bugün
yenile

    bir balık hikayesi

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    -ne acayip ya! -ne ¿ -şimdi bu akşam saatinde, tem’de, yüzlerce arabayla birlikte, durmuş trafiğin ilerlemesini bekliyoruz. radyodaki dangalağın kötü esprilerini dinliyor ya da cep telefonlarını kuralıyoruz. oysaki bak karşıda güneş batmakta. kainatın en güzel ve mucizevi hadiselerinden biri yaşanmakta. ama kimse bakmıyor. insan demek ki gerçekten her şeye alışıyor. -“güneşi gördüm,” diyorsun yani. -bilmiyorum, kafamda deli sorular. trafikten filozof olucam galiba. -sen daha yenisin trafikte biz çoktan düşündük bunları. insan dünyaya alışarak karışıyor. alışarak dünyanın doğal bir parçası oluyor. rutin olan, mucizevi bile olsa sıradanlaşıyor. bi laf var ya “kendini hissettiren organ hastadır,” diye. işte dünyada aynen böyle. bir şeyi fark etmemiz için onun kendini bir şekilde hissettirmesi gerekiyor. ama bir şeyin kendini hissettirmesi için normal seyrinin dışında bir şey yapması gerekiyor. yani bu bir bozulma, bir hastalık hali bir bakıma. ama fark edilir olmanın da ön koşulu. mesela şimdi şu öndeki araba önü boş olduğu halde ilerlemiyor. onun o boşluğu fark etmesi için benim korna çalmam gerekiyor. gibi mesela.. -sağa baksana daha hızlı ilerliyor, sağa geç bence. -ilerde acıbadem’den inen yol birleşecek oraya. o zaman kitlenecek sağ. sol her zaman iyidir. yavaş akar ama durmaz. -aaa bak güneş battı bile. -batar o.
    ... diğer entiriler ...