bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      efsane tarihi türk şahsiyet.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      -eser bir önsözle ve 12 hikayeden oluşmaktadır. -hikayelerinde oğuzların iç çekişmelerini ve müslüman olmayan devletlerle yaptıkları mücadeleler anlatılmıştır. -hikayelerinde nazım ve nesir iç içedir -eserde ali terasyonlara sıkça rastlanır -13.yy tarihinin,toplum yaşayaşını ve türklerin dünya görüşünü yansıtması bakımından çok önemli bir eserdir -eserin yazma nüshaları dresten ve vatikan kitaplıklarında yer almaktadır
      0oha abi ben bunu görmedim ve sabah bununla ilgili başlık açtim - arya stark 10.03.2016 17:59:51 |#2572716
    3. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- “dede korkut kitabı, türk çocuklarının ruh ve kafa yapısını tek başına sağlam tutacak kudrette ve karakterde bir eserdir. bu kitabı okuyan ve hazmeden bir türk’ün kolay kolay yolunu şaşırmayacağı emniyetle söylenebilir. her türk’ün evinde bulunması lazım gelen bir aziz ve yüce kitabın milli kültürün ruhlara sindirilmesinde açacağı çığır milletimizin geleceği için büyük bir teminat olacaktır.” -prof. dr. muharrem ergin, dede korkut kitabı. --- spoiler --- dede korkut/korkut ata geleneği, sözlü ve yazılı yaratıcılığı ile bütün türk dünyası’nı sarıp sarmalayan bir kültür ve medeniyet yaratma geleneğinin adıdır. bu gelenek, sadece bir medeniyet yaratmamış; dünyaya yön veren bir milletin yaşam tarzını ve bu tarz içinde yaşadığı ve tecrübe ettiği pek çok unsuru da beraberinde taşımıştır. unesco tarafından bir kültürel miras olarak kabul edilen “dede korkut/korkut ata geleneği”, türk kültürü ve edebiyatının en değerli eserlerinden birini üretmiş özel bir araştırma alanıdır. dede korkut veya onun dilinden ozanlar tarafından söylenmiş soylama ve boylar, edebî yaratıcılığın özgün yaratmaları olarak uzun zamandır incelenmektedir. bu metin, dil ve edebiyat bakımından incelenmeye değer olduğu kadar tarih, sosyoloji ve daha başka bilim dalları açısından da incelenmeye değer bir metindir. oğuznâmecilik geleneğinin en önemli eserlerinden olan kitap, ihtiva ettiği atasözü, deyim, ağıt, alkış-kargış örneklerinin yanı sıra, eski türk gelenekleri, inanışları ve pratikleri ile eski türk şiiri ve nesrinin en güzel örneklerini sunması bakımından halk edebiyatı araştırmaları için eşsiz bir kaynaktır. yine dede korkut kitabı, destandan halk hikâyesine geçiş döneminin en önemli eseri olma özelliğini de taşımaktadır. dede korkut üzerine bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında birçok yayın yapılmıştır. dede korkut metinleriyle ilgili ilk yayını heinrich friedrich von diez, 1815’te yapmıştır. diez, “denkwürdikeiten von asien” adlı kitabında tepegöz hikâyesini tanıtmıştır ve homeros’un polyphem’i ile karşılaştırmıştır. diez ayrıca dresden kraliyet kütüphanesi’nde bulduğu yazmanın bir nüshasını yazmıştır. bu nüsha berlin kraliyet kütüphanesi’nde bulunmaktadır. kilisli rifat, “kitab-ı dede korkut alâ lisân-ı tâife-i oğuzhan” adlı kitabı 1916’da yayımlar. daha sonra orhan şaik gökyay, berlin nüshası ile dresden nüshasının fotoğraflarını karşılaştırarak latin harfleriyle ilk kez 1938’de yayımlar. ardından ettore rossi, dede korkut’un vatikan kütüphanesi’nde bulunan eksik nüshasını tespit ederek 1950 yılında tanıtır, 1952’de de yayımlar. muharrem ergin, dresden nüshası'na dayanarak hazırlamış olduğu çalışmasını “dede korkut kitabı 1” adıyla 1958’de, dizini ise “dede korkut kitabı 2 indeks-gramer” adıyla 1963’te yayımlar. iki nüshayı da karşılaştırarak okuduğundan m. ergin’in çalışması en önemlisidir. dede korkut