harun kolçak'ın vefat haberinden bir gün sonra
şöyle bir köşe yazısı kaleme almış.
cengiz'cim, senin de dediğin gibi; bizde vefat edenin arkasından kötü konuşulmaz. sen her hayattan iyisiyle de kötüsüyle de ders çıkartılır, bunun için de her şey açık açık konuşulmalı diyorsun. ama bu her zman doğru değil. takdir edersiniz ki; her şeyin yeri ve zamanı var. ve yine takdir edersiniz ki; biz de kaybedilen kişinin arkasından yas tutulur. bırak insanlar yasını tutsun, bırak aradan biraz zaman geçsin, sonra bu fikirlerini daha usturuplu şekilde dile getirirsin. yani böyle bir konuşma yapmak için cenazenin ertesi gününü mü bekledin? gerçekten mi? etik ahlak kurallarını sana öğretecek değilim, zira bu yaştan sonra, bu kafayla istesen de öğrenemezsin.
ayrıca; bugüne kadar onlarca "sanatçı" kaybettik, her birinin gidişi yüreğimize işledi. hatta bazı sanatçılarımız ölüme terk edilmişti. (
yadigar ejder gibi) peki sen hangi birisinin ardından "her şey açık açık konuşulsun, insanlar feyz/ibret alsın." dedin de şimdi böyle bir talepte bulunuyorsun? ben seni hiç bu kadar ciddi meseleleri düşünürken görmedim? ne zaman görsem kim, kiminle, nerde, ne zaman, ne yapmış temalı magazin haberlerini yorumluyordun. anlamadığım şey şu; magazin, yeri geldiğinde özel hayatın gizliliğini ihlal eder, asparagas haberler üretip gündem yaratır. siz de bunları uzun uzun haber olsun diye konuşursunuz. senin şimdi çıkıp, "her şey açık açık konuşulsun." demen ne kadar tutarlı? ironini seveyim cengiz...
harun kolçak, bu ülkedeki milyonlarca insanın hayatında (özellikle çocukluklarında ve gençliklerinde) çok güzel izler bıraktı. kendisinden önceki çoğu sanatçının (mesela;
erkin koray gibi bir üstadın) takdirini kazandı. icra ettiği sanatıyla da kendisinden sonraki sanatçılara ilham verdi. onu gerçekten sevenler, onun iyi günlerini de kötü günlerini de çok biliyor. işte bu yüzden cengiz'cim, bu meseleleri şu an açıp, ben ve benim gibileri sinirlendirmenin manası yok. aksi takdirde kulaklarını sağlam çınlatırım haberin olsun...
velhasıl kelam; sayın semercioğlu, harun kolçak gibi bir ismin, hayatındaki zorlu süreçleri açıp yorumlamaya senin ne çapın, ne de haddin yeter. zaten cenazenin ertesi günü böyle bir yazıyı kaleme alman da bunun en sağlam kanıtı. acaba yazacak başka haber mi bulamadın dicem de bu ülkede magazin, futbol ve siyaset haberciliğinden daha kolay yapılan bir şey yok. sükse yapsın diye böyle bir yazı kaleme almış olabilirsin bak, senden beklerim. ama şunu da bi' düşün; harun kolçak'ın arkasından milyonlarca insan yas tuttu. peki ya onun yerinde sen olsaydın, sevenin bu kadar çok olur muydu? harun kolçak, yaşadığı tüm zorlu süreçlere rağmen ardında bir sevgi seli bıraktı, peki ya sen şu zamana kadar neler yaptın?
not: insanların canını bu şekilde sıkmaya devam edersen ardında bir nefret seli bırakırsın, yapma..!