bugün
yenile

    mustafa kemal atatürk

    15
    +
    -entiri.verilen_downvote
    çok dertliyim lan. ülkede atatürk üzerinden hemen her kesimin yaptığı primleri gördükçe dertten kahroluyorum resmen. sağcısı, solcusu, dindarı, dinsizi elitisti, lümpeni hemen herkes atatürk portresinin bir kıyısından tutup üzerinden prim yapıyor, daralıyorum. türkiye cumhuriyeti tarihinin en baş köşesindeki adamı yeterli seviyede anlayamadan yapılan atatürk tanımlamaları o kadar samimiyetsiz geliyor ki anlatamam. dindar geçinen birisi çıkıyor atatürk dinsizdi deyip prim yapıyor. adnan oktar tayfası ve kemalist teyzeler çıkıp atatürk müslüman gibi müslümandı deyip prim yapıyor. ateist türk halkı, atatürk ateistti deyip prim yapıyor. komünist adamlar çıkıp onun ütopyası komünizmdi deyip prim yapıyor. milliyetçi çocuklar çıkıp atatürk'ün ülküsü turancılıktı deyip prim yapıyor. osmanlıcı gençlik, onu vatan haini, saltanat katili ilan edip yine prim kovalıyor. bir kişi hem dindar hem dinsiz, hem komünist hem milliyetçi olabiliyor. komplo teorisyenleri çıkıp masondu, sebatayistti bile diyebiliyor. hele hele bir de yobazlığın dik alası diyeceğimiz bazı kemalistler ve solcular var ki atatürk'ün aydınlığı üzerinden prim yapıyorlar ya delirmemek elde değil. atam atam deyip bu kadar "çiğ yobaz" kalmanı o yakana taktığın chp rozeti engellemiyor be paşam. ben bunlardan bir şey görüyorum; "atatürk kıyafeti", çok tutulan şık bir takım elbise. kimi paçasından, kimi ceketinden, kimi yeleğinden yapışıyor bu kıyafete. sıkmadı mı lan 100 yıl önce gelip geçmiş bir adamı bu kadar kullanmanız, ideolojilerinize malzeme yapmanız? çok ünlü bir bilim adamı ateist diye ateizmin doğru olduğunu kabul eden, sırf bir başkası da diyor diye bunu hak gören ergenlerden farkınız yok ki biraderim sizin. atatürk'ü kullanmak yerine doğru anlamaya çalışmak en erdemli hareket olmalıydı esasında. ben müthiş bir zeka örneği ve stratejik deha görüyorum ona bakınca. size diyorum adnan oktar'cı kardeşim ve eyyamcı kemalistler. atatürk dindar falan değildi. hatta son dönemlerine doğru dinsiz olduğuna neredeyse eminim. atatürk dindardı zırvalarını bir geçin önce. atatürk kuran'ı türkçeleştirdi buna minnettarım. hatta bazı kayıtlara göre "arap oğlu muhammed'in yediği yaveleri türk halkı görsün" diye çevirttiği iddia edilir. olması muhtemel bir durumdur bu. iyi bir müslüman etrafındaki insanlara kuran okumasını önerir aynı zamanda iyi bir dinsiz de müslümanlara kuran okumasını öneririr. bu böyle bir şey. kuran'ın enteresan bir kitap olduğunun bir delilidir bu. ama atatürk bu düşüncede olsa bile asla ikiyüzlü bir tavır, sinsi bir yaklaşım sergilememiştir. kuran'ın zırva olduğunu düşünüyor olsa bile devrin en aydın, en entelektüel insanlarından kuranı çevirmesini rica etmiştir. o kişi, bana göre geçtiğimiz yüzyılın en büyük şahsiyeti mehmet akif ersoy'dur. akif öyle ince ruhlu birisiydi ki vebale girerim korkusundan kuran tercümesini bitirip yayınlamaya bile imtina etmişti. sonra tercümeyi yapan şahıs elmalılı hamdi yazır olmuştur. bugün hala ilahiyat fakültelerinde tefsirleri okutulan birisidir kendisi. atatürk kuran'dan haz etmiyor olsa bile müslüman halkına bu açıdan bir ihanet sergilememiştir. öyle de samimi bir dinsizdi esasında. bir de atatürk'ün dinsiz birisi olmasından nemalanmaya çalışan atatürk düşmanı müslümanlar var ki gına geldi artık onlardan. atatürk dinsizmiş. eee sana ne lan? bu kadar mı ahmaksın? bu kadar mı gözlerin köreldi, nankörleştin? anlamıyorum ki lan. atatürk hilafeti kaldırmışmış. ulan bunu eleştirirken önce bir düşün be kardeşim. o çok sevdiğin abdülhamit han bile, o ümmetçi hükümdar bile hilafetin esasında bir yük olduğunu biliyordu. 