bugün
yenile

    aşk

    35
    +
    -entiri.verilen_downvote
    aşk... binlerce yıldır insanları etkisi altına almış, üzerine destanlar yazılmış, edebiyatlar türetilmiş, malzemesi bitmek tükenmek bilmeyen her dönem kendini bir başka yüzüyle ama her seferinde yeni hisleriyle insanlık tarihinde boy gösteren bir garip kavram. artık her türlü ikili ilişkide ağızdan düşürülmese de içi fazlaca boşaltılan kavramlardan sadece bir tanesi olsa da çok özel ve yerini hak eden bir olgu olduğunu düşünüyorum. aşk muazzam bir duygu bunu inkar edemiyoruz çünkü her insan kendi hayatında hissettiği duyguların top noktasında olanını aşk diye tanımlıyor. aslında aşkın tanımlanamaz ve sınırları çizilemez muğlak bir kavram olmasının bir sebebi de bu. her insan kendi nirvanasının adına aşk demiş. her insan kendi aşkın duygularını aşk diye betimlemiş. birazdan yatacağım, yatmadan hissettiğim top noktası duygularından ziyade aşkın "artık" kaybettiğim hislerinden bahsetmek istiyorum gecenin sonunda. *** aslına bakarsanız isterdim böylesine uçarı bir ruh haline bürünebilmeyi her sabah uyandığımda keyifle kahvaltı hazırlamak için bir sebebimin olmasını, gün içinde başıma ne gelirse gelsin "olsun" dedirtecek duygularla doyabilmeyi, gök yüzüne baktığımda kasvet ve karamsarlık yerine ölçülemez boyutlarda umutla dolmayı, hayata karşı daima kavgayla gülebilmeyi, bir insanın gözlerinin içine tarifsiz bir tutkuyla kitlenebilmeyi de isterdim. iki insanın sessizce kitaplar dolusu duygular aktarmasını deneyimlemek de isterdim elbette. sanki hiç ölmeyecekmiş gibi hayata sarılmayı ve muhakkak birisi için yaşarken ölmeyi de düşünebilmeyi, aşk için ölmek de var lakin onun hakkı onu hakkıyla yaşamaktadır diyebilmeyi, karanlık bir sokakta bir yıldızı rota belleyip sonsuza kadar koşabilecekmişsin gibi hissetmeyi, çıplak ayakla bir ormanda kaybolabilmeyi, yetmiyorsa ömre bedel bir kahkahayı zihninde saklamayı, basit bir dudağın kenarındaki o narin kıvrıma yüz milyonlarca anlam yükleyebilecek kadar aşık olmayı, isterdim! yaralanmayı da elbet... kanamayı ve kanatmayı hatta kabuk bağlamış yaraları inadına kazımayı, acı çekmenin de çektirmenin de bir anlamı olduğunu düşünmeyi de isterdim. sabahlara kadar göz yaşı dökebilecek kadar, bir damla göz yaşına dünyaları ateşe verecek kadar, bir tek cümlesine alem-i cihanı karşına alabilecek kadar cesaretle dolmayı... sevişmenin bir anlamı olmasına; şehvetin, tutkunun ve ateşin ufuk ötesine geçebilen gerçek kavramlar olduğuna inanabilmeyi isterdim. insanların gerçek olduğuna, umudun bir lanet değil güç olduğuna, yaşamlarımızın samimiyetine, ilişkilerin her türlüsünün paylaşmak olduğuna, insanların birbirini gerçekten sevebildiğine, aşkın bütün sorunları çözdüğüne, ve yahut bütün insanlara kıymetli acılar ve yara izleri bıraktığına... inanmak isterdim elbette. bir gece ansızın sınırlara isyan edip tüm krallıklara başkaldırıp sınırları alt üst etmeye hatta belki tanrıya bile isyan etmeye hazırmışım gibi hissetmek isterdim. aşkın kurallarının olduğuna, matematik denklemleri gibi çözümlerinin olduğuna, en önemlisi sonsuzluk kavramıyla doğrudan ilişkili olduğuna, acılarının insana değer kattığına, yıkımlarının yeni yaşamlara olanak sağladığına, doğa kadar cömert, doğa kadar yıkıcı, doğa kadar acımasız, doğa kadar yaşam dolu, ve doğa kadar umudu yeşerttiğine, ve mühim bir mesele olarak umut gibi olduğuna... umut gibi bir lütuf olduğuna inanmak isterdim. aşk bütün olasılıksız olasılıkları mümkün kılar. bütün kavramları yeniden inşaa eder. bütün yolları cılız ışığının gücüyle tümden aydın kılar. bütün duyguları hazla dolu eder. aşk muazzam bir duygu. insanı yakıp yıkar, yeniden inşa eder. sizlere "inanmadığınız" şeylerin etkisi altına alır hipnoz eder. insanın acısını da yarasını da kanını da toprağını da üstünü de yeniden keşfeder, yeni manalar yükler. aşkı kovalamak gerek, aşkı yakalamak gerek, tuttum mu bırakmamak gerek. insana en lazım olan aşkın duygular! i̇şte onlardan gerek. ama bazılarımızın buna takati kalmıyor maalesef. yılları geçiriyor, hisleri değiştiremiyor kalbinin kaskatılığına çareler bulamıyor kimileri. insan aşkı bir kere kaçırdı mı hayatında, ömrü kovalamakla geçiyor. ona inandıramazsın artık aşkın olayını. o koşmaya inanır, koşamasa da yürümesini bilir. "çıplak ayaklarının altında hissettiği şeye, onu içine çeken toprağa inanır..."
    4yaşadığım duyguları dile getirmişsin. ellerine sağlık hocam. umarım bir gün bir göz yaşı için tün dünyaları yakmak isteyecek kadar çok seversin. - atli 15.03.2017 04:05:37 |#3813241
    3eyvalllah sağ ol, var ol :)) - devriksekiz 15.03.2017 14:41:26 |#3813261
    ... diğer entiriler ...