hyde park corner bölümü muhteşem muhteşem. sonunda ben bile god save the queen diye ayağa kalktım. altıncı edward benim liderimmiş gibi üzülüyorum şu an. winston churchill boşuna öylesine bir lider olmamış o nasıl konuşmaydı kardeşim. ulan çok etkilendim ya.
ayrıca ''hitleri yenmek için canavar olmalısın'' sözü de çok kabulleniciydi.
biz bir diziyi izlemiyoruz biz bir şaheser izliyoruz. kraliçeyi tanrı kutsuyor mu bilmem de diziyi kutsamış. muazzam ulan.
önceki entrylerim bunlarmış kalabalık etmesin.
ilk sezonu bitirdim. ilk ve son bölüm çok az beklentimin altında kalsa da muhteşemdi bence. dizinin konusunun ihtişamı bile sizi büyüleyebiliyor. müzikleri çok ön planda olmasa da
hans zimmer alttan alttan çok efsane iş yapmış ki ihtişama ihtişam katıyor. özellikle ikinci bölüm ve beşinci bölümler harikaydı. dizide sahnelenen şeylerin ardındaki kanlı tarihi bilmek sizi ihtişamın etkisinden çıktıktan sonra ruh hastasına çevirse de
winston churchill'e bile derin hayranlık duymadan bitiremiyorsunuz bölümleri. oyunculuklar çok iyi. ll. elizabeth'i oynayan ablamızın o ''ben bu makamlarda ne yapıyorum'' havasını verişi, kraliçe ile insanlık arasında kalışı gösterişi çok iyi. tanımıyordum ama çok başarılı bir oyuncuymuş.. matt smith abimi bu dizide malesef pek sevemedim. izleyin izletin gençler.
---
spoiler ---
ayrıca bi eleştiri. sezon finaline doğru prenses margaret ile peter'ın aşkından çok mısır'da olan milliyetçi ayaklanmalara odaklanmalarını beklerdim. tabii bu benim çatışmacı bi eleman olmamdan kaynaklanıyor. ayrıca ingiltere başpiskoposlarının amk
---
spoiler ---