kitabı’nın bugüne ulaşan ve bilim dünyası tarafından bilinip incelenen, biri dresden’de; diğeri vatikan’da olmak üzere iki yazma nüshası bulunmaktaydı. üçüncü nüsha ise 2019 yılında bulunup ilk kez prof. dr. metin ekici tarafından yayımlandı. nüshalara da kısaca değineyim; 1. dresden nüshası: dede korkut kitabı’nın ilk yazma nüshası, dresden kraliyet kütüphanesi’nde, heinrich leberecht fleischer tarafından bulunmuştur. fleischer, bu nüsha hakkında şu bilgileri vermiştir; “152 yapraklık türkçe mecmua, küçük, nesih yazılı, eski doğu türkçesi veya oğuz şivesi ile yazılmış kitab-ı dede korkut’tur. iç oğuz ve taş oğuz kabilelerinin muhammed devrindeki maceralarının hikâyeleridir. kitabın adı bütün hikâyelerde korkut adında birinin büyük rolü olmasından ileri gelmektedir. korkut’un dindar, akıllı ve oğuz kabileleri mensupları arasında büyük itibar sahibi olduğu rivayet edilir.” nüsha 152 sayfadan oluşmakta ve nüshanın kapağında “kitab-ı dedem korkut alâ lisân-ı tâife-i oğuzhan” yazmaktadır. eserde bir mukaddime ve 12 boy (anlatma) yer almaktadır. kitabın mukaddime kısmı, dede korkut’u takdim için yazılmış olup iki kısımdan oluşur. ilk kısımda dede korkut tanıtılmakta, ikinci kısımda ise dede korkut’un çeşitli konulardaki hikmetli sözleri yer almaktadır. dresden nüshası’nda “mukaddime”nin ardından şu 12 anlatma yer almaktadır: 1. dirse han oğlu boğaç han destanı 2. salur kazan’ın evinin yağmalandığı destan 3. kam püre’nin oğlu bamsı beyrek destanı 4. kazan bey oğlu uruz bey’in esir olduğu destan 5. duha koca oğlu deli dumrul destanı 6. kanglı koca oğlu kan turalı destanı 7. kazılık koca oğlu yigenek destanı 8. basat’ın tepegöz’ü öldürdüğü destan 9. begil oğlu emre’nin destanı 10. uşun koca oğlu segrek destanı 11. salur kazan esir olup uruz’un çıkardığı destan 12. iç oğuz’a dış oğuz’un âsi olup beyrek’in öldüğü destan 2. vatikan nüshası: bu nüsha, italyan türkolog ettore rossi tarafından 1952 yılında yayımlanmıştır. bir mukaddime ve beşi tam, altı anlatma yer alan vatikan nüshası, “hikâyet-i oğuznâme-i kazan beg ve gayri” başlığını taşımaktadır. vatikan kütüphanesi’nin türkçe yazmalar kısmında kayıtlıdır. bu nüsha da çoğunlukla nesir şeklinde yazılmıştır. bununla beraber bazı yerlerde manzum parçalar da bulunur. vatikan nüshası, anlatmaların sayısı bakımından eksik bir nüsha olup “mukaddime” ile birlikte şu 6 anlatmayı içermektedir: 1. hikâyet-i han oğlu boğaç han 2. hikâyet-i bamsı beyrik boz atlı 3. hikâyet salur kazan’ın evinin yağmalandığıdır 4. hikâyet-i kazan beg’in oğlu uruz han’ın tutsak olduğudur 5. hikâyet-i kazılık koca oğlu yegenek beg 6. hikâyet-i taş oğuz’un iç oğuz’a âsi olup beyrek’in vefatı 3. türkistan/türkmen sahra nüshası: veli muhammed hoca tarafından bulunmuştur. elimize 2019 yılında ulaşan dede korkut kitabı’nın türkistan/türkmen sahra nüshası’nın orijinal metnini, transkripsiyon yapılarak latin harflerine aktarılmış metnini ve türkiye türkçesine aktarılmış metnini ilk kez prof. dr. metin ekici, “soylamalar ve 13. boy salur kazan’ın yedi başlı ejderhayı öldürmesi” adıyla yayımlamıştır. metnin yazıya geçireni hakkında mevcut yazma içinde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. nüsha 31 varaktır, genel olarak nesta'lik yazı karakteriyle yazılmıştır. nüshanın ilk 48 sayfasında 23 soylama bulunur. 