33 sene hilafet kozunu avrupa'ya karşı kullanmış olsa bile aslında hilafetin nasıl bir balon olduğunu en iyi bilen padişahlardan birisiydi o. abdülhamit, bütün zamanını dış siyasette denge politikası güderek ve panislamist bir tavırdaymış gibi göstererek emperyalizme karşı ülkeyi savundu. avrupa'ya her fırsatta 500 milyona yakın müslümanı bir cihad çağrısı ile toplayabileceğini ima ederek kendinden uzak tutmaya çalıştı. fransa başta olmak üzere avrupa, müslüman camianın içini her fırsatta karıştırmayı denerken abdülhamit halifelik kozunun ciddi bir koz olduğuna bütün dünyayı inandırdı. "sizin akıbetiniz halife olarak benim iki dudağım arasındadır" diye diye 33 sene geri püskürttü herifleri. peki bu düşüncede olan bir insan neden hiç bir zaman cihad çağrısında bulunmadı ya da cihad çağrısına güvenip neden rahat bir siyaset güdmedi hiç düşündün mü aklı evvel kardeşim benim? cevap ondan sonra tahta getirilien mehmed reşad'da gizli. o, bu hilafetin boş bir kozdan daha fazlası olduğuna inandı ve cihad çağrısı yaptı. tabi ki yıllarca avrupa sayesinde içi oyulan müslüman camia bu cihad çağrısına katılmadı. hem de hiç! abdülhamit de bu olayın böyle olacağını eminim biliyordu. hilafete bu kadar güveniyor olsa yıllarca avrupa ile denge oyunları oynayıp, cambazlık yapmak ile uğraşmazdı. o hilafetin yük olduğunu bildiği gibi içinin boş olduğunu da biliyordu. atatürk'ün yerinde o olsa belki o bile kaldırabilirdi hilafeti emin olun. çünkü artık içinin boş olduğunu 1. dünya savaşında bütün dünya gördü. hilafet artık bariz bir koz olmaktan çıkıp tehdite dönüşmüştü bile. çünkü onun derdi aslında panislamizm falan değil ülke topraklarının barış içerisinde korunmasından ibaretti. müslüman camia 2. planı olarak kaldı. müslümanlar bu güveni vermemişti hiç. yeni kurulmuş bir ülkeye tüm müslümanların koruyucu unvanı vermek aptallığın dik alası olurdu. hem de yıllarca içinin ajanlarla oyulduğu bir ümmete koruyuculuk yapmak kendi sonunu hazırlamak olacaktı. atatürk'ün bana göre en saçma kanunu olan şapka kanunu bile aslında çok önemli amaçlar güdüyordu lan bunu görün artık. ülkedeki her kesim (mehmet akif gibi aydınlar hariç) müslümanlıktan çok arap milliyetçiliği güdüyordu. toplum sarık ile cübbe ile araplaşıyor, müslümanlık yaptığını sanarken ahmaklaşıyordu. atatürk önce bu algının kırılması gerektiğini düşünerek şapka kanunu ile türklerin araplaşmasının yolunu kesmeyi planladı. o da biliyordu bu kanunun ve rize olaylarının ne kadar faşistçe olduğunu ama bazı şeylerin yerleşmesi için radikal kararlar almanın mantıklı olduğuna inandı. atatürk'ün en sevdiğim sözlerinden birisidir; "bu ülke şeyhler, müridler meczuplar yeri değildir." müslümanlık kisvesi altında postunu yere seren tekke açıyor, insanları aptallaştırıyor, uyuşturuyordu. bu afyon kokan hanelerin dine falan hizmet ettiği yoktu. hemen hepsi emperyalizm destekli örgütlere dönüşmüş, halkı asalaklaştırmıştı. bunun önemli örnekleri zamanında anadoluda ki moğol istilalarıyla bile bağlantılı olabilir. moğol istilası öncesi anadoluda ki tekke ve derviş kültürünü biraz incelersek etkilerini de az çok anlayabiliriz sanırım. benim uzun zamandır lanet ettiğim ve bir bakıma