyleri ama simülasyon argümanı bu kadar basite indirgenecek hoş bir fanteziden fazlasıdır. Bu yazıda düşünce deneyi konusu biraz önem kazanıyor. Düşünce deneyi bilimsel kuramların en eğlenceli taraflarını oluşturuyor ve yalnızca beyin fırtınası amacıyla yapılmıyor. Newton mekaniğinin tek gerçek hakikat olduğu dönemler bilimin en güçlü kalelerinden bir tanesi "determinizm" ilkesiydi mesela. Bu ilke gereğince bazı düşünce deneyleri yapıldı. Eğer her şey deterministik ilerliyorsa elimizde güçlü bir hesap makinesi olması halinde olası tüm fizik kanunlarını hesaplayıp geleceği tek kalemde modellememizin mümkün olduğu sonucuna ulaşıldı. Hatta bunun sonucunda kaos teorisinin temelleri bile atıldı diyebiliriz. Neden? Çünkü her şey kesin olasılıklarla hesaplanabilirdi. Hesaplamak teknik problemlerden dolayı imkansız olsa da düşünce deneyi yoluyla bu sonuca çıkmak gayet de anlaşılabilir bir sonuç. Düşünce deneylerinin güzelliği de burada zaten. Eğer denklemler gerçekten sorunsuzsa mevcut kurallar gereği teknik imkanların izin vermediği deneyleri kağıt üzerinde uygulayıp sonuçlandırmak mümkündü. Determinizm gereği geleceği modellemek mümkün değil. Bu deney artık çöp çünkü artık yeni kurallar var. Belirsizlik ilkesi diye bir şey var. Schrödinger'in kedisi de bir düşünce deneyidir ve deterministik evren yasalarının mümkün olmadığını anlatan tutarlı bir düşünce deneyidir. Keza tarihte Einstein'ın bile mümkün değil dediği bazı düşünce deneyleri var ki aradan geçen yıllardan sonra bu deneyi fiziksel olarak yapma imkanı bulan bilim insanları bu deneylerin doğruluğunu ispatlayabiliyorlar. Yani düşünce deneyi "yav şöyle olsa ne güzel, ne değişik olur" diye ortaya çıkmış fanteziler değildir. Bir mantığı vardır. Ayrıca similasyon argümanını varlığına işaret ettiğini göstermek için evrene dair toplanan veriler de konunu ikincil alanlarıdır. Bu argümanı güçlü kılan evrenin kendi dinamiklerinden veriler toplamak değil olasılıktır. Simülasyon argümanı için de bazı şartlar gerekiyor. Mesela bu konuda cevaplanması gereken çok önemli bir soru var; eğer biz gerçek bir evrende yaşıyorsak bilimsel teknolojilerin ilerlemesi ile gerçek bir simülasyon yapmak mümkün mü? Bütün argüman bu sorunun cevabı üzerine yıkılıyor aslında. Ancak yıkılması da "yav velev ki mümkün, nolcak?" şeklinde değil ama. Bilimin ilerleyiş biçimi baz alınarak mümkün olma ihtimali güç kazanıyor. Dünyanın yaşı evrenin beklenen ömrüne göre çok ama çok genç bir yaş en başta. İnsanlık tarihi de bunun yanında çok daha geç bir döneme denk geliyor üstelik. Buna rağmen modern bilim dediğimiz şeyin başlangıcı taş çatlasın 200 sene geriye gidebiliyor. Ondan öncesinde insanlığın bilimsel anlamdaki gelişimi binlerce yıl boyunca çok ilkel düzeyde kalıyor. Bu bizi şu sonuca çıkartıyor; bilim dediğimiz şey güçlü bir katsayı ile geometrik ilerliyor. 