bugün
yenile

    kader (film)

    8
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Ulan ben bu filmi uzun süredir izlemek istiyordum ama bir türlü fırsat gelmiyordu. Meğer Masumiyet filminde Haluk Bilginer'in şu 8 dakikada anlattığı geçmişinin hikayesiymiş ya bu film lan. Kendimi çok kötü hissettim bunu yeni öğrenince. Hatta filmi geçen bir kaç gün önce izlerken fark edip youtube'dan o sahneyi açıp teyit ettirdim. Resmen hayatı kaçırmış gibi hissettim öğrenince. Filmden spoiler yemeyelim diye hiç bir şeyine bakmayınca böyle oluyo işte amk. Neyse filme dönersek Haluk Bilginer'in o meşhur sahnesindeki hikayesinin filminin çekilmesine hem şaşırdım hem de çok mutlu oldum aslında. Hatta bu başlıkta okuduğuma göre önce bu hikayeyi yazdığı ama yine de Masumiyet'in filminin daha önce çekildiği söylenmiş bana pek inandırıcı gelmedi aslında ama yine de olabilir bilemem. Bazı eserlerde şöyle bir durum vardır. Bu fotoğraf olabilir, kitap olabilir, film olabilir. Her zaman değil ama bazen o dokuyu tutturduğun zaman kusurlu olması çok daha derin yapıyor o eseri. Kusurlu işler her zaman daha bir gerçeklik hissi yaratıyor bende. Bazı istisnalar haricinde bu bende böyledir yani. "Kusur derinlik katabiliyor." Bu filmde de biraz bunu gördüm ben galiba. Hele bir Vildan Atasever diye bir gerçek var ki bir ara ekrana yumruk atacak gibi oldum izlerken. O ne leş bir oyunculuktur arkadaşım anlamadım ki ben bu işi. Ayrıca bu kadının oyunculuğunun iyi olduğu bir film de hatırlamıyorum ben. Gittiler bir de altın portakal falan verdiler bu kadına zamanında. Neyse bu yönden oyunculuk açısından aksaklıklar yok değildi anlayacağınız. Özellikle filmin başlarında bu çok rahatsız ediyordu ama bir süre sonra giriyorsun işin içine batmıyor hatta derinlik katar gibi oluyor en nihayetinde. Çünkü kenar mahallede yetişmiş, orospuluk yapan düşük profilli bir kadının en sert sahnelerde romeo ve juliet'ten fırlamış tiratlar atmasını hiç bir zaman bekleyemeyiz. Bunlar gerçek hayata olmayacak şeyler. Gerçek hayatta bu tür yükselişler, bu tür tiratlar bir tutam daha kusurludur elbette. Bir de kafamı karıştıran şöyle bir detay var. Masumiyet'te anlatılan hikayenin linkini verdim yukarıda. Orada anlatılanlarla Kader filminde anlatılanlar; karakter isimleri, olay örgüsü gibi bir çok açıdan birebir örtüşüyor. Ama yine de çok basit küçük detaylar var ki bu detayları Zeki Demirkubuz gözünden kaçırmış demek çok olanaksız. Hikayede yanlış aktarılan bir kaç detay var. Mesela Zagor'un öldürdüğü 2 kişiden sadece 1'inin polis olması gerekiyordu ama Kader'de görüyoruz ki ikisi de polis. Mesela bunlar 5 gün hapiste işkence görüyordu ama Kader filminde 10 gün içerde kaldığı söyleniyor. Şimdi buraya kadar bu küçük değişiklikleri az çok anlayabiliyordum. Çünkü Kader'de Bekir yıllar içerisinde bir esrar toplantısında yaşadıklarını tekrardan anlatıyor ve yine o sırada anlatırken bir çok detayı değiştirerek anlatıyor. Bunu görünce heh dedim. Masumiyet'te anlatılan hikaye ile Kader'de anlatılan hikaye büyük oranda örtüştüğü halde küçük farklılar oluşturulmasının sebebi Bekir'in sürekli hikayeyi anlatırken farklılaştırmasından kaynaklı olduğu için böyle bir şey yapılmış demiştim. Ama daha sonra filmin son bölümünde iş değişti. Masumiyet'te Bekir otobüste bir uyandım karşımda karlı dağlar var bir baktım Diyarbakır'dayım diyor. Ama Kader'de Bekir yine aynı repliği söylüyor ancak bu sefer Diyarbakır değil Kars'a gidiyor. işte bu büyük bir farklılıktı. Anlatıcının bire bin katmasıyla oluşacak bir farklılık değildi. Yönetmenin yapacağı bir dalgınlık hiç olamazdı. Aklıma bir tane ihtimal geliyor sadece. Bu film aslında tam olarak Masumiyet'te anlatılan hikaye değil. Çünkü olay örgüsü ne kadar örtüşürse örtüşsün, tarihler açısından ciddi bir fark oluşturulmuş. Bence bu filmde Masumiyet'te anlatılan geçmişin hikayesi anlatılsa da bu birebir o hikaye değil bu filmin çekildiği tarihin hikayesi. Neredeyse aynı olay olsa da aslında yeniden yaşanmış bir hikaye. Bence bu bariz farklılıklarla bu anlatılmaya çalışılmış. Bu fikri destekleyen bir detay da şu ki Bekir bir sahnede otel lobisinde insanlarla beraber film izliyor. işte o sırada Masumiyet filminden kesitlerin sesleri geliyor kulağımıza. Bununla beraber düşünüldüğünde Kader her ne kadar Masumiyet filmindeki hikayeyi anlatsa da aslında birebir o hikaye olmadığını yani Masumiyet filminin "flashback" enstantanesi olmadığını kendisinin başlı başına bir film olduğunu vurgulamışlar. Ayrıca yine öykülerde hatta bazen romanlar da ve filmlerde karşımıza çıkan rahatsız edici bir durum var bu filmde. Anlatılan hikaye çok geniş bir zaman aralığını kapsıyor. Böyle işler yapmak inanın çok daha zordur. Hikaye çok kopuklaşır, içerisinde boşluklar çok fazladır, duygu geçişlerini yansıtmak neredeyse imkansız hale gelir. Film gibi işlerde zaman aralığını ne kadar daraltırsanız izleyiciye geçişini o kadar kolay hale getirirsiniz aslında. Ben bu yıllar süren hikayenin bir filme sıkıştırılması olayından bu sebeple çok rahatsızlık duydum. Çok fazla boşluk vardı. Masumiyet bunun aksine çok ama çok daha fazla yoğundu. O yüzden yanına bile yaklaşamaz benim nazarımda zaten. işte bu yüzden koca filmi çekilen Kader filmine nazaran Haluk Bilginer'in sadece anlatarak yaşattığı Masumiyet sahnesi çok daha etkileyici hale gelebiliyor. 8 dakikada anlatılan olayın filmini çekmişler çekmesine ama neredeyse hiç bir şey eklenmemiş kurguya, bunu da kabullenemedim açıkçası. Filmin senaryosunu ya da geniş bir sinopsisini okumak maksimum 8 dakika sürüyor anlayacağınız. Bu bence eksiklik doğuruyor. Ama yine de iyi kıvırmışlar işi Masumiyet kadar olmasa da etkileyici bir film olmadığını söyleyemem. Masumiyet zaten yeterince psikolojimi bozmuştu benim. Ama neredeyse benzer etkiyi bu filmde de hissettim. Hele artık o Kars'taki evde geçen son sahneyle beraber fazlaca ruhumu sıkmayı başarmışlardı. Psikolojimi bozdular gece gece amk. 2 filmi de izlemeyenlere tavsiyem; oluş sırası gereği önce Kader'i izlemeye falan kalkmayın öyle bir kurgu değil çünkü bu filmler. Güzel filmdi. Bu kadar geç izlediğime üzülecek kadar etkileyici bir filmdi. Hem de tüm oyunculuk aksaklıklarına rağmen, hem de tüm geniş zaman aralığındaki kopukluklara rağmen güzel filmdi... Ayrıca filmin ismi gereği kader olgusu, kaderin şekillenmesindeki küçük detaylar ve kelebek etkisi üzerine bir alt metin var ki o da çok güzel işlenmiş. Sona doğru biraz kör göze parmak sokarcasına gibi gözükse de kader ve yazgıdaki küçük detaylara yapılan vurgu güzeldi ki Masumiyet filminde de benzer bir vurgu vardı yani. Biraz psikolojik hasara neden olabilir ama yine de izleyin, izlettirin.
    0masumiyet filmini henüz izlemedim ben ama kader filmini izlerken aşırı rahatsızlık duydum. nedenini bilmiyorum aptallık olarak geldi bana bekirin abartı tavrı vs psikolojisinin normal olmamasından diye düşündüm ama en nihayetinde film dedim. - fak 29.11.2022 14:17:25 |#4487894
    ... diğer entiriler ...