bugün
yenile

    eskisi kadar özlemiyorum seni

    11
    +
    -entiri.verilen_downvote
    dün çok yorgun bir biçimde akşam eve geldikten sonra ailemle artık iki üç günde bir ettiğim evden kovmalı kavgaların ardından yatağıma yattığımda sözlüğü açtım ve bir anda sol kanatta bu şiiri gördüm. saat bir gibiydi o sırada. bıraktım sonra telefonu elimden, şiiri aklımdan geçire geçire kendi kendime konuşmaya başladım. aslında yatağa yatarken amacım saat 6.30'da kalkıp okula gideceğim için uyumamak ve bu sürede dizi izlemekti. oturup konuştum ben ama. şiirle anlaşmaya çalıştım sen bana ne kadar uyuyorsun ben sana ne kadar benziyorum diye. pek anlaşamadık ama o bana uyuyorsun dedi ben ona yok be dedim. şimdi mesela eskisi kadar özleyip özlemediğimi sordum ilk kendime, özlemiyorum. yani özlemediğimi düşünüyorum. bu konu hakkında başka bir kadın çok yardımcı oldu. tabii sonunda o da gitti ama güzel gitti. ona da farklı bir gece farklı bir şeyler konuşmak isterim kafamdan ama işte sıkıntı bu, ne yapsam hala duygularımla aklım ilk sana gidiyor. ben zaten ağlamazdım ben mutlu olunca ağlayan üzülünce de normal davranan cinsin tekiyim zaten. ağlamak yerine başka şeyler yapıyordum evet mesela kendime zarar veriyor ya da vermeye çalışıyordum. gecenin bir yarısı tinercilerle yer kavgası yapıyordum. hatırlamazsın biliyorum ama senin benden gittiğin o ilk gece sen bana söylemesen de ben hissetmiştim de gece çıkıp otobüs durağında kafama kola dike dike konuşmuştum seninle. işte o başlangıcıydı, o geceler hep daha ilginç haller aldı. mesela bana sanki rakı mı içiyorsun demiştin, bir iki ay sonra rakı da almıştım. karşımda öylece duruyordu. ev bir iki günlüğüne de boştu. ''ben bunu içerim madem bu sana belli eder acımı'' dedim. sonra içemedim ama sana anlattığım adam olmaktan çıkmak istemediğim için. 120 liralık rakı babama kaldı. gidip uzay roketi gibi en büyük olanı almışım bir de sanki içebilirdim gibi. eh konu sen olunca mala bağladım her zaman biliyoruz. yokluğunun takvimini tutmuyorum evet ama aklımda ne zamandır olmadığın da anında beliriyor bunu düşündüğüm gibi. 23 haziran 2017 saat 06.32 olsun 17 temmuz gece saat 5 olsun, 5 kasım gece saat 1 olsun. her tarih aklımda. matematiğim de iyi yani biliyorsun çok kolay oluyor hepsinin üzerinden ne kadar geçtiğini anlamam. yorgunum doğru, beni sensizlik kirletmedi ama ben zaten kirliydim. leş bir adam olduğum konusunda toplumun çok büyük bir kısmı hemfikir. ''fuck society'' diyip işin içinden sıyrılmaksa her ne kadar denesem de sadece dizilerde oluyor. iyi olmak konusunun tek başına nasıl yapıldığını hala bilmiyorum doğru. mesela senle konuşurken sabah akşam durduk yere uyuyakalırdım, çok saçma bir durumdu. sana uyuyamadığım dediğim günlerse genelde seni beklemiş oluyordum. uyuyamıyorum ama ondan sonra, dün gece de böyleydi. konuşmayı bırakıp ağrı kesici içmeye gidene kadar tam 4 saat yatakta kolumu bacağımı nereye koyacağımı bilemeden kıvranmıştım. bu ağrılar da çok manasız olmaya başladı cidden. tabii bu seni ilgilendirmiyor. yazının başında kimle konuştuğumu unuttum şu anda da. bu yazıyı ahsen başlığına mı yoksa şiirin olduğu başlığa mı yazdığımı da hatırlamıyorum. sol omzumdaki bir kemikten başıma doğru sağlam bir ağrı aldı sancaklarını bindi atlarına yürüyor kafama doğru. yani pek iyi değilim ama iyiyimler yamamam ben dilime bilirsin. neyse en emin olduğum kısım da şu ki hafızamı ne kadar