pazar saat beşe doğru sobanın yanında yatardım içim daralmış bir şekilde. hem sobanın sıcaklığı hem de diğer gün okulun olması sıkardı beni. karnım ağrırdı okul olduğu için. o akşamın karanlığına doğru bir kelime bir işlem olurdu. o loşlukta hem karnım ağrırdı hem de onu izlerdik beraber