48. sayfasında “salur kazan’ın yedi başlı ejderhayı öldürmesi” adlı anlatma yer almaktadır ve eserin sonunda da “hacilu’ya allah rahmet eylesin.” şeklinde bir dua bulunur. orijinal metnin sonunda ise farklı bir yazı karakteri ve farklı bir mürekkeple yazılmış farsça üç beyit bulunur. ayrıca nüshada kullanılan dilin günümüz türkçesine oldukça yakın olduğu görülür. oğuz türkçesi grubuna ait olan bu yazma metin, kıpçak grubundan pek çok kelime ve eki de barındırır. yazılı metin, türkmen türkçesi ile azerbaycan türkçesi özelliklerini yoğun bir biçimde yansıtır. metnin yaratım tarihi, diğer nüshalarda olduğu gibi oldukça tartışmalı bir konudur. bununla birlikte, bu nüshanın 17.-18. yüzyıllar arasında yazıya geçirilmiş olma ihtimalinin güçlü olduğu araştırmacılar tarafından vurgulanmıştır. dede korkut anlatmalarında dönemin türk coğrafyası, yer adları, bitki adları, hayvan adları, unvanlar, türk milletinin yaşayışı; giyimi-kuşamı, adetleri, töreleri, törenleri, totemleri, müzikleri, dünya görüşü, devlet anlayışı, dini görüşü, savaşları gibi pek çok konu hakkında bilgi verilir. bunlarla birlikte en çok vurgulanan unsurlardan biri de kavramlardır. özellikle iyi ve güzel insan -“kut sahibi insan”- tipi sürekli olarak vurgulandığı gibi cesaret, yiğitlik, özgürlük, dostluk ve düşmanlık, erdemli olma, akıllı olma, saygı, sevgi, kardeşlik, arkadaşlık, yoldaşlık, aile, çocuk, ebeveynlik, evlat gibi toplumsal ve ahlakî değerler tekrar tekrar işlenmiştir. tüm bunlarla beraber dede korkut, sadece oğuz türklerinin hakim olduğu türkmenistan, azerbaycan ve türkiye sahasında tanınan bir kişi ve kimlik değildir. “korkut ata” adıyla dede korkut, bütün türkistan’da kıpçak türkleri arasında da tanınan ve hakkında mitler, efsaneler ve menkıbeler anlatılan mitolojik bir kişiliktir. hatta kazakistan’da kendisine ait bir türbe vardır. hakkındaki anlatılarda o, kopuzu ve adıyla anılan ezgileri icat eden mitolojik bir kültürel kahramandır. hakkındaki en yaygın rivayetlerden biri de, bin yıl yaşadığı ve ömrü boyunca ölümden kaçtığı rivayetidir. rivayete göre dede korkut, “yelmaya” adlı devesiyle dünyanın dört bucağını gezmiştir. gezdiği yerlerde mezar kazan insanları görünce kimin mezarını kazdıklarını sormuş ve onlardan “korkut’un kabrini” cevabını almıştır. bunun üzerine yurduna dönmüş, ırmak üzerinde yaşamaya başlamış ve içindeki ölüm korkusunu yenmek için devesinin derisinden yaptığı kopuzla yaşam üzerine ezgiler çalıp söylemiştir. hikâyelerin elimizdeki şeklinin 14.-15. yüzyıllar arasında akkoyunlu sahasında muhtemelen tekke âşıklarının tesiri altındaki ozan-baksı geleneği mensubu bir kişinin kalemiyle yazıya geçirildiği düşünülmektedir. dede korkut, hikâyelerde “erdemli bir ulu eren” olarak karşımıza çıkar; tıpkı oğuz kağan, uluğ türk ve ırkıl ata gibi türklüğün bir ulu ereni ve ermişidir. yine bir rivayete göre oğuz’un gaybı bilicisi, kaybı bulucusu dede korkut; hz. peygamber zamanında yaşamış, mekke’ye giderek hacı ve sahabe olmuştur. doğal olarak da gösterdiği olağanüstülüklerin kaynağı, neredeyse yunus emre ve hoca ahmet yesevi’ye bile örnek olabilecek vasıflarla donatılan coşkun bir allah dostu veya veli; “hak âşığı” profili olarak gösterilmektedir.
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut'u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar." -Fuat Köprülü Edit: eksi veren, artı veren, bir şekilde bu entryi gören herkes mümkünse bu eseri okusunlar.
    5. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yerli kara dağların yıkılmasın, Gölgelice kaba ağacın kesilmesin, Kamın akan görklü suyun kurumasın, Kanatlarının uçları kırılmasın. (Drs.19b.3-7) Ozanın bu dizelerde dağ, ağaç ve akarsuyu insan hayatının sağlık, dirlik, iktidar ve gücünü anlatan birer metafor olarak kullanması söz konusudur.
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Dedem der; ''Geçen günün geçmiştir, gelen günün hayra dönsün!'' (Türkmen Sahra Nüshası, 9b, Sr.12)