karaçalı'nın döktürdüğü şarkıdır;
"yıllarımın kokusu onsekizgen yaralarım
uçurtmam alamet-i farikam alın yazım
kanında boğduk mahali meskun mesulünü
fırsat bildik bir celladın bitirilmemiş tebessümünü
intiharın omuzlarında çitelenen onur
ve mantıktan ayartma geceler çıkartsan da olur
iki dudağının arasına çile koydum
adın sayılı günler gibi geçer elbet olur (sonum)
hasret kan kaybı, nil'i geç sabredip
anneler vuruldu dev uykularınızı hazmedin
ölüm ağzına ne de yakışıyor sevgilim
fırlattığında izmarit tükürdüğünde adım gibi
çiçek talimindeyim matemim turunçmavi
begonyalar serbest bugün kumralla harbim
hasret denilen şey cinnetten daha kemirgen
ve şu göğsümde beşyüz yıllık robin hood cesaretiyle
bıçak gibi sapı kanayan içgüdüsüyle asrın
aklansın kara yüzüm sevaplar kuşanayım
nasıl tutsam saçlarını hüsran dağılır
susma sorular sor cevaplar kuşanayım"