100 senede ulaşılan bilimsel ilerlemenin 3-4 katına 10 yılda ulaşan bir gelişim evresi var. Bu katlanmayla devam ettiğini düşünürsek bilimin ilerlemesi öngörülemez düzeyde olacak gibi görünüyor. Bu elbette bir varsayım ama güçlü bir varsayım. Bu noktadan sonrası çok teknik. Ben anlamıyorum ama bilimsel gelişim bu hızla devam ederse insanlık hipergerçeklik düzeyinde bir simülasyon evreni yaratma kabiliyeti elde edebilecek diyorlar. Çok konudan anlamasam da sanal gerçeklik çalışmaları ve oyun dünyasının akıl almaz gelişimi bu olasılığı benim bünyemde de anlaşılabilir bir düzeye geçiriyor. Bu ve buna benzer gerekçelerden ötürü insanlık zamanın bir yerinde eğer kendi medeniyetini yok etmezse hipergerçek simülasyon evrenleri üretebilir seviyeye gelecek. Oky. Bu neyi değiştirir? Bizim insanlık medeniyeti olarak simülasyonlar var edebiliyor olmamız gerçekliğimizin gerçek olmadığı sonucuna nasıl geçiyor? İşte burası çok eğlenceli geliyor bana. Bir kere her şeyden önce tıpkı özgür irade gibi bilinçli varlıklar olduğumuz önermesi de yanışlanabilirliği pek mümkün olmayan bir varsayımdır. İnsanlık kendisinin bilinçli varlıklar olduğu kabulünü kendi içinde çoktan çözüp hayvanlardaki bilinç düzeyini araştıradursun işin gerçeği bizim bilinçli canlılar olduğumuz iddiası keyfimizi bozmayan bir varsayım sadece. Bu evrende bilinçli hiçbir canlının varlığına teknik olarak bir gerek yok. Pekala bilinci olduğunu düşünen androitler de olabilirdik ve bu bizim şimdiki gerçekliğimize zerre miskal zarar veremezdi. Bilinç, özgür irade, ahlak, gerçeklik gibi iddiaların tamamı metafizik önermelerdir ve şuan konumuz değil. Bunu şu yüzden söylüyorum eğer bir simülasyondaysak bu similasyonu var eden üst aklın simülasyondaki canlıların bilinç kazanması için ekstra bir enerji sarf etmesine gerek yok. Burada önemli olan insanlık medeniyetinin günün birinde simülasyon var edebilecek durumda olmasının mümkün olup olmaması. rick and morty' dizisinde bu mümkün dünyalar meselesi aşırı derecede hafife alınıyor mesela. Bu konu felsefede çok ciddi bir alandır. Tanrı da olsanız bazı şeylerin mümkün olmayacağı konusu ciddiyetle tartışılır mesela. Neyse konumuzu dağıtmayalım. Simülasyon argümanı gibi tartışmalarda maalesef çoklu evrenler kuramı da işin içine katılır. Çünkü çoklu evrenler bu tip varsayımsal hipotezlerde bizlere geniş bir hareket alanı sağlar. Ama ben bu argümanın varlığı ihtimalini temellendirmek için bu tip kaçış noktalarına gerek görmüyorum. Multivers bir kaçış alanıdır ve Ockham'ın Usturası'nın usturasından nasibimizi almamak adına simülasyon argümanı için çoklu evrenlerin kullanılmaması taraftarıyım. Gerek de yok zaten. İkinci mesele zaman. Zamanın izafiliğinden falan söz ediyoruz etmesine ama simülasyonun varlığından söz etmeye başladığımız anda zaman diye bir şeyin aslında olmadığı sonucuna çıkarız. Ben hiç oynamadım ama biraz kulak dolgunluğum var football maneger oynayanlar bilecektir. Oyunda isterseniz maçınızı izleyebiliyorsunuz isterseniz de direkt next next deyip maçın sonucuna ulaşabiliyorsunuz. Bir simülasyon evreni mümkünse eğer bizim günlerce, aylarca, yılarca beklediğimiz şeyi aslında beklemediğimizi söyleyebiliriz. Belki de evrenin oluşumu ve ölümü bu yüzden bu kadar astronomik sayılarla ifade ediliyordur. Mümkün bir simülasyonda eğer kodları, yazılımları, denklemleri artık bunun için hangi kural uygulanıyorsa onu doğru şekilde oluşturabilirseniz tek hamlede milyarlarca yıllık bir modellemeyi sonuçlandırabilirsiniz. Bir simülasyonun işlerliğini test etmek için milyarlarca yıl beklemeye gerek yok next next next... Black mirror'un yılbaşı özel bölümünde buna çok güzel değiniliyor ve bu mesele birçok teolojik problemi de çözüyor ayrıca. Bu ve buna dayanan tüm sebeplerden ötürü simülasyonun mümkün olduğu bir gerçeklikte doğrusal biçimde akan zaman okunu başı sonu belli olan bir ip gibi 3 boyutlu olarak düşünebiliriz. Şöyle mesela; 0------hz. isa------bilimsel devrim------------uzay çağı-------2. tip medeniyet------------3. tip medeniyet-------evrenin ölümü Bu zaman oku tek bir evrenin başlangıç ve bitişini temsil ediyor. Bu zaman akışını 3 boyutlu düşündüğümüz anda 2. tip medeniyet ile 3. tip medeniyet arasında bir yerlerde şu an içinde yaşadığımız gerçekliğin imkanları doğrultusunda insanlığın simülasyonlar inşa edebildiğini biraz düşünelim. .... ... .. . Düşündük mü? Teknolojik ilerleme beklediğimiz katsayıda ilerlerse evrende bizden başka canlıların olmasına gerek bile duymadan, hiç çoklu evrenlere, uzaylılara, panspermia hipotezlerine falan başvurmadan içinde yaşadığımız bu gerçekliğin kendi potansiyeli ile simülasyonlar var edebildiği gibi bir sonuç var elimizde. Hemde hiç öyle bilinçli varlıkların olduğu simülasyonlara da gerek yok. Çünkü yukarda dediğimiz gibi bizim bile bilincimizin olduğu metafizik bir önermeyken simülasyonlarımızda bilinçli insanlar oluşturmaya kasmamıza gerek yok. Simülasyon mümkün bir şeyse insanlık buna ulaşabilir. Önemli olan bunun mümkün olup olmaması. Hiçbir koşulda mümkün olamıyorsa tartışmak anlamsız zaten. Ama mümkünse birikimli ve ilerlemeli tarih anlayışı gereği buna bir şekilde ulaşılacak. Ulaşıldığında da elimizdeki teknoloji ve enerjinin ölçüsünde istersek onlarca, binlerce, milyonlarca simülasyon var etmek mümkün. Bilgisayarların icadını düşünün. Başlarda çok az sayıda bilgisayara sahipken gelişen süreçte artık milyarlarca bilgisayar yazılımına sahibiz. Tek bir kıvılcım koca bir ormanı yakıyor yani. Bir evreni başlangıcından ölümüne kadar hipergerçeklik ölçeğinde simüle etmeyi bir kere başarırsak bu yazılımların farklı varyasyonlarını incelemek için en iyi ihtimalle binlerce simülatif evren inşa edilebilir. 1 dakika. .. . Zamanı biz içinde olduğumuz ve sürekli akan bir şey olarak hayal ediyoruz hep. Oysa simülasyon varsa eğer içinde olduğumuz zaman kurgusaldır. Zamanı bütünsel olarak nesne biçiminde ele almak zorundayız artık. Artık elimizde gerçek olan tek bir zaman akışı var ve o şuna benziyor: 0----isa-----bilimsel devrim-----uzay-----tip1----tip2-----****simülasyonlar üretimi*****-------tip3-----ölüm Gerçek zaman okunu başlangıcı ve bitişiyle beraber bütün olarak inceleyelim. Bu zaman oku tek gerçek ok. Gerçeğin gerçek olduğu elimiz sadece 1 tane zaman oku var. Oysa simülasyonlar üretmeye başladığımız dönemdeki yıldızlarla sembolize ettiğim aralıkta onlarca farklı olasılığın hesaplandığı simüle gerçeklikler var. Bütünsel olarak ele aldığımız gerçek olan zaman okunun içinde bir yerlerde en az binlerce sanal zaman akışları var. Tek bir evrenin içinde bütünsel olarak ele aldığımız başlangıcı ve bitişi olan bu zaman okunu