bugün
yenile
    1. 18
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Küçük bir şehirde doğdum ve üniversiteyi kazanana kadar hayatım aynı küçük şehrin içinde devam etti. Üniversiteye başladığımda tanıştığım insanlar hep küçük şehirde yaşamaktan yakınmalarını anlattılar çevrede bu benim garibime gidiyordu çünkü ben cidden doğduğum,büyüdüğüm şehri çok seviyorum. Evet bazen insan diyor keşke daha fazla imkan olsa keşke daha fazla vakit geçirebileceğim mekan olsa ama bunlar çok da önemli şeyler değil benim gözümde. Bugün biraz canım sıkkındı. Havanın nasıl olduğuna bakmadan attım kendimi dışarı zaten şehir küçük olduğundan baştan sona gezmek de çok sürmüyor .d Gezerken şunu fark ettim. Bu şehrin her yerinde benden bir parça var. Her yerinde en azından ufak bir yaşanmışlık. İçimden “Sanırım ben bu yaşanmışlık hissini seviyorum.”dedim. İyi kötü her şey küçük bir mekanın içinde geçmiş bakınca. Kendimi ait hissettiğim yer olmuş bu şehir. Nereye gitsem hep yaşadığım yerle kıyaslayacağım galiba bir benzerlik arayacağım orayla bura arasında. Belki de bunun en büyük sebebi çok kalabalık sevmememdir ama ben çok seviyorum bu küçük şehirde yaşama işini en azından kendi küçük şehrimi .d
    2. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir iki ufak şey dışında bana göre artısı olmayan yerdir. Her şeyi çile resmen bence.
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İnsana huzur verdiğini düşünüyorum. Belli bir saatten sonra araba sesleri kesilir ortalık sessiz sakin bir yere bürünür. Tam benlik yer.
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Beş yıl Ankara'da yaşadıktan sonra şu an bir ilçede çalışıyorum. Ankara'dan sonra zor geliyor ama değişik yanları da var. Bir yerden sonra çarşıda birçok kişi tanıyor sizi. Yerine göre iyi bir şey ama çok fazla kafa yorgunluğu olmuyor bence. Çok fazla sosyal aktivite olmaması büyük dezavantaj.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Şimdi bir konuda anlaşalım bence; artık ister büyük şehirde yaşayın ister küçük bir şehirde yaşayın hemen herkes yaşadığı çevrede kendine “küçük” bir dünya kurmanın derdinde. İstisnaları kaide dışı bırakalım. Ancak küçük bir şehirde kendinize kurduğunuz küçük dünya çoğu zaman büyük şehirlerde kurduğunuz küçük dünyalardan daha büyük oluyor. Burada ters bir orantı var. Ayrıca tercih meselesi de var. Teknik olarak köylerde kasabalarda kendinize kurduğunuz dünya baya büyük yani. Burada ben şahsen bir oran yakalama taraftarıyım. Büyük şehirlerin içinde ezim ezim ezildiğim küçücük bir dünya katyen benlik olmamakla birlikte gidip dağ başında yaşama heveslisi de değilim. Şehirciyim. Şahsen iyi insanların olduğu iyi planlanmış bir şehrin büyüklüğü sadece külfet ve riskten başka bir şey değil. Ayrıca artık 2020 yılındayız. Önünüze bir kağıt kalem koyun ve 1 aylık süre içerisinde ihtiyacınız olabilecek, bir şehirden beklentilerinizi alt alta yazın. Yılda iki defa olmak kaydıyla farklı tatil lokasyonlarına ulaşım koşullarına da bakın. Sonra büyük şehirlerin ve büyük şehirlerin sizin yaşam kaliteniz adına artılarını ve eksilerini yazın. Bence ben haklı çıkacağım. Ben açıkçası Tr standartlarında “büyük şehir” meselesinin bu kadar öncelikli olmasını anlamıyorum. Türkiyedeki şehirler ve imkanlar birbirine çok yakın. Burada bence öncelik sırasında iki önemli başlık var: insan faktörü ve ekonomik konfor. Bu öncelikleri ve daha nicelerini bana Tr’nin büyük şehirleri sağlayamıyor açıkçası. Büyük şehirlerde yaşamaya ve o kaotik yaşam telaşını standart olarak görmeye alışmış insanların artık daha küçük yerlerde daha insani şartlarda yaşaması pek düşünülemez. Aslında bu onları haklı değil hasta yapıyor ama kavga etmemek adına orayı es geçiyorum. Büyük şehir alışkanlığının altında ciddi psikopatolojik problemler var aslında. Neyse. Yav hem Türkiye’den bahsediyoruz olum ya. Büyük şehir dediğiniz yerler de sanki aşırı modern, iyi düşünülmüş, mimarisi ve yaşam alanları iyi kotarılmış akıllı şehirler gibi bahsediyorsunuz. Ne alaka aq? Hindistan’dan hallice işte. Her yer çile, ızdırap, balık istifi yaşamlar ve bolca sürtünme ve sürtüşme var işte. Neredeyse hiçbir şey planlanmadan plaza ve asfaltlarla kapasitenin üstünde insanın aynı anda barınmasını sağlamaya çalışan birtakım salakların kurduğu şehirler bunlar. Türkiye’de ben İstanbul ve İzmir dahil hiçbir büyük şehrin cazibe merkezi olduğuna inanmıyorum mesela. Küçük şehirde yaşamak belki eskiden ciddi vizyon kaybı oluyordur da yıl artık 2020 yav. Büyük şehir insanı köreltmekten ve çürütmekten başka hiçbir işe yaramıyor, yaramaz. Türkiye’de hala standartları ciddi yüksek olan yaşanılabilir şehir olarak Eskişehir’i görüyorum. O bile aslında kanımı kaynatmıyor gerçi. Üniversite öğrencileri sıçmadığı sürece insan kalitesi, toplumsal tahammül, saygı ve kozmopolitlik kabul edilebilir seviyede. Küçük şehirden kastım asla Yozgat olmadı mesela benim. Ben istiyorum ki modern, iyi düşünülmüş, belli bir kimliği ve dokusu olan, akıllıca tasarlanmış iyi insanların olduğu nüfus yoğunluğunun belli bir standartın altında bırakıldığı bir şehir olsun. Gelecekte sadece zenginlerin elde edebileceği bir lüksten bahsediyorum aslında :D Artık büyük şehirler sadece fakirlerin hunharca çalıştırıldığı ve üstüste yaşamaya mahkum edildiği merdiven altı yaşam alanlarına evrilecek gibi.
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yaşamak istediğim yerdir.Bıktım senden İstanbul...
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ve zonguldak
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aldığın nefesten bile herkesin haberi var ve yaşadığım yer kimilerine göre gayet büyük bir yer. kendime sabır diliyorum gerçekten