savaş açtığım sünniliği din edinen insanların oluşturduğu islam(!) şeriatını kaldırmış. ben bu konuda da onu yargılayamam. sünni şeriatının zırvalarının bize katabileceği tek bir artı özelliği yokken islam davası adına şeriatçılık türküsü çığıramam. kimse kusura bakmasının uygulamaya dökülen şeriatın nasıl dinden uzak şeyler olduğunu görmemek için kör olmam lazım. (işid şeriatının sünni şeriat ile çok fazla ortak özelliği vardır aslında) bir de atatürk'ün devrin şartlarının getirdiği mecburiyetler ile komünist bir imaj çizdiği kimi konuşmalarını öne sürerek onu komünist ilan eden adamlar var ki onlara "bi siktirin gidin" demekten başka çarem kalmıyor. atatürk milliyetçiydi belki de bunu bilemem ama asla türkçü ya da ırkçı değildi. kafa tası milliyetçiliği yapmadı hiç. bütün derdi emperyalist oyunların ortasında olabilecek en mümkün şartlarda tam bağımsız vatan toprağı oluşturup onu korumaktı. zaten kendi koyduğu milliyetçilik tanımı da aynen bunu anlatır. çeşitli yaptırımları avrupai izler taşır. kimine göre dinsizliği yaygınlaştıracak ahlaksızlıklar içerdiği söylenir. bunlar böyle olsa bile bu onun bir proje ile insanları dinsizleştirme gayesi güttüğü anlamına gelmez. dedim ya adam dinsizdi belki ama samimi bir dinsizdi. bütün derdi; refah düzeyde olan aydınlıkçı, rönesansı yaşamış, bilim ile kendini geliştiren modern avrupa'ya ayak uydurmaktı. bazı tehlikeli alışkanlıkların(arap milliyetçiliği gibi) önünü kesmek adına radikal yaptırımlar uygulamış olması onu acımasız bir diktatörden çok bir devrimci lider yapar. kabul edelim ki bu konuda atatürk'e bariz tolerans tanımamız gerekir bunu fazlasıyla hak etmiş bir liderdi o. atatürk müthiş bir stratejistti. o nedenledir hemen her kesimden kendine prim yapılacak deliller bulunabilir. dinsiz de olur, dindar da olur, komünist de olur, turancı da. bu onun şartlar gereği en doğru hamleyi yapan zeki bir lider olduğunun en keskin örneğidir. ama asla yalanlamayacak bir gerçeği de vardır onun. bütün gayesi kafasında oluşturduğu ilerici, tam bağımsız, aydınlık bir ülkenin temellerini atmak ve bu konuda keskin tavizler vermemek. mesela kendisini hiç bir zaman ondan sonraki liderler gibi emperyalizmin kucağına atmamıştır. ya da inönü gibi ülkeyi amerika'ya peşkeş çekmemiştir asla. devrimler yapılır, bedeller ödenir, kan akıtılır yerine göre küçük imtiyazlar tanınır ama asla ülke çıkarları göz göre göre tehlikeye atılmaz. atatürk gaye olarak her daim buna hizmet etmeye çalışmış, milliyetçi, vatanperver ve tarih şuuru ile hareket etmiştir. onun bence en hayranlık uyandıran durumunu sona sakladım. atatürk bir devrimciydi. hem de tarihte eşine az rastlanır bir devrimciydi. şimdi dünya tarihinde haklar kazanmak için mücadele eden milletlere ve devrimlere gidin bir göz atın. insanların özgürlüklerini kazanma mücadelesi olan haiti devrimine bakın. çin devrimine bakın. amerikan devrimine bakın. bolşeviklerin kızıl devrimi'ne bakın. fransız ihtilaline bakın. kadınların batıda haklarını kazanmak için verdiği mücadeleler bakın. hatta gidin iran devriminin öncesine bakın.