kangal'a gitmiştik küçükken bir düğün için. güzel yer ve dört dörtlük insanlar. insanlar o kadar misafirperver ki illaki bizde kalın diye ısrar ediyorlar. bir gece şurada bir gece burada yatalım diyorsunuz. bari bir yemeğimizi yiyin diyorlar. inanın o köylüler sizleri ağırlamak için birbiriyle yarışıyorlar. şehir kültürü penceresinden bakınca ne kadar garip geliyor değil mi? iyi de içiyorlar. kasa kasa bira gömdüler düğün gecesi. belinde silahıyla yaşlıca bir teyze gelmişti. yazık yer verelim de otursun gibi düşündük kadın önce rakıyı vurdu sonra da çıktı herkesten iyi oynadı. bu arada her yerde köpekler var. ufacık çocuklar at biner gibi köpeklere biniyorlar. köpekler de gayet zararsız. sahibini sizle iyi görürse daha da ilişmiyorlar sizlere. ha bir de balıklı göle gitmiştik. orası urfadakinden farklı. şifalı balıklar var. sedef hastalığına falan iyi geliyor. zaten kaldığımız köy de oraya çok çok yakındı. 1km mesafedeydi. bir de ballarından bahsetmeden geçmek olmaz. bir bal yapıyorlar, pir bal yapıyorlar. mesela o balı üreten adam köye misafirler geldi diye hemen gidip bir çerçeve balı getirip ikram etmişti insanlara. öyle gidilip görülmeye değecek bir yer.