bugün
yenile

    kanlı masal

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    k. iskender şiiri. "periler ölürken özür diler" kitabından. aklım, haklıyım, et firarını! ovdun ve okşadın beni çıktı içimdeki cin; ondan ölümümü diledin. mayıstı. seni o yüzden bağışladım! ben en çok mayısta su içerim derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar ben en çok mayısta öne eğerim başımı içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar. avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı mayısta öğrenmiştim; ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı ve kim bilir mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır tiril tiril bembeyaz bir giysiyle rüzgarda ayakların çıplak öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan tam tam yaza girecekken yazın omzuna yüzünü dayayacakken çekip giden ayaklarının altından o son sığınak terası da acılarının veliahtı bach’ı da çekip gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir yani.. anlıyor musun.. mayıstı.. seni o yüzden bağışladım! bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz cesaret işiydi, delikanlıcaydı, bu korkunç sevgide yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz el deymemiş yalnızlıklara kalkışmamız yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz bu evcilik oyununda bile duldum hatırla sana dizlerimi sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum; çevirdikçe ruhunun radyo dalgalarında cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı boktu püsurdu hatırla, senin gözlerin çokulusluydu senin gözlerin ham kadınsızdı çamurdandı ağzımda getirdiğim karsuyunu kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni çıktı içimdeki cin yatağa döküldü yatağıma döküldün yatağına döküldüm ve bu sonsuz savruluşta o gece bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm! senin oldum! ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin senin mahşer atlısı dudaklarına en çok da dudaklarına sokuldum! üşüyordum, üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını bir tay sığınırcasına anasına bana ölünle uyudum! anlıyor musun.. işitiyor musun.. cesedine yeni baştan hayat verebilmek için ihtiyarladım.. ihtiyarladım.. ben zaten kendimi aşklarda hep kalkışılınmış müşiş intiharlarla yaraladım! koştum sürekli bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan telaşlanır, ağlar babasını sorar çevresindekilere öldüğünü bildiği halde adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın bir dikilir bir çöker ya kalbine secde eden intikam tam tam yaza girecekken yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı -geri döner.. döner değil mi.. diye birkaç kırık sözcük.. buruşuk.. -öldürürüm o zaman, kurtulurum.. deyip sustuğun -kaçarım sonra, kimse sormaz.. deyip yığıldığın nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı gibi süzülürken mayıs, ah bach! ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiği yavrum! talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım! nasıl yedirirdim ihanetini kendime o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım herşey ama herşey elele mayıstı seni o yüzden bağışladım! uzanıp topraktan çıkardın beni tozumu sildin, hohladın, parlattın ovdun ve okşadın beni çıktı içimdeki cin; ondan -gidecektin, mecburdun, hepsi gibi- affını diledin. mayıstı.mecburdum. seni o yüzden bağışladım!
    ... diğer entiriler ...