bilim dünyasının gelmiş geçmiş en büyük troll vakası.
bu entryde kimi
adnan oktar müridleri gibi "bak işte bak, hepimizi kandırıyorlar evrim teorisi çöktü reröerre!" demeyeceğim.
ama çok önemli tespitlerin olduğu enteresan bir vaka.
olay 1912 yılında gerçekleşiyor.
charles dawson adından bir düzenbaz ve
londra tabiat tarihi müzesinin ismini şu an hatırlayamadığım müdürü,
piltdown denilen bir bölgede bir kaç arkeolojik kalıntı bulduklarını; çeşitli aletler, çene ve kafatası fosili bulduklarını açıkladılar.
iddia edilen kafatası ve çene yapısının incelendiğinde "kafa yapısının insana, ancak çene kemiğinin de bir maymuna çok ama çok benzediği" açıklanır.
bu fosil bilim dünyasında kabul görür. insanın evriminde çok kilit bir boşluğu doldurduğu kabul edilir ve müzede 500.000 yıllık bir
araform olarak sergilenir. ders kitaplarında anlatılır ve bu fosil üzerinden
evrim teorisi adına hikayeler bilim adına türetilir.
neredeyse 40 yıl boyunca fosilin gerçekliği tartışılmaz bile.
ancak 1950 yılında geliştirilen bir yöntem ile bu
piltdown adamı incelemeye alınır. kafatasının bir kaç bin yıllık bir insan kafatası olduğu çene yapısının ise neredeyse bir kaç yıldır toprakta kalan bir maymun kemiği olduğu tespit edilir.
anlaşılır ki maymun çenesi ile insan kafatası bir montaj işlemine tabii olmuştur. daha sonraki incelemeler ile de diş yapısını oturtulması için dişlerin törpülendiği, renklerinin bir birini tutması için çeşitli boyalı işlemlerden geçtiği de anlaşılmıştır.
ne var ki
charles dawson neredeyse baştan savma bir montaj işlemi ile bütün dünyayı 40 yıl boyunca sahtekarlığı ile trollemiştir.
tüm bilim insanları da bunun üzerine gitmeden kabul etmiş oltaya gelmişlerdir.
derdim evrim teorisiyle değil yalnız, yanlış anlaşılmasın. zira 1912'den bu güne
evrim teorisi zaten çok fazla rötuşa uğramış, çok fazla ve farklı delilleri kullanılmış nesnel bir metodoloji ile kendini yanlışlayarak ilerlemiştir.
ama hacım şöyle bir durum var. bu herifin kandırdığı insanlar bizim köşedeki
tostçu rıfat gibi insanlar değil.
yıl 2017 oldu hala okullarda dersleri okutulan, modern bilimin en taşaklı heriflerinin olduğu, bilim camiasının müthiş bir sıçramasının gerçekleştiği bir dönemde yapılıyor tüm bu olaylar.
biyoloji adına büyük büyük isimlerin olduğu bir ortamda kandırılıyor bu insanlar. kandırdığı insanlar modern bilimin atası denilecek özel insanlar. ayrıca bu kalıntılarda ki hilenin anlaşılması için 1950'deki özel metodun bulunması şart da değildi. en azından sıkı bir inceleme ile şaibeli fosil iması verilebilirdi.
bunun şöyle bir sebebi de var; mesela internette hep dolaşır
putin'in ya da başka bir liderin bizim rte'yi övdüğü bir yazı yazılır ve putin resminin üzerine basılıp servis edilir. bu tip
capsler
akp sayfalarında binlerce kez paylaşılır ciddiye alınır.
ancak bu caps bir başka seçmenin önüne gelirse ya inanmaz, ya kaynak ister ya da oturur kendisi araştırır yanlışlığını teyit eder. ama akp'li genel olarak bunu yapmak istemez.
zira işene gelen bilgilerin doğruluğuna inanmak insani bir
reflekstir. bunu sadece koyunlar ya da yobazlar yapıyor diye genelleyemeyiz bu refleks son derece insani bir durumdur ki bu
piltdown adamı vakasında biraz da bunun etkisi olmuş sanırım.
halk arasında olmasa da bilim camiasında evrim teorisinin fırtına gibi estiği, üzerine felsefelerin bile türetildiği bu dönemlerde mevcut algıya yönelik bir delil olağan bir sistematiğin beklenen parçasını doğurmuştur. zira böyle bir bulgu mevcut algıya göre zaten beklenen bir şey olmuştur ve üzerinde düşünülmeye sorgulamaya yeterli önem verilmemiştir.
charles dawson dönemin
paradigmaları doğrultusunda; para, şöhret, itibar, ödül vs. artık her nasıl bir beklenti içine girdiyse bunlar doğrultusunda bir düzenbazlığa girişmiştir.
bu şekilde bir hileyi döneminin paradigmasının aksine bir yöntem ile yapmış olsaydı kimseyi kendine inandıramayacaktı. çünkü insanlar için ezber bozan bir iddia ortaya atılmış olacaktı ve insanlar buna ikna olmak için daha fazla veri toplamak isteyeceklerdi. yanlış iz üzerinde olduklarını kabul etmeleri daha zor olacağı için daha detaylı incelemelere başvuracaklardı. bu nedenle dawson bir kar amacını baz aldığı bu eyleminde toplumsal paradigmayı ciddiye alarak hilesini sergilemiştir.
thomas khun bu gibi durumlar için paradigma yanılgısına işaret ederek bilim insanlarının çalışmalarına başladıkları dönemin
öngörülerini haklı çıkarmak için gerek aletleriyle, gerekse teorilerindeki denklemlerle oynamaktan kaçınmadıklarını söylemiş.
(bu bilgi benden değil teyit etmedim. ancak khun'un paradigma kaymasına dair bir temellendirmesinin var olduğu bu alıntının doğruluk ihtimalini güçlendirir.)
piltdown adamı 40 yıl boyunca insanın evrimi için araform olarak sergilenip, ders kitaplarında okutulmuştur maalesef ama yine de bu olay delil olarak kullanılarak evrim teorisine karşı bir cephe açmaya çalışan adnan oktar müritlerine anlam veremiyorum.
zira buradan çıkarılacak en son sonuç bu olmalıdır.
önemli olan dönemin mevcut genel algısına göre ne çeşit yönlendirmeler kabul görebiliyor bunu fark edebilmek.
alanın ne olduğu pek mühim değil. insanlar işlerine geleni sunmak için gerekirse herkesin çok fazla güvendiği bilimi bile kullanmaktan çekinmeye biliyor.
üzgünüm ama söz konusu bilimin alanı dahi olsa dönemin paradigmaları ve ortam şartlarına göre kendini şartlandıran, ön koşul oluşturan bir insan algısı her zaman var.
işte bu yüzden albert einstein gibi adamlar 300 yılda bir ancak gelebilir.
hiç bir şeyi mutlaklaştırmayın. insan unsurunun olduğu her şey muhakkak muğlaktır.
çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır.