bugün
yenile

    şemsiye taşımayan insan

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    tecrübelerime göre bir insanın acısı ne kadar naifse, ağlarken yüzünün girdiği şekil de o kadar güzel oluyor. kendini sıka sıka, kasılarak ağlayan bir insanın samimiyetine pek inanmam doğrusu; lakin gözünü kırpmadan akan yaşları buruk bir tebessümle izleyip ardından sağ elinin sargılı tarafıyla bunu silmeye yeltenmeyen bir insanın samimiyetine daha çok inanırım. dikkat edin buna, kendinizden pay biçin. nitekim mevzu bunu profesyonelce kullanabilmekten geçiyor. dün annemle girdiğim: '' - oğlum bu ne hal sırılsıklam olmuşsun şemsiyen yok mu senin? + vücudunun dörtte üçü su olan insanoğlu için şemsiye samimiyetsizliktir, saygısızlıktır annecim. - hasta ol o zaman görücem senin samimiyetini, saygını. nane-limon deme sakın + kıyaman ki sen bana '' diyaloğu da bu konuda profesyonellik adına attığım ilk adımdı diyebilirim. --- spoiler --- Yağmur başladı izliyorum pencereden, Aynaya bakmaktan nefret ettim sence neden? Senle gelen sele kapılmışım çoktan, Ve hakketiğim için tepkim yersiz bunlar bence bedel. --- spoiler --- yağmurda şemsiyesiz yürümek nedense bana geçen yıllarımın getirdiği ağırlığı adem elmama bindiriyor. yutkunmak bir kenara öylece ağzımı açıp yanımdan vızır vızır geçen arabaların sesleriyle bir ritim yakalama güdüsünde buruk bir gülüşle bırakıyorum yaşları. bugün günlerden 21 Aralık. sözlüğü yaklaşık olarak bir buçuk hatta iki seneye yakındır kullanıyorum, hiç yapmadığım bir şeyi yaptım. tüm yazdıklarını teker teker okudum bir yazarın. şimdiyse yağmurun yağmasını bekleyecek kadar acizane tavırlar sergiliyorum. ulan hakikaten ara sıra kendime çok kızıyorum. bir şeyler sebep olsun da rahatlayım diye açtım 2 saat boyunca yerimden kalkmadan 800 küsür entry okudum. neyse, 21 Aralık özel bir gün. unutmamak lazım. (bkz: Bu yüzden Aralığın 21'i bulutlu) --- spoiler --- Bi gün beni başkasının gözlerinde ararsında geç olur. Sen sevildiğini sanarsında geç onu neyse siktir et seç onu. --- spoiler --- ayrıca zamanında bir hanımefendi bana ''küçükken sis çökünce allah sigara içiyor sanıyordum'' demişti. üzerine biraz düşündüm, yağmur yağınca insanların safiyane duygularının kabarmasını, dökülen bir tuzlu su damlasını, kişinin kendine yağmurdan gusül alma isteğini hatırlatmasını.. eğer şimdiki kafam çocukluğumda olsaydı: ''küçükken yağmur yağınca allah ağlıyor sanıyordum'' yazardım bu başlığa. öyle, yağmurda silgeçten 'isgaput' dinlemek de zevk veriyor insana. buradan (bkz: lokantadaki tuzluğun kapağını gevşetmek)
    ... diğer entiriler ...