türk halkını aptal yerine koyan, iq düşüren dizilerdir.
geçen kardeşim (14) açtı, bayılıyor, gülmekten altına yapacak. gittim ekrana baktım, bakmaz olaydım. adam eşşeğine 6 tane cinsel istek arttırıcı hap verdi, ahırı da mumlar ve gül yapraklarıyla süsledi.
evin de her yerini, yatak odaları dahil kamerayla döşemiş. kendisi evde yokken ne yaptıklarına bakacakmış. (bu arada ev dediğime bakmayın 5 milyon dolara alınmış.) ulan senin o evde çoluğun çocuğun, baldızın ve kayınvaliden var. bu insanlar yatak odalarında giyinip soyunmayacak mı? ne demek yatak odasına kamera?
bu senaristler ne içip yazıyor bunları?
her dizide birbirine aşık olan çift var ama ikisi de bir türlü anlayamıyor falan. 3 saatlik dizinin 2 saati 5 santimlik mesafeden bakışma olduğu için başroldeki kadınlar şaşı olmuş.
(bkz: elçin sangu) (bkz: leyla lydia tuğutlu)
ne zaman değişik güzel bir dizi çıksa - ki o da baya nadir oluyor- yayından kalkıyor.
erdal beşikçioğlu 'nun dizisi
46 gibi.
sonra bu millet yabancı dizisi izlediği için "üfff amerikan özentisi bu gençlik" damgası yiyor.
i̇nşallah kendinize gelirsiniz. abuk subuk çarpık ilişkili, sizi aptal yerine koyan, sürekli şikayet ettiğiniz ama izlemekten vazgeçmediğiniz klişeleri reddedersiniz. ufkunuzu açacak yeni şeyler bulursunuz. umarım.