alejandro jodorowsky'nin deneyip bitiremediği,
david lynch'in deneyip beceremediği ve yıllarca hiçbir yönetmenin çekmeye cesaret edemediği bu filmi
denis villeneuve takdir edilesi vizyonuyla ve can alıcı yeteneğiyle öyle güzel yapmış ki, bu filmi deli gibi övmek istiyorum.
covid-19 yüzünden uzun süren bir bekleyişe kurban gitmiş olsak da, beklemeye sonuna kadar değen bir film olmuş. öncelikle bu filmi sinemada (özellikle imax) izlemek ile evde izlemek arasında dağlar kadar fark var hatta muhtemelen imax ve diğer salonlar arasında da ciddi farklar vardır. sinemayı çok seven, maddi imkanlarım el verdiğince de filmleri sinemada izlemeyi tercih eden biriyim ama hayatımda sırf perdede olduğu için beni böylesine etkileyen bir şey izlememiştim. bu filmde görsel ve işitsel şölen var, seyirciye orgazmı vadediyor. özellikle filmin ilk yarısında durağan ilerleyişe rağmen acayip duygular hissettim, en iyi seksten bile daha iyiydi. filmin çekimlerine başlamadan önce ilk kitabı çekeceklerini fakat bunun iki part halinde olacağını açıkladılar çünkü kitap oldukça yavaş ilerleyen, fazlasıyla detaylar içeren oldukça uzun bir eser, bir defa bunu bilmek gerekiyor. bu film de part 1 olarak kitabı okumayanların da anlamlandırabileceği, kafalardaki soru işaretlerini gidermeye yönelik bir senaryoya sahip yani evrene giriş yaparken önce onu biraz olsun tanımaya yönelik; bunu da gayet iyi başardıklarını düşünüyorum. filmin ilk yarısı evrene giriş aşaması olduğundan oldukça durağandı elbette ama filmdeki atmosfer, görüntüler ve sesler öylesine iyi ki ben bir zerre tanesi kadar sıkılmadım ve merakla heyecanla izledim. hatta bazı sahnelerde kullanılan müzikler gözlerimi doldurdu, öyle içten hissettim. burada
hans zimmer denen o mükemmel herife hayranlığımın on misli arttığını söylemeden edemeyeceğim,
tenet için
christopher nolan'ı reddetme sebebini çok daha iyi anlıyorum. filmin ikinci yarısında daha aksiyonlu bir hava hakimdi; çekimler, görüntüler, oyuncular falan baya baya iyiydi ama ne yalan söyleyeyim ilk yarıdaki hislerimi de ikinci yarıyla birlikte kaybettim bir miktar ama yine de tam olarak arınamadım. film part 2 ile devam edeceği için elbette finali ucu açık bitti ama daha heyecan verici bir noktada bitebilirdi belki, tek zorlama eleştirimi bu noktada yapıyorum çünkü bir tık da muhalif olmak lazım, peh!
aslında filmin övülecek o kadar yanı var ki, bir tanesini unuturum da ayıp olur diye korkuyorum. kostümler, mekanlar, cisimler her şey kitaptan sinemaya en doğru şekilde aktarılmış, mest oldum. bence biz tarihe tanıklık ediyoruz çünkü nesiller boyu konuşulan bir serinin nesiller boyu konuşulacak bir sinema filmine uyarlanışından başka bir şey değil bu. vizyondan düşmeden tekrar gidip izlemek istiyorum, nefis kere nefis. bu arada filmde oyuncuların genel performansı oldukça iyiydi
timothee chalamet,
oscar isaac... fakat
rebecca ferguson muhteşem oynamış, ona ayrı bir parantez açmak istedim.
bir de unutmadan,
the batman filminin de görüntü yönetmeni olan
greig fraser bu filmde yargı dağıtmış.
alnınızdan öpüyorum ya! mükemmel bir cumartesi günü geçirdim.
edit: hakkında ekşi sözlükte nefis bir entry okudum.
https://eksisozluk.com/entry/129347714
edit 2: bir çok diyalog ve ayrıntı filmde atlanmış, kitabın hayranlarının eleştirisi de bu yüzden muhtemelen ama onların da büyük bir bölümü kitabın tamamının sinemaya uyarlanmasının imkansız olacağını iyi biliyor, ben de bu görüşteyim. çünkü serideki bir kitabın tamamını sinemaya aktarmak için kitap başı 3'er saatlik 3-4 part gerekir muhtemelen, bu da bir çok açıdan olumsuz bir durum. aslında diziye uyarlaması yapılsa daha iyi olabilecek bir eser ama sinema filminin de olması gerektiğine inanıyorum çünkü oldukça muhteşem bir evren ve bu evreni sinema perdesinde görebilmek başka bir boyut. zannetmiyorum ki
denis villeneuve'un
dune'undan daha iyi bir uyarlama olsun. kitabı okumayanlar ve okuyanlar arasında bir denge kurmuş, sahne tasarımlarından kostümlere, karakterlerden gezegenlere her ayrıntıyı ince ince işlemiş ve diyaloglarla pek oynanmadan olduğu gibi yansıtmış. bazı sahnelerden feragat edilmesi kitabı okuyanlar için olumsuz dursa da olması gerekeni eleştirmenin hiçbir manası olmadığını düşünüyorum.
rebecca ferguson için de çok donuk oynamış eleştirileri falan gördüm, kitabın betimlediğinden farklı oynamamış arkadaşlar. bu bomboş bir eleştiri yani.
evde kitapla karşılaştırmalı olarak filmdeki sahnelere tek tek baktım, müthiş bir iş olduğunu gönülden söylüyorum.