bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ey fellah-ı vatan dediler, kalktık herkes oturdu biz ayakta kaldık.
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hemen hemen her ilimizde bulunan bulvar ve cadde isimlerinin baş kahramanı. nush ile uslanmayan hakkındaki görüşlerini hepimiz bilmekteyiz. (bkz: nush ile uslanmayanı etmeli tekdir)
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde idrak-i maâlî bu küçük akla gerekmez zira bu terâzi o kadar sıkleti çekmez. mükemmel bir şair. tabiki divan edebiyatını benimsemiştir. asıl adı abdulhamid ziyaeddin'dir. aynı zamanda bir devlet adamıdır. 1880 yılında siroz'dan vefat etmiştir.
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      namık kemal'e tahrib-i harabatı yazdırmış şairdir. şiir ve inşa makalesinde halk şiirinin bizim gerçek şiirimiz olduğunu savunurken harabat adlı antolojisinin önsözünde divan şiirine övgülerde bulunmuştur. roman ve hikayesi yoktur.
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      esrar dede
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      endülüs tarihi kitabı tavsiye edilir.
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma? zer-dûz palan vursan da, eşek yine eşektir!"
    8. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu şey değil mi yaaa yeni sevgili yapıp eskiyi yererken yeniden ayrılınca eskiyi öven şair. (bkz: i̇ki yüzlü şair)
    9. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      1825'te i̇stanbul'da doğdu, 17 mayıs 1880'de adana'da yaşamını yitirdi. asıl ismi "abdülhamid ziyaeddin." galata gümrüğü'nde katiplik yapan erzurumlu ferideddin efendi'nin oğlu. bayezit rüşdiyesi'ni bitirdi. özel derslerle arapça, farsça öğrendi. bir süre sadaret mektub-i kalemi'nde çalıştı. 1855'te mustafa raşid paşa aracılığıyla sarayda mabeyn katipliği'ne atandı. bu sırada fransızca öğrendi. ali paşa sadrazam olunca saraydan uzaklaştırıldı. 1861'de kıbrıs, 1863'te amasya mutasarrıfı ve meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye üyesi oldu. 1865'te yeni osmanlılar cemiyeti'ne katıldı. yeniden kıbrıs'a atanınca 1867'de namık kemal ile birlikte londra'ya kaçtı. birlikte yeni osmanlılar'ın yayın organı olan hürriyet gazetesini yayınladılar. namık kemal'in ayrılmasından sonra gazetenin sorumluluğunu üstlendi. 1870'te cenevre'ye gitti. ali paşa'nın ölümünden sonra 1871'de i̇stanbul'a döndü. 1872-1876 arasında şurayı devlet üyeliği ve maarif müsteşarlığı yaptı. anayasayı hazırlayan kanun-i esasi adlı kurumda görevlendirildi. 1'inci meşrutiyet'in ilanından sonra 1877'de vezir rütbesiyle önce suriye valiliği'ne ardından adana valiliği'ne atandı. adana'da yaşamını yitirdi. ii. abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savundu. batılılaşma yanlısı, yenilikçi tanzimat edebiyatı'nın öncüleri arasında yer aldı. namık kemal ve şinasi ile birlikte yeni türk edebiyatının temellerini attı. tür edebiyatının kendi geleneğine sahip çıkmasını istedi, şiir ve yazı dilinin halkın dili olması gerektiğini savundu. şiirlerinde divan şiir biçimlerini kullandı; ama içerikte hak, adalet, uygarlık, hürriyet gibi temaları işledi. "terci-i bend" ve "terkib-i bend" isimli iki şiirinde ise insanın yargısı ve gerçeği kavramanın olanaksızlığı, tanrı'nın mutlak egemenliği gibi metafizik konular üzerinde durdu. 