zorlarsam zorlayayım yüzünü hatırlayamadığım bir an asla gelmeyecek. bırakalım her şeyi ben futbola çok ilgiliyim bilirsin. açıyorum televizyonu, 131. kanalda bein sports var ligin yayıncısı o maç özetleri falan hep orada oluyor. orada seyhan diye bi kadın var, senin güzelliğinin yanından geçmez ama andırıyor seni. show tv'de haber izlesem bi kadın var gözlerine bakamıyorum seninkilerin demo versiyonu var sanki kadında. biraz mavi biraz yeşil sen dünyaları taşıyorsun da ona da birer plüton vermişler gibi. bırakalım kadınları, osmanbey caddesinde her yürüdüğümde ya da taksime her girişimde aklıma senle olan konuşmalarımız geliyor. evime yürürken o sokak köpeklerini her gördüğümde aklıma o gece rahat et diye onlara kanka oluşum geliyor. her kızıl gökyüzünde ya da o gökyüzünde her dolunay gördüğümde aklıma ''bak bu gece dolunaydan rol çalıyorsun, benim telepatik bağım var. bir dahaki sefere sana dönüşüm yok diyor'' dediğimde verdiğin tepki geliyor. süleyman soylu denen şeyi gördüğümde aklıma sen geliyorsun ya da mecliste bir kadın milletvekili gördüğümde kafama ayakkabı atmayı deneme hayalin geliyor. bırak yüzünü daha sözlerini unutmadım. hepsi hatırlanmıyor tabii bir anda ama parça parça her biri bir an aklıma geliyor işte. sildiğimde yüz binden fazla mesaj silinmişti ki bunların çoğu paragraf halindeydi. bazen deli miyim diyorum sonra hafızam iyi diyip geçiştiriyorum. iki sonucun da bir önemi yok gerçi. gel diye beklemiyorum artık tabii. yani böyle istemiştin. şimdi nedenini tekrar konuşmanın manası yok. sana yapılan bir kötülük karşısında kabuğuna çekilmek için o kötülüğü tuğla beni de harç yaptın inşada. harika bir mimar olacaksın belli bak. gelmeni istememek ya da kendi derdime odaklanmak gibi şanslarım olmadığını herkes de biliyor şimdi bunu da inkar edecek değilim. yokluğuna alışmak konusu da sıkıntı olmamıştı zaten çünkü derinlemesine düşünürsek hiç varolmamıştın. varolduysan da bir ara oldun, çok da güzeldi. sonra yoktun o kısımlar pek iyi değildi. nasıl olduğun konusunda içimde bir merak olmamasının da açıkcası mümkünatı yok. çünkü en az 3,5 aydır sana dair ne bir şey gördüm ne bir şey duydum. tam olarak ''kim bilir kimler var şimdi kalbinde, sen beni unuttun çoktan belki de, ben hala yaşarım eski günlerde... her yerde her şeyde sen varsın unutamadım'' modundayım. benden istediğin de buydu. ortak olan tek arkadaşımızla da konuşmayı kestim hatta hemen. ne kadar artık inanmasan ve hatta unutmuş da olsan ben hep sadıktım. bir takım salaklık dizileri yarattım ve senin içinde bana dair olan iyi şeylerin tamamını böylece kaybettim biliyorum ama hala da öyleyim işte. senden nefret eden birine karşı olması biraz acı da verse yapacak bir şey olmuyor. varlığından vazgeçme konusu da bana hiç yakın değil. öyle olsaydı hala nasıl bu konuşmayı yapmış olurdum bilmiyorum. eğer öyle olsaydı ben bunları düşündükten sonra, normalde o yatakta hayatta uyuyamayacak, okula gidecek, okuldan gelecek ve ertesi akşama ancak uyuyabilecek olmama rağmen, hemen nasıl tak diye uyudum açıklayamazdım. dedim ya sen varken uyuyordum istemli istemsiz diye, benim için hala düşüncelerimde varsın işte. affetme konusundaysa suçlu ben olduğum için böyle bir yetkim yok. son mısrayı tek başına bir cümle olarak sanki sen yazmışsın gibi. hani aylar belki yıllar keşke beni sana affettirse ama heralde güvenemezsin tekrar. canın sağolsun.
    ... diğer entiriler ...