ataol behramoğlu ile
i̇smet özel'in birbirlerine karşılıklı olarak gönderdikleri ve peş peşe basılıp aynı adı taşıyan şiirlerdir.
ataol behramoğlu ve i̇smet özel aynı dönemde farklı yerlerde askerlik yapmaktadırlar. ataol bu arada sürgün hapsindedir. zamanın ideolojik sarsıntılarının etkisinde devrimci ideolojilerinde birbirlerinin yoldaşıdırlar.
ataol behramoğlu "yıkılma sakın" adında şiirini i̇smet özel'e gönderir.
i̇smet özel de bu jeste karşılık olarak kendisi de bir şiir yazmak ister ancak askerlikte şiir yazmak için bir türlü yeterli vaktini bulamaz. elbette bu yoğunluk kendisini durdurmaz ve yeni yollar arar.
i̇stirahat izni alabilmek için revire gidip 3 dişini çektirip 3 gün istirahat izni alan i̇smet özel bu 3 günde canını "dişine" takar ki şiiri tamamlayabilmesi için 3 diş ve 3 gün yeterli olmaz.
i̇smet özel yarım kalan şiirini tamamlayabilmek için 2 dişini daha çektirecek ve toplamda 6 gün istirahat alarak 6 günde
ataol behramoğlu'nun şiirine muazzam bir karşılık vermeyi başarır.
i̇smet özel'in şiire karşı gösterdiği bu hassasiyetin algıda seçiciliği midir yoksa kendinden fedakarlıklar kopararak aşkla ve ciddiyetle yapılan sanatın nesnel olarak bir ödüllendirilmesi midir bilinmez
i̇smet özel'in şiiri, şiiri aşan bir hırçınlıkla çarpar okuyan dimağlara.
sarsıntısı günler sürer, sonra sonra hissettirir. bir volkan, bir fitil ateşler de dumanı ardından zamanla yükselir.
i̇smet özel şiiri gerçekten çok başka bir şey sanırım.
hiçbir şey yokken, yok olanı var eden, anlamakta güçlük çektiğim bir sır ile dökülür dizeler.
i̇nsana en karanlık gecede sırtını sıvazlayan bir el olur, ateşini körükleyen bir yel olur, ruhunu özgürleştiren bir bağ olur bu dizeler.
"kötü şey uzakta olmak. dostlarından sevdiğin kadından. yasaklanmak bütün yaşantılara." diyen ataol'a; "sana pörsümüş dünyayı kahreden kelimeler getireceğim. bazısı tüyden hafif, bazısı demir.
çünkü dik tutacak seni bilirim. kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir." diye cevap verir i̇smet özel.
"diren öyleyse, diren, yılma. yürüt daha bir inatla kavganı. karanlıkları yırtmak arzusuyla.. ve faşizme karşı, zulme, zorbalığa... düşün acılar içinde vuruşan kardeşleri" dizelerinin sahibi ataol'un yanında "sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin. çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı. acılar bile duymadım kof yürekler önünde beynim her sabah devrimcinin beyniydi." diyen bir özel vardı.
"bir devrimciyi haklı kılan biraz da acılardır unutma" derken ataol.
metanetle son noktayı koyar ismet özel. biraz daha yaşayabilmek adına... pençeleri biraz daha geçirebilmek adına... acının da anlamlı olduğuna inandırırcasına...
"ölüyoruz, demek ki yaşanılacak..."
---
spoiler ---
***
yikilma sakin
kötü şey uzakta olmak
dostlarından, sevdiğin kadından
yasaklanmak bütün yaşantılara
seni tamamlayan, arındıran
kapatıldığın dört duvar arasında
sağlıklı, genç bir adam olarak
neler gelmez ki insanın aklına
sevinçli, özgür günlere dair
kalmıştır yüzlerce yıl uzakta
onunla ilk kez öpüştüğün şehir
acı, zehir zemberek bir hüzün
kalbinden gırtlağına doğru yükselir
görüyorsun işte küçük adamları
köhnemiş silahlarıyla saldıran sana
kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına
kimisi düpedüz halk düşmanı
diren öyleyse, diren, yılma
yürüt daha bir inatla kavganı
babeuf'u hatırla, nazım hikmet'i
bir umut ateşi gibi parlayan zindanlarda
hatırla danko'nun tutuşan kalbini
karanlıklari yırtmak arzusuyla
ve faşizme karşı, zulme, zorbalığa
düşün acılar içinde vuruşan kardeşleri
elbette vardır bir diyeceği, bir haberi
bir kaçağa çay sunan kürt kadınlarının
dağlar dilsizdir yalçındır
ama gün gelir bir diyeceği olur onların da
ve dağlar, ıssız tarlalar başladı mı konuşmaya
susmazlar bir daha, söz artık onlarındır
kötü şey uzakta olmak
dostlarından, sevdiğin kadından
yasaklanmak bütün yaşantılara
seni tamamlayan, arındıran
ama bir devrimciyi hakli kılan
biraz da acılardır unutma
yıkılma sakın geçerken günler
yaralayarak gençliğini
onurlu, güzel geleceklerin
biziz habercileri düşün ki
ve halkın bağrında bir inci gibi
büyüyüp gelişmektedir zafer.
ataol behramoğlu
***
sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.
zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî
acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı
sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin
çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı.
her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan
acılar bile duymadım kof yürekler önünde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklarım donukladı gelgelelim
sağlığın yerinde mi?
yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşmazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?
boşuna mı sokuldu bankalara
petrol borularına kundak
kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi
varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.
bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere
ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına
yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir
ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana
öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar
sevgiyle hatırlansa bile hatta.
köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...
i̇smet özel
---
spoiler ---