belki benim gibi o da kaçınılmaz sondan korkuyordur. yani sanki şu zamana kadar her şey bir kısır döngüydü. bi yerden sonra insanı sıkan ve niye uğraşıyorum diye kendini sorgulatan bir kısır döngü. ali lidar'ın da dediği gibi; küsmesi,barışması,ayılması,bayılması hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması. ne gerek var?