ilkokulda bir kıza aşık olmuştum. yaşlar 9 falan. platonik olarak takılıyordum kendimce. hiç kimseye söylemiyordum. ama sürekli iletişim halinde ve yakındık o kızla. bir gün en yakın arkadaşım o kızdan hoşlandığını söyledi ve şaşırdım. fazlasıyla çekingen ve içime kapalı bir çocuktum. bir şey demedim. sonra bu kıza
(bkz: arkadaşlık teklifi) etti o zamanlar öyleydi racon
(bkz: çıkma teklifi)
sonra çocuğuz tabii bir iki sene takıldılar. ayrılmışlar bir gün lakin normal arkadaş olarak devam ediyorlar. ben ama içimdeki o aşkı söndürmüşüm çoktan, sadece içimde bir pişmanlık sızısı var hafiften. o en yakın arkadaşım sonra bu kızı kuzenine ayarladı. o zamanlar da ortaokula geçmişiz yaşlar 12 falan. dedim bu nasıl iş? dedim bu nasıl arkadaş.
(bkz: kavak yelleri)
o zamanlar çocukça fikirlere sahibiz tabii olayları analiz edemiyoruz ama bu tarz olaylardan sonra şunu anladım. erkeklerin çoğu kızlarla çıkmayı sevgili olmayı duygusal bir bağ olarak görmüyorlar. bir eğlence bir erkeklik gerekliliği olarak görüyorlar böylesine birbirine paslayabiliyorlar. bunun bence başka açıklaması yok. en büyük midesizlik örneklerinden
(bkz: swinger) ve
(bkz: grup seks) olaylarının açıklaması da bence bu. kadın - erkeğin birbirine cinsel ihtiyaç olarak görmesi tamamen.
susuz kaldığınızda önünüze çıkan suyun ph derecesine ne marka olduğuna nereden gelmiş olduğuna bakar mısınız? duygusal bir bağınız yoksa ihtiyaç için içer geçersiniz.