bugün
yenile

    özgürlük

    7
    +
    -entiri.verilen_downvote
    her zaman düşündüğüm bir kavram oldu bu. ama bunu düşünmekle ne kadar "özgür" olduğumu galiba bilmiyorum... teoride tuhaf olsa da kafamda biraz determinizm, biraz indeterminizm, biraz da otodeterminizm kırıntıları bulunan bazı şeyler var; şimdi, "özgürlük" kavramının kitaplarda geçen tanımı şu; "herhangi bir kısıtlama ya da zorlamaya bağlı olmadan düşünme ve davranma. serbestlik, hürriyet." buraya kadar her şey normal ama işin içine şöyle bir tez giriyor; "bir kişinin özgürlüğü başka bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde biter." peki özgürlüğümün bitmesi için gerçekleşmesi gereken "tek" etken bu mu? demek istediğim; ben hiç kimsenin özgürlüğüne müdahale etmediğim sürece "tam" anlamıyla özgür müyüm? sizce yukarıdaki basmakalıp tanımda "özgürlük" layıkıyla tanımlanabilmiş mi? biraz lafügüzaf bir yanı var sanki... neyse. zannımca, yukarıda yapılan tanım; "dar anlamda özgürlük" "geniş anlamda özgürlük" ise hiçbir zaman mümkün olmadığı gibi hiçbir zaman tanımı da yapılamadı. bugüne kadar düşünce yapısını takdir ettiğim, bakış açılarına güvendiğim hocalarımla/tanıdıklarımla bu gibi konuları çok konuştum. bu konu hakkında hemen hemen hepsinin ağzından aynı sözler döküldü. vardıkları ortak kanı şu; özgürlük sınırsız değildir. ama "özgürlük" kavramı için "sınırsız değildir." demek haddinden fazla ironik gibi sanki... neyse. "muhafazakar bir insan ne kadar özgür?" veyahut "ateist bir insan ne kadar özgür?" muhafazakarın kırmızı çizgilerini çizen din/tanrı kavramları ateiste göre olmadığına göre bu durumda ateist muhafazakardan daha mı fazla özgür? çok mu karmaşık oldu? peki şöyle yapalım. olaya hiç olmayacak bir pencereden bakalım; magazinden. şeyma subaşı ne kadar özgür? çoğu insan bu kadından hazzetmez. herkes bu kadının acun'la yaşadıklarından sonra, bu kadına "hayatı kurtuldu." gözüyle bakıyor. benim değinmek istediğim mesele şu; sorsan çoğu kişi bu kadın için; "istediği zaman istediği ülkeye tatile gider, istediği kadar alışveriş yapar, istediği kadar gezer." der. ama şeyma subaşı'nın o denilen şeyleri yapabilmesi için acun'a yani acun'nun parasına ihtiyacı yok mu? demem o ki; bir kişiye, bir işe, bir topluluğa, bir görüşe ya da bir tanrıya bağlı kalan/ona ihtiyacı olan birisi "tam" anlamıyla özgür müdür? ne de olsa beyaz güvercinlerin özgürlüğü bile kanatları kırılana kadar öyle değil mi? kanımca "tam" olarak özgür birisi herhangi bir şeye bağlı kalmamalı. "tam" anlamıyla özgürlük sadece tanrıya mahsustur. ince düşündüğümüz zaman hepimiz doğamız gereği bir şeylere bağlıyız. peygamberinden tut, inşaat işçisine kadar bu böyle. mesela ben bu yazıyı sözlük formatı dahilinde yazıyorum. bu sadece farkında olduğum bir bağlılık. farkında olmadan bağlı olduğumuz binlerce unsur var. aldığımız her nefeste tanrıya bağlı olduğumuz gibi, kapımızı elbet çalacak olan ölüme engel olamadığımız gibi. muhtaç olduğumuz şeyler var. insanoğlu olarak aciz varlıklarız. gerçi gezegene verdiğimiz zararı baz alırsak kendimiz için "yaratıklarız" demeliyiz ya... neyse. velhasıl kelam; bize sunulmuş özgürlüklerin hepsi akvaryumdaki balıklara sunulmuş yaşam alanları kadar dar. bize vadedilen özgürlüklerin hepsi dar alanda gerçek, geniş alanda yalan. kurulan hayallerin hepsi ütopik, lakin cennet hariç. (yani öyle umuyorum.) yine de her şeye rağmen ütopyalar güzeldir... (bkz: zincirlerini kırarsan özgürlük olur senin suçun)
    1gerçekten çok güzel anlatmışsın:) - missmiyeon 31.01.2019 02:01:34 |#3749486
    ... diğer entiriler ...