bugün
yenile

    paris

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Küçük iskender şiiri. Mükemmel diye tabir edilenlerden. Bir erkekten başka bir erkeğe yazılmış bir de. bence kendi sesinden dinleyin çok güzel okumuş lan. bu kartı sana paris’ten atıyorum çok türkçe bir aşkın ortasında çok türkçe bir yağmurun mağarasında çift kâğıtlının son dumanına sinen erezyonda kelimelerden beni aşağılayan, bir hiç yerine koyan kelimelerden ve tehlikeli, korkunç hayvanlardan kurtulduğum, kendime doğru bir çıkış yolu bulduğum güzel bir zamanda.. bu kartı sana paris’ten atıyorum: bugün mavinin ayrı bir havası bugün rüzgârın özel bir şıklığı var, bugün kuşların yaşgünü çünkü sevgilim! bugün kuşlarla senden, senin o çok efkârlı ellerinden konuştuk uzun uzun bugün kuşlarla senin resmini çizdik bütün karakol duvarlarına biraz sandviç yedik, biraz su içtik seni düşünerek allahına kadar fırlamaydık senin anlayacağın bugün kuşların yaşgünü çünkü sevgilim bugün kuşlara senin ismini armağan ettim! gereksiz eklem ağrıları ve kriz değil midir ışıksız gözlerime bir nebze kan pul pul olmuş tenime enjektör kapanları kuran, duran sonra yürüyen sonra bir daha duran seyyah kalbime tüm ihtişamıyla boşalan hap niyetine sıcak elektriğin doludizgin sersemliğinde üşürken, açken kolları kısa ceketimin yakalarını kaldırırken sorgumda soruyorum bunları, hep soru kalanları: niye ayrıldık (cevabı kullanılmış, aids riski taşıyor) nasıl sustuk (cevabı, kalabalık getto masallarında) niçin birbirimize çarpa çarpa bir suça ortak olduk şimdi hangi dozda hangi ekolde zırvalıyorum sokaklarda mora mor çalan dönme bir gitaristken koşabiliyor muyum, nefes alabiliyor muyum, sıçabiliyor muyum dehşetli yerlerimden en karanlık gizlerimden çalakalem vurulmuşken otuz üçünde kahpe bir anarşist sırtında yetmiş yedi hançer yarası bir polisten tokatlanmış magnum ve ben gece camlarını, orospu.mlarını yumruklarken ya da çıplak ayaklarımla boş ilaç şişelerini ezerken her yer, herşey kırmızıya boyanırken duruluyorum ölmek üzere olan birin üstünde dönenen puşt akbabalar gibi yüzümün üstünde dolanıyor ruhum! bu kartı sana ben sanırım paris’ten atıyorum! mamafih, niye gelmişim, nerden gelmişim, neden burdayım sanki ekmeğe karışmışken toprağı özleyen buğdayım! sevgilim, ben ne soysuz bir adamım -ki kopan mi telinin yerine kurumuş bir gözyaşı takıyorum evet! evet! koşuyorum, yuvarlanıyorum, bağırıyorum, ağlıyorum faşizme yenilmişken avla avcının mesafesi daralmışken otuz üçünde bozguna uğramış bir devrimci kıçında yetmiş yedi.azrak yarası bu kartı sana ben büyük ihtimal paris’ten atıyorum!
    ... diğer entiriler ...