bugün
yenile

    bir daha kimseye aşık olamayacağım hissi

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    bir o kadar yanlış, ama bir o kadar da doğru bir histir. bu tamamen aşka nasıl baktığınızla alakalı. . aşkı bir bardak suya benzetirsek; aşka susamış birisi için en tatlı, en değerli, en başka aşkı ilk bardaktır.. ilkten sonraki hiçbir bardak ilkinin tadını vermez. belki ilkten sonrakiler aşk namına daha tatmin edici ve daha doyurucu olabilir. ama hiçbiri asla ilki kadar tatlı ve şükür edilesi olamaz. eğer sizin su içme çıtanız, suyun verdiği lezzet eşiğiniz; ilk bardak ise, ilkten sonrakileri sudan saymamanız, dolayısıyla bir daha asla -ilki gibi bir- su içemeyeceğinizi düşünmeniz normal. ki öyle zaten. ama bu ilkten sonrakilerin de su olmadığı anlamına gelmez. mesela; içtiğin ilk bardak su x, ikinci bardak y olsun. sen x'e su deyip, y'ye su demezsen y'ye haksızlık etmiş olursun. çünkü y'nin x'ten tek farkı ilk olmaması.. eğer ilk başta y'yi içseydin, bu sefer suyu y ile tanıyacaktın. o zaman da x mi su olmayacaktı? yapma allah aşkına. ilkinin tadının ilkine münhasır olduğunu idrak etmek lazım. hayata devam etmek için yeri geldiğinde su içmeye devam etmek gerektiği de malumunuz.. "vakti vardıysa aşkın onu beklemeliydi." ve zamanı geldiyse de yaşanması gereken yaşanmalıydı. . ben ilkine aşk, ilkten sonrakilere sevgi diyenlerdenim. ikisini de tatmış biri olarak çok net söylüyorum ki; sevgi aşktan daha yüce, daha erdemli ve daha yaşam dolu bir şey. aşk çok komplike bir duygu. tabiri caizse; uslanmaz, hiperaktif bir ergen gibi. kanı kaynıyor, yerinde duramıyor. 5 saniye önce o kişinin kucağında ölmek isterken, 5 saniye sonra o kişiyi öldürmek isteyebilirsin.. ben hayatımda bu kadar tutarsız bir virüs istemiyorum. beni kendimden "hayatımın en güzel anlarını" yaşatırken uzaklaştıran.. kendimi bulmak değil bu. aşkın arlanmaz bir oyunkolik olması. icabında seni kukla da edecek, kral da. ama sevgi öyle değil. bambaşka bir şey. daha sağlam, daha oturaklı, daha güvenilir. yavaş yavaş toprağa kök salmış koca bir çınar gibi. sarsılması zor, koparılması beşerin olmadığı şartlarda neredeyse imkansız. aşkta o kişiyi doğru dürüst göremezken; sevgide durum öyle değil. gözlerin kör değil. hatta her zamankinden daha açık. o kişiyi o kişi olarak görmekten öte, o kişiyi ailen olarak görüyorsun. sana sığındığı zamanlarda kendini onun annesi gibi hissediyorsun. sana karşı çıktığı zamanlarda ona kızsan da, içten içe kendi yolunu izlemeye çalıştığı için babasıymışcasına onunla gurur duyuyorsun. aşk tadılası, sevgi yaşanılasıdır. yıldırım aşkı diye bir şey varken, yıldırım sevgisi diye bir şey yoktur. çünkü sevgi yavaştır, yeşerir, baharı getirir.. aşkta duygu yoğunluğu çoktur. hatta olmaması gerektiği kadar çoktur. zaten bu yüzden ayarsızdır, ibreyi bozar. ama gönül mevzusunda çokluğun bence pek bir önemi yok. mühim olan çok değil, güzel sevmektir. ve her sevgi, aşkın aksine güzeldir.. neyse. burada frene basayım, yoksa konu benim açımdan hiç de iyi bir yere gitmiyor. velhasıl; sevi(şi)n, güzelleşin. not: sevdiğim bir abim bana şöyle nasihat etmişti, sevmek derdi, oyunlardaki skill'lere benzer.. hani bazı oyunlarda oyun içinde bir özellik kullanırsın ve kullanır kullanmaz bir geri sayım başlar. o geri sayım dolana kadar da o özelliği bir daha kullanamazsın. sevgi de böyle, kaç skill kullanırsan kullan, doğru zaman geldiğinde yine kullanabilirsin. gönül sende, ömür sende. şans ver kendine.
    ... diğer entiriler ...