öğrenci evinde 3 yıl kalmış biri olarak bir çok gözlem analiz ettim, analiz ettiklerim az çok hepinizin, ne az çoğu lan? tamamınızın gördükleri şeyler. gelin hep beraber bakalım neymiş bu öğrenci evlerinin vaziyeti.. hem eve çıkacak genç arkadaşlara da bir nevi tutorial olmuş olur eheh
1. genel kirlilik ve kaos: evet genel olarak öğrenci evleri kirlidir, ben daha temiz olanına şahit olmadım arkadaşlar. evin içindeki odalardaki dağınıklığı bir ressam görse: "soyut çalışma mı yaptınız hocam? bravo" diye tebrik eder valla. ütü masasının üstünde omlet bulaşıklı tabak. saç kurutma makinesi küvetin yanında. tekerlekli bavul dolabın içinde rastgele koyulmuş. baya kirli anlayacağın. hele yatağın, çalışma masasının altındaki eti negro, canpare kırıntıları ile iki afrikalı doyar şerefsizim.
öyle bir kaos ortamı vardır ki odada bir şeyinizi kaybettiniz mi sıçtınız demektir. bir çok öğrenci arkadaş, bilerek düzeltmez bu karışık odayı çünkü herhangi bir şeyi düzeltirse her şey komple karışmış olur, bir daha bulamaz yerini. karışıklığa alışmıştır...
genellikle eve ya uzaktan akraba gelince, ya da sevgili falan gelince toparlanır.
2: tanınmayan kişiler: öğrenci evlerinin en genel problemlerinden biridir. odaya girer girmez yatağınızda birinin camış gibi yattığını görürsünüz. kim diye sorarsınız evdekilere. muhtemelen ya birinin arkadaşı ya da akrabasıdır. ve yer olmadığı için bi günlüğüne paylaşırsınız yatağınızı. sık sık böyle ilginçlikler olur.
misal osman diye bir ev arkadaşım vardı. dersteyim aradı beni. ara verdi hoca, tekrar aradım:
-alo
+alo pulp bizim evde semih diye bi eleman var.
-ee?
+senin tanıdığın falan mı?
-semih kim amk?
+ne biliyim amk.
-gönder olm kimse kim. ben tanımıyom aq
diye bir muhabbet geçti. sonradan üst kattaki partiye gideceğine bizim kata gelmiş ayyaş herif. kapıyı da açık görünce içeri dalmış. hem de buzdolabını falan da açmış, içerden meyve suyu falan içmiş. te allam...
3: nereden geldiği belli olmayan yiyecek-içecekler: bu da ayrı bir sorunsal...
(#1469276) numaralı entrymde bahsettim aslında biraz. eve bir yerlerden bir şeyler geliyor. bunlar genellikle bir- birkaç kavanoz reçel, margarin, ya da pirinç tarzı şeyler oluyor. işin ilginç yanı evdeki bir allah'ın kulu da "ben getirdim" demiyornereden geldiği tam bir muamma. yesek ölür müyüz lan? diye muhabbetler dönse de koklanıp bozulmadığı anlaşılınca bir güzel afiyetle tüketiliyor. yalnız, dolabın en köşesindeki uçta şekerlenmiş bir kavanoz kayısı reçelinin kaynağını hâlâ çözemedim. kayısı reçeli ne alaka lan?
4: bulaşık- alışveriş- temizlik-fatura sorunu: en can alıcı sorun bu işte hacu. bılaşıkları kim yıkacak? yemekleri kim yapacak? çarşıya kim gidecek? evi kim temizleyecek? biz bunları dört beş saat batak oynayarak çözüyorduk hacı. şöyle yani. dört arkadaş eşli batak oynuyorduk kazanan iki kişi eşleşiyor ve güreşiyor, kesin olarak kaybedenler bulaşığı, yemeği, temizliği, çarşıyı vs yapıyordu. lan bi tane akıllı olmadığı için evde akşama kadar ayı gibi güreşiyorduk. çok sonradan nöbetleşerek yapma sistemine geçtik. herkes kendi günlerinde yemek yapıyordu. siz bizim gibi mallık yapmayın nöbetleşme sistemi ile çözün eheh :)
5: ikinci öğretim- birinci öğretim çatışması: bu çatışma ifadesi de biraz saçma oldu lan. yani uyumsuzluk aslında. sen birinci öğretimsin misal, evdeki diğer manyaklar sabahlayıp kıkır kıkır gülüyor, sen de zoraki uyumaya çalışıyorsun. uyumaya çalışırken "amk sizin bee! bi susun lan!!" diye bağırıyorsun. biraz susuyorlar beş dakika sonra aynı ses. biz bu sorunu yine güreşerek çözd...
şaka lan. bi yatma saati belirledik 11 falandı yanlış hatırlamıyorsam. buna da uyulmuyorsa artık güreşerek...
şaka şaka :) evden çıkarsınız artık napalım. uykuyu almak önemli, ev arkadaşı seçimi de işte burada çok önemli. okula geç kalmayın ha. unutmayın buraya okumak için geldiniz.
6: yı boş bırakıyorum. şimdilik bu kadar. aklıma gelince editlerim( bu da yüzyılın yalanı amk. ben bir kere "editleyeceğim" deyip de editleyenini görmedim ahsjd)
neyse işte. hadi ben kaçar hacular.