bugün
yenile

    kayıt zamanı şimdi...

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    bölüm - 8 sevgi ve gizem sevgi alışveriş merkezinden çıkınca temiz havayı ciğerlerine çekip bir süre durdu. i̇çeri girmek isteyen insanların yolunu kapatmamak için biraz kenara çekildi. biraz önce yanından ayrılan yabancıyı görebilir mi diye etrafına bakarken neden bu kadar meraklandığını o adamı neden düşündüğünü sordu kendine. bir cevabı yoktu, en azından mantıklı bir açıklaması yoktu. sadece tuhaf bir tesadüf sonucu karşılaşmışlardı. peki neden o kitapçının kapısında karşılaştıklarında yürüyüp gitmedi? telefonunun çaldığını duyunca düşüncelerinden sıyrılıp dünyasına geri döndü. arayan gizem’di. ‘efendim…’ diyerek açtı telefonu. ‘’sevgilim neredesin, çok acil konuşmamız gerekiyor!’’ gizem’in sesi heyecanlı ve endişeli geliyordu. bir an kötü bir şey olduğunu düşündü sevgi. ‘’alışveriş merkezindeyim gizem. hayırdır, ne oldu?’’ ‘’tamam bir yere ayrılma yarım saate kadar geliyorum. gelince anlatırım. öptüm seni!’’ sevgi’nin cevap vermesine fırsat bırakmadan kapatmıştı telefonu. i̇çeri girmeyi düşündüyse de dışarıda kalıp temiz havayı içine çekmeye ve geçip giden insanları izlemeye devam etti. gizem uzaktan göründüğünde aslında onun kilolu olmadığını sadece boyunun kısa olması nedeniyle kilolu gibi göründüğünü düşündü sevgi. daha önceleri de düşündüğü gibi. yanına gelene kadar izledi herhangi bir tepki vermeden. gizem’in de onu gördüğünü sanıyordu ama yanılmıştı. gizem alışveriş merkezinin kapısına odaklanmış bir halde yanından geçip gitmek üzereyken seslendi. ‘’hayrola! aşık mı oldun? beni bile görmüyorsun artık…’’ gizem şaşkınlık içinde durup gülümsedi önce, sonra sevgi’nin yanına gelip sarıldı sımsıkı. ‘’olanlara inanamazsın, çok mutluyum şu an ama ne yapacağımı bilmiyorum. hadi gel içeri girip oturalım bir yere.’’ gizem sevgi’nin kolunu bırakmadan adeta peşinden sürüklercesine alış veriş merkezinin kapısından içeri doğru yürümeye başladı. güvenlik kontrolünden geçtikten sonra o yabancıyla oturdukları masanın yakınlarında başka bir masaya oturduklarında kendini tuhaf hissetti sevgi. arkadaşının telaşlı tavırlarına bir anlam veremiyordu. ‘’aç mısın? bir şeyler yiyelim mi?’’ diye sorduğunda gizem hala gözlerini dikmiş onun bir açıklama yapmasını bekliyordu. ‘’tamam’’ dedi gizem. ‘’hemen anlatmaya başlıyorum.’’ ‘’geçen hafta biriyle tanıştım. çok yakışıklı bir çocuk. aklı başında ve çok saf.’’ ‘’nasıl yani?’’ diye sordu sevgi. ‘’ne var ki bunda, sen hep birileriyle tanışıyorsun…’’ ‘‘hayır öyle değil! yani tanışma şeklimiz çok tuhaftı. kurstan çıkmış eve dönüyordum. otobüs durağında beklerken adamın biri gelip sigaram olup olmadığını sordu. önce dilenci sandım. ama dilenci gibi de giyinmemişti. çıkarıp bir sigara verdim. adam sigarayı aldı, bu tanıştığım çocuğun yanına gidip ondan da ateş aldı. sonra bir otobüse binip gitti.’’ ‘’sen de gidip çocukla mı tanıştın?’’ ‘’hayır tam olarak öyle değil, yani evet gidip tanıştım ama inan tanışmak gibi bir isteğim yoktu. sadece adamın davranışları tuhaf gelince çocukla konuşmak istedim, bilmiyorum işte merak ettim.’’ ‘’sonra?’’ gizem hala heyecanlıydı, anlatırken sanki o anları yeniden yaşıyor gibi ellerini açıp kapatıyor, havada tuhaf şekiller çiziyordu. ‘’sonra, çocuğun elinde bir buket çiçek vardı. başkasına almış ama verememiş. neyse konumuz bu değil. benim otobüsüm geldi ben biniyordum ki çocukta aynı otobüsü bekliyormuş. birlikte bindik. yol boyunca konuştuk. ama görsen öyle saf öyle çekiciydi ki…’’ sevgi içini çekti. telefondaki konuşmalarından sonra cidden önemli bir sorun olduğunu düşünmüş endişeye kapılmıştı ama gizem’di işte. başka ne olabilirdi ki… ‘’daha önce tanıştıkların gibi değil mi?’’ diyerek gülümsedi. gizem arkadaşının onu ciddiye almadığını hissedip suratını astı. ‘’hayır yaa.. bu defa farklı. gerçekten farklı biri bu çocuk. öyle birlikte yolculuk ettik konuştuk. sonra telefon numaramı istedi.’’ ‘’sende verdin?’’ ‘’evet verdim ama inan böyle ciddi olacağını düşünmedim o zaman. yani olur ya bazen otobüste biriyle karşılaşırsın konuşursun eğlenirsin falan ama sonra geçer. bir daha hiç görüşmezsin.’’ ‘’ama siz görüşmeye devam ettiniz?’’ sevgi bir bit yeniği olduğunu anlamıştı ama arkadaşının anlatmasını bekledi sabırla. ‘’evet, bir haftadır her gece saatlerce konuşuyoruz telefonda. çok anlayışlı ve kibar. kızım, bu zamanda böyle adam mı kaldı diye soruyoruz ya bazen birbirimize, kalmış ve ben onunla tanıştım. bana çok değer veriyor.’’ ‘’saçmalama gizem! sadece birkaç saat telefonda görüştüğün birinin sana değer verdiğini nasıl anlayabilirsin. belki sapığın tekidir bu adam nereden biliyorsun? vazgeç artık bu erkeklere taşıyamayacakları anlamlar yükleme huyundan. sonra senin canın yanıyor beklentilerin boşa çıkınca..’’ sevgi durup yutkundu. çok mu sert konuştum diye sordu kendine. ama daha önce de buna benzer bir durum yaşamıştı arkadaşı ve nasıl yıkıldığını en ön sıradan izlemişti. yine aynı hatasını yapmasını istemiyordu. gizem başını öne eğip sesini çıkarmadı bir süre. olmuyordu işte, dayanamadı. ‘’gizemlim bak, özür dilerim. asma güzel yüzünü. sadece bana biraz tuhaf geldi bu durum. tamam, belki gerçekten iyi biri olabilir bu çocuk, dediğin gibi anlayışlı ve sana değer veriyor da olabilir ama biraz hızlı gelişmemiş mi olaylar?’’ ‘’evet, ben de biliyorum. zaten tanışma şeklimiz bile tuhafken, o’nu kendime böyle yakın hissetmem normal değil. ama içimde bir yerlerde biliyorum. ben bu çocukla evleneceğim.’’ ‘’ne?’’ sevgi sesinin ne kadar yüksek çıktığını yakındaki masalarda oturanların ona dönüp bakmasıyla anladı ancak. yüzünü hafifçe gizem’e yaklaştırarak, ‘’ ne evlenmesi? gizem sen iyi misin?’’ ‘’i̇yiyim, hem de hiç olmadığı kadar iyiyim. çok mutlu hissediyorum kendimi. onunla her konuşmamızda nasıl heyecanlanıyorum. onun her şeyini bilmek istiyorum, o da benim hakkımdaki her şeyi bilmek istiyor. saatlerce hiç sıkılmadan bir sürü konu hakkında konuşabiliyoruz. birbirimizi anlıyoruz. öyle rahat hissediyorum ki onunla konuşurken. tamam evlenme falan teklif etmedi ama ederse hiç düşünmeden kabul edeceğim. sevgilim, inan bana daha önce hiç böyle hissetmemiştim.’’ sevgi arkadaşının gözlerinin içine baktığında nasıl ışıl ışıl parladığını gördü. evet çok mutluydu ve istediğini yapmalıydı ama hala kararsızdı. bu kadar kısa bir süre içinde böyle önemli bir karar alması rahatsız etmişti onu. yine de belli etmemeye çalışarak, ‘’peki gizem, madem ki bunu istiyorsun vazgeçme. ama unutma sonucunda ne olursa olsun ben yanında olacağım.’’ gizem gülümseyerek sevgi’nin elini tuttu. ‘’sakın senden vazgeçtiğimi ve seni daha az rahatsız edeceğimi düşünme! ama küçük bir sorun var…’’ ‘’ne sorunu?’’ ‘’çocukla otobüse binip tanıştığımda bir yalan söyledim ben.’’ ‘’ne söyledin?’’ gizem yaramazlık yaparken suçüstü yakalanmış bir çocuk edasıyla elini sevgi’nin elinden çekip masadan aşağı indirip boynunu büktü. ‘’şey…’’ ‘’gizem delirtme insanı da söyle!’’ ‘’adı mı bilmiyor.’’ ‘’ne demek bilmiyor?’’ sevgi arkadaşının tam olarak ne yaptığını ya da yapmadığını anlamak ister gibi dikkatlice bakıyordu. ‘’konuşsana, adımı bilmiyor ne demek?’’ ‘’adımın gizem olduğunu söylemedim.’’ ‘’ne dedin peki? hayır, hayır neden söylemedin adını?’’ ‘’ne bileyim. dedim ya, bir daha görüşmeyiz sandım. bende salladım bir isim.’’ ‘’daha sonra söyleseydin.’’ ‘’söyleyecektim ama fırsat olmadı. şimdi onun karşısında yalancı gibi görünmek istemiyorum. ne yapacağımı bilmiyorum. ama ondan vazgeçmek de istemiyorum. bu yüzden konuşmak istedim seninle…’’ sevgi arkadaşının neden böyle davrandığını anlayamıyordu. mantıklı bir açıklaması yoktu. gizem de çok mantıklı bir insan sayılmazdı ama bu yaptığı gerçekten fazlaydı. elinden geldiğince sakin olmaya çalıştı. ‘’tamam, yeniden konuştuğunuzda bana bunu açıkladığın şekilde ona da açıklarsın durumu gerçek adını söylersin. bu arada adının ne olduğunu söyledin? merak ettim şimdi.’’ ‘’hilal dedim.’’ ‘’hilal ne alaka?’’ ‘’ne bileyim ya o an aklıma o isim geldi’’ ‘’eyşan falan deseydin bari!’’ sevgi gülmeye başladı ama gizem’in daha çok canını sıkıldığını görünce yaptığı espriden rahatsız olup, ‘’tamam, olan olmuş. i̇lk konuşmanızda gerçek adını söylersin sorun kalmaz’’ dedi. ‘’ama, ya bir daha benimle konuşmak istemezse?’’ ‘’gizem, bak böyle sıradan küçük bir yalan için sana anlayış göstermeyip hayatından çıkaracaksa zaten hiç girmesin daha iyi. değil mi?’’ sevgi’nin haklı olduğunu biliyordu gizem ama yine de çekiniyordu işte. i̇kisi de sustular bir süre. gizem telefonu çalınca eline alıp ekranına baktı. sessize alıp masanın üzerine geri bırakınca sordu sevgi: ‘’o’mu arıyor?’’ ‘’evet’’ ‘’neden açmadın telefonu?’’ ‘’şu an açamam. bana kızmaz değil mi?’’ sevgi arkadaşının çaresizlik içinde kıvrandığını hissetti. ‘’gizemlim, eğer dediğin gibi anlayışlı ve sana değer veriyorsa kızmaz tabi ki. tamam belki ilk duyduğu anda ters tepki verebilir ama biraz düşününce seni anlayacaktır. senin tek yapman gereken bu yalana daha fazla devam etmemek.şimdi telefonu eline alıp ara çocuğu ve gerçeği söyle.’’ ‘’sana boşuna sevgilim demiyorum ben, teşekkür ederim…’’ dedikten sonra çocuğu aradı gizem.
    ... diğer entiriler ...