bugün
yenile

    ali lidar

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    yeterince içtiğim vakit olanları biliyorsun. yeterinden fazla içince olacakları bir düşün. korkma, şu an sönmeye başlasa da içimin al sancakları, iki halin tam ortasındayım! ikinci hale geçmeyeyim diye kalktım az evvel mekandan. taksi durağına kadar taksiye binmek maksadıyla yürüdüm, durakta vazgeçtim. hız kesmeden yürümeye devam ettim. o sırada, tam tepemde enteresan bir bulut kümesi vardı. önce koyuna, sonra yorgana, sonra da ne olur ne olmaz diye sana benzettim. bir şeyleri seninle ilişkilendirmeyince kötü hissediyorum kendimi. demiştin ya hani, ben burada öylece duruyorum, sense hayatla beraber akıp gidiyorsun diye. o öyle değil be kuzum.. öyle görünse de, öyle değil! yazdığım her satırda göz kırptım sana, annemin kurduğu sofralarda içimden hep bir tabak ekledim. şarkılarda seni dinledim, şiirlerde seni söyledim, allah şahidim, bir gün beraber yeriz diye dört kıştır hiç nar yemedim. melankolik bir orta yaş bunalımlısı mı dersin, bıçkın bir kenar mahalle külhanı mı, bilmem! “imanın en sevdiğim şartı meleklere iman” dediğimde şartsız bir refleksle söylemiştim. ciddiydim. ciddiyeti her haltı sulandıran bünyeme yakıştıramasan da… olsun. parktaki bütün ağaçlar şahit. en az bir kaç dostum, en az bir kaç yüz şişe, en az bir kaç bin kitap, en az bir kaç milyon saat kefilimdir; şarkılardan en çok “uçurtma”yı, saatlerden en çok on ikiyi ve kadınlardan en çok seni sevdim…. görüşememek ne ki! ben seni bir gün kavuşuruz diye sevmedim. ben seni o gün hiç gelmese de vazgeçemeyecek kadar sevdim. allah gülerse yüzümüze, amenna, oturur nar yer, nar’ı severiz. olmazsa da, ben yine ne olur ne olmaz diye gördüğüm her güzel şeyi sana benzetirim…
    ... diğer entiriler ...