bugün
yenile

    hayata handikaplı başlamamak

    12
    +
    -entiri.verilen_downvote
    t: doğarken yakalayamadığı şansı ömür boyu kovalamakla geçirenlerin durumudur. elde avuçta olanla yetinmeyi öğrenebilmiş, yazlık ayakkabıyı 3 mevsim idare etmiş, mağaza vitrinlerinde kalan gözlere tutsak, bir tas çorbayı bir kuru ekmekle idare etmeyi bilen fakir hayatların gururlu çocukları olarak açtık hayata biz gözlerimizi. en büyük tesellimiz göbek bağımızı hastane bahçesine gömmekti bizlerin, hayal dünyamız gibi hayat dünyamız da mütevazı şekillendi işin aslında. daha doğarken yedik biz golümüzü. şairin de dediği gibi, hem ağlayarak geldik bu dünyaya üstüne bir de götümüze tokat yedik. ya kendi yağında anca kavrulan bir esnaf çocuğuydu sıra arkadaşımız ya da kredisine, kirasına anca para yetiştiren devlet memurunun orta halli suskun çocuğuydu. kimsenin kimseden bir beklentisi olmaması gerektiğini daha küçük yaşımızda öğrendik biz. beslenme saatlerinde mandalinayı ortadan ayırınca büyük yarımı arkadaşımıza vermekle başladı bizdeki merhamet refleksi. kendimizi bulduğumuz sokak oyunlarında bile beş liralık meşin yerine plastik şişelerle idare etmekle başladı bizdeki bu mütevazılık alışkanlığı. şu hayatta sırtımızda bir babamızdan, yanımızda bir annemizden başkasının olmadığını disiplin cezalarında anladık. kendimizden çok başkasını düşünmenin cezasını her düştüğümüzde çeksek de yine vazgeçmedik biz bu efendilikten. faturasının hep bize kesildiği bu yaman düzende bir kez olsun şikayetlenmeyi bilmedik. tabağımıza ne konduysa ona doymayı bildik biz, her şeyin fazlası zarar dedik. ağladık ama fazlasını kaçırıp dayağı yiyince anladık, güldük ama fazlasını kaçırıp terslenince anladık, konuştuk ama fazlasını kaçırıp susturulunca anladık, yani ne zaman fazlasını kaçırıp, mütevazılık sınırından aşsak o zaman anladık bir kere daha hayatımıza gem vurulmuş bu mütevazılık kararını. büyüdük sonra, büyüdüğümüzü düşündük ama hayat her dalgasında bir kere daha çarptı yüzümüze küçüklüğümüzü. her oyununda bir kere daha devirdi geçti bizi ve biz yine başkasını düşünmekten başka bir şey yapmadık. beceremedik biz yaşamayı, adam gibi kendimiz için yaşayamadık şu hayatta. sevdiysek karşımızdaki üzülmesin diye sevdik, üzdüysek yine onlar için üzdük ama onlara göstermeden bin kere de biz üzüldük. bunu kimse bilmedi çünkü en iyi biz yaptık duygu kamuflesini. yanlış öğrettiler bizlere Türkçe dersinde. birinci tekil şahısla çekimlenen cümlelerimiz bile başkaları içindi bizim. hayatımızın ortasına çöreklendi 'o' ve 'onlar' şahısları. hep 'o'nlar için yaşadık ve kendimizi koyamadık bir türlü bu düzenin ortasına çünkü yanlış öğrettiler bizlere. bencilliği yanlış öğrettiler biz de bencillik sandık kendimiz için yaşamayı ve dolayısıyla mutlu olmayı bencillik sandık. biz adam gibi yaşamayı beceremedik. yorgun bakışlar kaldı sonra bu mütevazılık furyasından arda kalan, bitkin nefeslenmeler ve yarıda kalmış cümleler sardı etrafımızı. kursak oldu bizim sınırımız ve o sınırı aşamadık biz. hep o sınırda kaldık. düğümlendi adem elmamıza tüm yaşanmamışlıklar. ama biz yine de gülüp geçmeyi öğrenmeye çalıştık, hal de bu ya; onu da öğrenemedik. güldük ama geçemedik. sanki yaradan bunu da düşünmüş ya, birer de gamze koymuş yanağımıza iki tane, gülüp geçmek en çok bize yakışır sanıp hep buna niyetlenmişiz. bir aşk yaşayalım demişiz sonra, biz demesek bile bir şekilde çıkarmış hayat karşımıza ya da öyle gözükmüş birileri. yenik düşmüşüz bu hevesimizde de. yani ortada hiç bir savaş yokken yenilmeyi başaran ender hayatlarız biz. hayalimiz yarıda kalmış, aşkımız havada kalmış, hevesimiz kursağımızda kalmış derken bir de bakmışız hayatımızdan bir şey kalmamış bize. hayata handikaplı başlayamamışız eyvallah ama bitirirken de en güzel biz bitiririz diye intiharlar düşlemişiz kaç gece ama hal de bu ya onu bile becerememişiz. tüm yoldaşlar aynı başlıkta toplanmışız sonra; beceriksiz yaşamlar olmuş adımız. her seferinde karanlık odamızın sokak lambası görmeyen köşesinde bağdaş kurup dizlerimize kapanarak ağlarken yine de eksik etmemişiz sol cebimizden umudu. hayata handikaplı başlamamış olabiliriz bazı zengin çoçuklar gibi ama hep bir banko sevdiğimiz olmuştur bizim de delikanlı gibi.. biz beceriksizlerin tek becerdiği şey de buymuş işin aslında en güzel biz kurarmışız hayali ve en güzel biz yıkılırmışız o hayallerle çünkü hiç eksik etmezmişiz sol cebimizden umudu. dersten kalınca bütünlemesine umut bağlamışız, aşktan kalınca zamana umut bağlamışız, hayattan kalınca yaradanın rahman'ına umut bağlamışız ve bağladığımız tek şey aslında kendi urganımızın düğümüymüş. yani muhteremler her şeyin sonunda kendi ipimizi de biz asmışız kendi taburemize de biz tekmeyi basmışız. yani muhteremler kendi kendimizin celladı olmayı da en iyi biz becermişiz. sonra Cem Adrian'ın bir dizesinde rastlamışız kendimize durup usulca nefeslenmişiz; --- spoiler --- ah içimde.. kırık dökük bir can, yitik bitik bir kalp, yanık yenik bir aşk var içimde.. zifir siyah bir his, feryat figan bir ses, emanet bir nefes var içimde.. ah içim hep… buruk. --- spoiler --- emaneten yaşamışız aslında biz. yaradana ayıp olmasın diye bu nefeslenmelerimiz ve ölmüyorsak anamız üzülmesin diye. yani yine başkası için, başkası üzülmesin diye yaşayıp gelmişiz. ölmeden önce diyete de gireriz biz tabutu taşıyanların omzuna çok yük binmesin diye, son yolculuğumuzda bile başkasını düşünürüz bizim olayımız buymuş, biz hayatı hayat gibi yaşamayı becerememişiz. hayatımızdan geçenler de, kibritin hiç yanmayan ucundan geçercesine çekip gitmişler. gitmeseler yine hayatımızda kalmalarıyla avunurmuşuz ama kimse dönüp arkasına bakmamış bile. öylece kalakalmışız işte biz de kendi çölümüzde. en büyük lüksümüz karanlık gecelerin sokak lambalı balkonlarında hayal kurmakmış bizim. onda da ölümümüzde kimlerin üzüleceğini hesaplamışız. bizler yaşamayı becerememişiz. sonra hep aynı nakaratta birikmiş içten haykırışlarımız: küçük bir aşk yetiştirdim düzene yenik düştü..
    0haydaa knk yanlış başlığa yazmışsın . handikaplı başlamakla şlgili yazmışsın - merhabaarkadaşlar 09.04.2018 23:38:41 |#3578051
    ... diğer entiriler ...