bugün
yenile

    hayata sıfırdan başlamak

    7
    +
    -entiri.verilen_downvote
    iflas etmek veya terkedilmekle mümkün. şimdiye dek defalarca iflas ettim, terkedildim. ne hikmetse omuzlarıma basıp yukarı çıkmaya çalışanların omuzları tabanlarıma denk geldi. hiç umudumu kaybetmedim ama. neyin daha değerli olduğunu biliyorum çünkü hayatta. insanın nasıl aşağılanacağına dair epey bir babamın memleketine karşı domaltılıp sikildim. bu yüzden hayata yeniden başlamak en çok bu ikisiyle mümkün. ben kendi hayatımdaki arınmamı kendi çapımda tamamladım. bir zamanlar ne ümitliydim oysa, bir kadın yüzüme bakıp beynimden geçen her şeyi okur diye düşündüm. elele tutuşup anasını sikeceğiz dünyanın derdim sonra. o kadın hayalinden hiçbir zaman vazgeçmedim. açıkçası hala vazgeçmiş de değilim. keza hayatıma giren her kadına o gözle baktım. ama onlar benden gözlerini kaçırdı. bir çoğu zihnimin hangi yamaçlarda yürüdüğünü anladı sanırım. bir çoğu kendi hasta ruhlarından dolayı bir milim dahi yaklaşamadı zihnime. bu yüzden de en başa döndüm her seferinde. bir maraton gibiydi hayat. tur bindirdiklerin oldu. hızına yetişemediklerim... çok yoruldum ama. kemiklerim sızladı bu 36 yılda. bir zamanlar o kadar yalnız ve mutsuzdum ki, bir kadın beni sevsin diye sağ kolum ve sol bacağımdan vazgeçerdim. bir zamanlar o kadar yalnızdım ki, bir kadın yüzümü okşasın diye isterse eğer, okşadığı yüzümün jiletle tüm derisini soyup avuçlarına bırakabilirdim. bir zamanlar o kadar ütopikti aşka, sevgiye, şefkate ve şehvete dair düşüncelerim; karşımdaki kadın istediği an tüm dünyayı bir bidon benzinle yakıp dünyanın karşısına geçip karşılıklı birer kadeh şarap içebilirdim. ne kadınlar böyle bir erkeği hissetti. ne de ben bunları beden ve dilimle anlatabildim. tam tersi hep gülsünler diye çok konuştum yanlarında. bir nevi maymunluk yaptım. oysa zifiri karanlık bir adamım ben. içime giren çıkamaz. kaybolur. içimin duvarlarına tutunarak yürür. tüm bu hayal kırıklıkları esnasında yüzleştim kendimle. kendime bir nefeslik mesafeden kafa attım. gözümü acilde açtım. "sol burun deliğinde nefes almanı zorlaştıran bir rahatsızlık var" dediğinde doktor, "aaa ne olmuş acaba" deyip salağa yattım. çok yoruldum. hayatın her şeyinden. ama biliyorum. bir gün öleceğim. yok olacağım bir gün. tüylerim diken diken oluyor ölüm karşısında. ölüm, yalnızlık, sevgisizlik ve sürekli iflas etmeler eşliğinde ömrümün kağıt üzerinde yarısını devirdim. diğer yarısına dair büyük ideallerim var ama. oysa daha 4-5 yıl önce ömrüme dair hiçbir idealim ve planım yoktu. şimdi öyle değil. sikmişim buda'yı, sikmişim insanları kendi doğrularına çekmeye çalışan herkesi. filozofları mesela. ya da sosyologları. ben kendi doğrumu, kendi içimde buldum. ve bunu hiçbir zaman anlatmadım. anlatamadım. bu yüzden hayata her sabah yeniden başladım. çünkü ölüm var.
    ... diğer entiriler ...