(o devrim islam devriminden çok başkaydı öncesinde) hepsi ellerinden alınmış olan haklar için devrimler yaptılar, radikal ayaklanmalar zorlu mücadeleler verdiler. atatürk de bunlar gibi devrimciydi. ama atatürk hariç hepsinin ağzında aynı ifade vardı: "devrim kansız olmaz." tarihte bu milletlerin hemen hepsi çok büyük bedeller ödedi, çok büyük kanlar akıttılar. böylesi radikal adımlar atılırken dökülen kanın haddi hesabı hiç olmadı. devrimin çocukları suçsuz yere telef olan milyonların kanı içine doğdu hep. ama atatürk? atatürk de kan akıttı mı dersiniz? evet belki o da haksız yere çok bedel ödetti. ama her ne olursa olsun, günahıyla sevabıyla emsallerine nazaran en az kan dökerek bir devrim yaşattı bu halka. dünya tarihinde bu kadar az bedel ödeyerek bu kadar haklar kazanan başka bir millet yok. atatürk'ün devrimi en az kanlı olan devrimdi. ben bu duruma nasıl hayran olmayayım. istiklal mahkemeleriymiş. o ne la? o şeyhlerin hocaların bir kısmının kimlerce desteklendiğini biz fetö ile anlamadık mı artık arkadaşım? arabistanlı lawrence(ajan şeyh) ile ingilizlerin bize ihanet ettirdiği arap halkını görüp bu oyunun ülkemizde oynanmamış olduğunu mu sanıyorsun? senin dini duyguların ile ihanet etmeni tetiklemiş olan emperyalizmi görmüyor musun sen? istiklal mahkemeleri ile stalin'in kıyımlarının binde birini kıyaslayamazsın lan. az kafayı kullan. atatürk'ün planlayamadığı şey bu kadar sorunsuz ve kolaylıkla elimize verdiği hakların kıymetini bilemiyor oluşumuzdur. elimizde olan haklar için gereğinden fazla, büyük büyük bedeller ödememiş olan bu halk bu hakların kıymetini bilemiyor tabi. ne üzücü bir tablo. atatürk'ü yargılamayı bırakın artık! atatürk'ü kendi ideolojilerinize alet etmeyi, kullanmayı bırakın artık! onu anlayın! onun en büyük gayesinin asla ideolojilere sıkıştırılamayacak kadar derin emeller olduğunun farkına varın. miadı dolmuş, ucuz ideolojilerin çığırtkanlığını yaparak; atatürkçülüğü ya da atatürk düşmanlığını kullanıyorsunuz. yemişim ideolojileri. tarihin tozlu raflarına sıkışan ideolojilere kafa patlatarak günü kaçırıyorsunuz. ne zaman fark edeceksiniz bunu? ilginç bir örnekle bitiriyorum. atatürk'ü ondan sonra gelen liderlerden en fazla anlayan bir lider vardı sadece. necmettin erbakan. bunu ilk fark ettiğimde kendime bile söylememiştim bunu. sanki 2 zıt kutup gibiydiler benim için. ama onun kadar milli değerlere sahip çıkan ve emperyalizme kafa tutan başka bir lider gelmedi atatürk'ten sonra. erbakan dinciydi, kimilerine göre yobaz dense de aslında aydın bir kişilikti. atatürk dinsizdi, kimilerince faşist dense de aydın bir kişilikti. farklı ideolojilerde olan bu iki insanın birleşmesi tesadüf değil. ikisinin de esasında gayesi milli bir devlet oluşturmak, emperyalizme karşı durmak, ilerici bir politika sergilemekti. onlar bu milleti ve bu devleti daha ileriye götürmeyi amaç edindiler bu kadar. tabii erbakan'ı başta söylediğim "çiğ yobaz" ama atatürkçülük kılıfı altında gizlenen kesim olan askerler hızlıca alaşağı etmeyi iyi bildiler. batının oyunlarıyla yobaz dinci irticacı denilerek indirilmişti erbakan. siktir edin ideolojileri. atatürkçülük, kemalist siyaset güdmeyi gerektirmez asla. bir tek çaremiz var; atatürk'ü anlayın! onu anlayın! anladıkça aslında atatürkçülüğün yakada chp rozeti taşımak olmadığını, sağcı ya da solculuk gerektirmediğini, teyzelerin saçlarını sarıya boyatması olmadığını ya da baleler yapmak, operaya gitmek olmadığını anlayacaksınız. ilerici ve aydın olmanın batı özentiliği olmadığını anlayacaksınız. atatürk'ü anlayın! selam ve sevgilerle...
    2ellerine sağlık dostum. beş sayfa olsa üşenmeden okuyacaktım. bol bol yaz sen. - candanadam 22.11.2016 00:42:59 |#3383807
    1eyvallah sağ ol var ol :) - devriksekiz 22.11.2016 01:00:34 |#3383808
    ... diğer entiriler ...