bir dağ evinde ikimiz beraberiz bu dağ evi de trabzon'da olsun. gece olmuş hava kararmış, şehir ışıkları olmadığı için yıldızlar daha net ve daha çok. tabii bir de dağda olmamızın etkisi var. güzelce bir manzaraya bakarak loş bir ışıkta yemeğimizi yiyoruz ardından şakalaşarak sofrayı topluyoruz. evin terasına çıkıyoruz, orda kurduğumuz salıncağa uzanıyoruz. önce o uzanıyor sonra da yanına ve hafif üstüne ben. omzumda kalp atışlarını hissediyorum o da benim saçımın kokusunu içine çekiyor. öyle saatlerce yıldızlara ve birbirimize bakıyoruz sevdiğimiz şarkılar eşliğinde. uykumuz geliyor ama kalkamıyoruz ordan, dünyanın en huzurlu yeri bizim için. orda uyuyoruz, öğlen bi kalkmışız her yerimiz amele yanığı olmuş. bi dakka ya böyle olmaması lazımdı bunun. neyse.
bu da fon müziğimiz
"cennete huriler varmış kara gözlü
içkinin de ordaymış en güzeli
desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
bak bir yanda şarap bir yanda sevgili"
(bkz: ömer hayyam)