filmi az önce izledim.
en çok kahkaha attığım sahne atakan'ın bir kadının sesinden dinlediği şiirdi. şiirin üslubu ve kadının tonlamaları muazzam. şiir dünyasıyla anca bu kadar güzel taşak geçilir.
"canımsın sen bu belli
sen benim taaaa canlarımdan da cansın
kuşsun sen kuş
benim biricik düşlü kuşumsun sen
(atakan burada sigarasını çıkarıp yakar)
sen şu bedenimde bensin
ve üstelik canımın da en canısın sen
en dip
en iç
en köşe
(atakan gökyüzüne hafif manalı bakar)
kuşkumun kuşlarıyla sevişiyorsa aşk büyüsü gjfjghgj
gölgeler uçuşuyor hisler tutuşuyorsa ansızın
acının avuçlarında tuzsuz gülüşlerin buharı
ve dayanç kulvarları sımsıkı yırtılan bir tebessümle kaplıysa artık
hasrete boyanmışsa düş davulları
hoyratsa
tutkunsa
yutkunuyorsa telaş
belki de böyle bir şeydir"
-yalvarırım şunu kapat ya
-senin canın sağ olsun be yenge
acaba bende şiirlere bu kadar ciddi yaklaştığım için dışarıdan böyle gerizekalımsı gibi duruyor muyum. bir tırsmadım değil.
hayır gayet ciddi yaklaşıyorum ama
"yanımda şiir seven biri varsa eğer
ve az çok anlıyorsa bu şiir işinden
mutlaka dizeleri taşağa vururum"
neyse ne ya filmi izlediğime pişman olmadım. hoşuma gitti.
edit: şiir filmin 76. dakikasında.