1874-1875'te arap, fars ve türk şairlerin şiirlerini "harabat" adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı. sanatçı kimliği ziya paşa, tanzimat dönemi türk edebiyatının önde gelen üç isimden biridir. bu dönemin genel özelliği olan ikiliği bünyesinde en iyi temsil eden edebiyatçılardan biridir. doğu kültür ve medeniyetinden batı kültür ve medeniyetine geçiş sürecinin yaşandığı bu dönemde ziya paşa, bu sürecin çelişkilerini, ikiliklerini, sancılarını çok belirgin olarak yaşamıştır. ali ve fuat paşalar gibi dönemin önemli paşalarıyla girdiği makam-mevki mücadelesi ve bu mücadelenin sonucu olan olaylar, onu zaman içerisinde hikmetler üreten bir hakim ve bilge adam katına çıkarmıştır. onun edebiyatını besleyen en önemli kaynak bürokratik ve siyasi mücadeleleridir. ziya paşa o dönem içerisinde "muhalif bir kimlik" olarak değerlendirilmektedir. ziya paşa' nın muhalif tavrı bireysel temellidir. özellikle ve ağırlıklı olarak ali paşa'ya acımasız bir muhalefet sergilemiştir. en çok da ali paşa ile olan çekişmeleri ve ona olan düşmanlığı akıllarda kalmıştır. bir şair olarak ziya paşa, kuramsal düşünceleri itibariyle eski edebiyat anlayışı ile yeni edebiyat anlayışı , türk halk edebiyatı ile divan edebiyatı arasında gidip gelmiştir. bu konuda istikrarsız bir tutum sergilese de büyük ölçüde divan edebiyatı geleneğini benimsemiştir diyebiliriz. önce türk edebiyatının temeli olarak halk edebiyatını görüp divan edebiyatını sert bir dille eleştirirken daha sonra tam tersi düşüncelere sahip olmuştur. onun şiiri muhteva ve şekil özellikleri açısından çok fazla yenilik unsurları barındırmaz. muhteva bakımından onun şiirinde kendi döneminin batı düşünce, bilim, kültür ve edebiyatının bazı izlerini görmek mümkündür. özellikle tabiat olaylarında, yaratılışta, yaratılışın işleyiş sisteminde ve sosyal, siyasi konularda eskiye göre batılı anlamda daha serbest bir düşünce sergilediğini görüyoruz. doğu hikmeti ve edebiyatı ile batı felsefesi ve edebiyatı, serbest akıl ile mutlak iman, rindlikle sosyal sorumluluk, ümitle ümitsizlik arasında gider gelir. o batı'nın dilini, bilimini, sanatını, edebiyatını öğrenme gereğine inanır; ancak körü körüne batı taklitçiliğine şiddetle karşıdır. milli ve manevi değerler karşısında inkarcı, ihmalci, alaycı ve duyarsız alafranga kesimlere karşı tepkisi serttir. müslüman bir türk şairi ve devlet adamı kimliğini tititzlikle koruma gayreti içerisindedir. geleneksel divan şiiri nazım şekillerine, aruz veznine, dil ve üslup anlayışına bağlı kalmıştır. hece veznini kullanma, sade dil denemeleri gibi farklı ve yeni özellikler görülmüşse de bunlar önemsizdir. ziya paşa'nın şiirinin en özgün yanlarından biri; eskilerin sövgüye dayalı hiciv üslubundan farklı olarak yergiye dayalı seviyeli, temiz ve nazik bir hiciv üslubu geliştirmesidir. ayrıca hakimane üslubun da en güzel örneklerini vermiştir. bu bakımdan ziya paşa, özgün bir yere sahiptir diyebiliriz. bu bağlamda o hikmet, fikir, mesel şairi olarak ünlenmiştir. birçok beyti ya da mısrası günümüzde bile atasözü niteliğinde birer vecize olarak bilinmektedir. başlıca eserleri: zafername (1868, düzyazı şiir) rüya (ölümünden sonra, 1910) veraset mektupları (ölümünden sonra 1910) eş'ar-ı ziyâ (ölümünden sonra şiir, 1881) şiir ve i̇nşa ( makale) harabat (şiir antolojisi) defter-i âmal (anı) tercümeleri: viardot'tan, endülüs târihi'ni, cheruel ile lavallee'den, engizisyon târihi'ni, j.j. rousseau'dan emil moliere'den tartuffe
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      seyr etti heva üzre denir taht-ı süleyman ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
    11. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yakdı nice cânlar o nezâketle tebessüm, Şîrin dahi kasd etmesi câna gülerekdir. (O kibarca gülümseme nice canları yaktı, Aslanın can alması da gülerek olur.)