1 Mart 1847’de İstanbul'da doğmuştur. 1862 yılında memurluğu sırasında şiir ve edebiyata yakın ilgi duymaya başladı. Bu sırada da
Namık Kemal’le tanıştı ve onun vasıtasıyla Tasvir-i Efkarda yazmaya başladı. Tanzimat 2. Dönem sanatçılarından olan Mahmut Ekrem döneminde ''Üstat'' olarak tanınır. Sanat için sanat anlayışını benimsemiştir. Diğer Tanzimat Sanatçılarında olduğu gibi Mahmut Ekrem’in şiirlerinde de ilk başlarda Divan edebiyatının tesiri görünmektedir. İlerleyen zamanda yeni şiirin izleri görünmeye başlamıştır. Kafiye kulak içindir anlayışını benimsemiş, divan edebiyatı ve kafiye göz içindir anlayışını savunan
Muallim Naci ile tartışmalara girmiştir. Aşk, doğa ve ölüm şiirlerinde başlıca temalardır. Genç yaşta kaybettiği çocukları yüzünden ölüm konusunu sıkça işlemiştir. İnce ruhlu oluşu ve duygusallığı bu sebeptendir. Şiirlerinde sık sık Allah, varlık, ölüm, dünya ve ahiret hayatı gibi metafizik problemleri görülür. Ölüm temalı şiirlerinde ıstırap çeken bir insan olarak karşımıza çıkar. Mahmut Ekrem duygusal ve acıklı şeylerden hoşlanan ve özel hayatının her safhasını şiire geçirmeyi seven bir sanatçıdır. Şiirlerinde romantizm akımının etkisi görünen Mahmut Ekrem roman ve hikayelerinde realizm akımının etkileri görülmüştür. Güzel olan her şeyin şiirin konusu olabileceğini savunmuştur. Şiiri ayrı bir sanat olarak niteleyen Mahmut Ekrem, konu güzelliği ile üslup güzelliğinin birbirini bütünlemesini ister. Üslup konusunda düzgün ve sağlam bir söze daha çok önem vermiş; açıklık, akıcılık gibi unsurların da onu bütünlemesini istemiştir. Şiir dilinde, konuya uygun kelimeler seçmeye ve böyle kelimeleri kullanmaya çaba sarf etmiştir. Hikaye etme usulünü kullanmak istemesi de şiirinde dikkat çeken ayrı bir husustur.
Araba Sevdası adlı romanı ilk realist romandır. Romanında yanlış batılılaşmayı ele almıştır. Tiyatro konusunda dönemindekiler kadar başarılı olamamıştır.