sonuna kadar takip ettiğimizde gerçekliğin içerisinde üretilmiş sanal gerçeklikler de var. Bu farkındalığa zaman akışının dışına çıkarak ulaştık. (Düşünce deneyi) Şimdi içinde çıktığımız zaman okunun içerisinde geri gireceğiz. Upss.. Bir problem var. ... Zaman okunu bütünsel değerlendirmek için bir düşünce deneyi yaptık ve bu deney için zaman akışımızdan dışarıya çıktık. Ama hangisinden çıktık ki? Geldiğimiz noktaya geri dönmemiz gerekiyor ama içinden çıktımız zaman okunun hangisi olduğunu bilmiyoruz. Ben tanrıyla ufak bir anlaşma yaptım ve bizi geldiğimiz noktaya geri gönderebileceğini söyledi. Sağ olsun. Şimdi tek gerçek zaman oku ve sayısız üretilmiş sanal gerçeklikler arasından hangisine geri bırakıldığımız konusunda bir bahis açıyorum. Hangi zaman okuna girdik? Bunun bir cevabı yok. Elimizde sadece olasılıklar var. Onlarca yüzlerce belki de binlerce üretilmiş sanal gerçeklik arasından gidip de laps diye tek gerçek zaman okuna dahil olduğumuzu düşünmek elbette basit olasılık hesaplarıyla çok ama çok küçük bir olasılıktır. Simülasyon argümanının bilimsel bir hipotez olmamasının yanında bu derece güçlü bir matematiksel olasılığa dayanmasının akli izahı budur. Y'akşamlar. Edit: Eklemeyi unutmuşum. Simülasyon argümanına inanmıyorum. Konu bir yerden sonra inanç eksenine kayıyor evet. Lakin gerçekliğimizin gerçek olduğuna inanmak düşük bir olasılık olsa da ben gerçekliğin gerçekliğine inanıyorum. Bu konuda ilave iddialarla yazıyı uzatmak istemedim. Gerçek bir evrende yaşıyor olmamız çok düşük bir olasılık ama bence hala gerçek bir evrenin içindeyiz. Bak vallahi de billahi de kozmolojik argümanlardan daha güçlü bir tanrı argümanı bu. Gerçekliğimiz gerçekse tanrı da var demektir. :D
    1"simülasyondaysak bu similasyonu var eden üst aklın". Burası bence can alıcı nokta. Ben bu argümanın tanrı'ya alternatif olduğunu düşünüyorum açıkçası. Simülasyonu var eden üst akılı düşünüyoruz. Zira simülasyon da oluşturulmuştur. Eğer simülasyon ezeli var ise, bigbang ve büyük çöküş kavramlarını nereye koyacağız. - yuksek pic mimar 05.06.2020 04:06:01 |#3797606
    2Başlangıç ve bitişi olan, adı ne olursa simülasyon dersin veya sprit falan dersin, herşeyin bir yaratıcısı olur. Tanrıya rakip olabilecek tek argüman, evrenin ezeli olmasıdır bence. Başlangıç ve bitişi olmaması. Simülasyon mantığı buna pek uymuyor. Kusura bakmayın ama Tanrı kesinlikle var. Tanrıya ister yazılımcı diyelim, ister Allah diyelim, ne dersek artık. Kafam yanıyor felsefe yapınca ama bizim makineler de i7 işlemci beyin işte. Fazlasında kafa yanıyor. - yuksek pic mimar 05.06.2020 04:06:06 |#3797609
    1Simülasyon olasılığını tartışıyorum. Bu şekliyle tanrının varlığını dışlamaz tabii. Sadece gerçekliğin doğasını şaibelendirir. Bu da tanrıya alternatif olmak için gayet yeter bir sebep. Tanrıya alternatif olduğunu söylememin sebebi bu. Eğer tanrı varsa ve tanrının yarattıklarının kodladığı sanal gerçekliklerden ibaretsek tanrının varlığı beni o noktada ilgilendirmez. Bana ne yani. Konu benim değil beni kodlayanların konusu olur. - devriksekiz 05.06.2020 04:14:19 |#3797616
    butun yorumlari goster (4)
    ... diğer entiriler ...