balık tutmak

çok keyifli ve güzeldir.

küçükken bayılırdım ben buna. bir amcaoğlum vardı, onun da serpme toru vardı. balık tutmaya gidelim diye yalvarırdım ona. giderdik bir akarsu kenarına, o serpme torla balık yakalardı ben de o balıkları çuvala koyup peşisıra taşırdım. hatta bir gün o suya dalıp yuvalarından çıkarmaya başladı balıkları. bana gel sen de çıkar dedi. ben de daldım suya. tabii bi bok görmüyoruz, elimi yuvaya daldırıyorum ama kurbağa, yengeç veya yılana değme ihtimalim de çok fazla. epey bir balık çıkarmıştım yuvadan. bana cesareti o abim aşılamıştı işte. 12-13 yaşımdaydım en fazla, rambo filmlerindeki gibi suya dalıp, ağzımda koca sazanla çıkıyordum. şimdilerde fırsatım olsa, oltamı alıp haliç köprüsüne koşarım yine. bir yandan balık tutup bir yandan ufak ufak demlenirim. içimde uktedir bu bir de bir teras katında yaşayıp taklacı güvercin besleyip onlarla ilgilenmek. bir de kangal alıp onun günbegün büyüyüşünü görerek keyif almak. ne çok uktem varmış. üzüldüm kendime.

Tutmasını bilmem de izlemesi çok sıkıcı olan eylem hele de nat geo wild da felan yayinlaniyosa.

Balık tutmak sanattır dayımdan öğrendim bu işin sanat olduğunu oltayı yemleyip suya daldırıp beklemekle olmuyormuş , su aynı su olta aynı olta lakin dayım kilolarca tutarken ben bir-iki tane tuttuğuma mutlu olurdum

ulan özlemişim be. sabahın 6'sında kalkıp inekleri sığıra sürerdim. ordan suya iner önceki akşamdan attığım 10 metrelik ağımı yüzerek toplar (sabah suyunun tadını bile bilir) çıkan bereketin üç beşini kendime alır çoğunuda köylüye dağıtırdım. 60 hane var köyde. yazları hepsi doluyor. 20 taneside ihtiyar kesim. hergün 3 4 tanesine eşit eşit dağıtır bu sistemle bir haftada herkese eşit dağılırdı. hikaye gibi ama gerçek. köyün robin hood görevini üstleniyor gibi oluyordu. ayrı bi gururu vardı. sığırdan sonra eve döner babaannem ben dedem bahçenin balkonunda serince bi kahvaltı yapardık. af buyurun ayı gibi yerdim. o doğal havanın iştahı açmasını başka bi yerde bulamazsınız. net. gün boyu tarla işleri filan derken yine akşamüstü 4 civarı tekrar benim yadigarla beraber balığa çıkardık. babamın üniversite zamanından kalma teybini kasetlerle alır selami şahin deryası çekerdim. ulan ah be. şimdi yadigarda öldü. teyipte bozuldu. sularda çekildi. selami şahininde zevki yok. o manzarayı hiçbir zaman unutmam sayın sözlük. 2 kayanın ortasındaki 20 metrelik alana çekilirdim. güneşin batışı ve suyun üzerindeki o kızıl çarşafı, yadigarın suya girip çıkışı. bende oltalara bakardım. şeyi anladım gibi oldu sözlük. sanki önceleri daha bi yaşıyor gibiymişiz. durup bakınca bok gibi yaşıyoz diyesi geliyor insanın.

izmir kasabasındaysanız tuttuğunuz balıklar çok lezzetlidir efenim. afiet olsun şimdiden

sabır işi. beceri de gerekiyor bence. balık tutucam diye kendimi yakalamışlığım çok var çünkü.

babamla yaptığım en güzel şeylerden biridir canım babam şimdi yanımda olsa da birlikte denize gidip balık tutsak

rize'nin yaylalarına çıkıp derede balık tutmak kadar dinlendirici ve huzur verici hiç bir şey yotkur. hem çok güzel bir manzaraya hemde huzur verici bir sessizliğe sahip.

babamla en son yakın olduğum an

sadece metin2'de yaptığım eylem. sonra bunları pazarda satması vardı. ne keyifliydi be.

gereksiz bir şeydir.her haftasonu babamla tutmaya gideriz.tutabildiğinde zevklidir ama tuttuktan sonra geri bırakan tipler var. sırf eğlencesine kancalıyolar hayvanları.

izmir'de olan bir yazar var ise kendisiyle balık tutmak isterim (:

güzel antalyama gidince yapacağım aktivite

şehrimde yığınla baraj, gölet vs olduğu için şanslıyım. 1 temmuzda yasak kalkacakmış, hazırlık yapmalıyım.

sadece sanalika oynarken yaptığım eylem.

yarın gece gideceğim. semaver, kahvaltılık ve oltalar herşeyi akşamdan hazırlayacağım. yarında işten çıkınca bi 50'lik alıp tam tehçizat gideceğim. uzun zaman oldu en son abimlerle gidiyorduk şimdi arkadaşla gideceğiz oltaları atıp sabaha kadar rakıyla tavla oynayacağız. umarım başımıza bişey gelmez kafam iyi baraja düşersem kesin ölürüm zaten yüzme bilmiyorum. her + bir balık hadi bakalım.

geçen haftalardan birinde tekneyle denize açılacaktık ama nasip olmadı. bir tanıdık vasıtasıyla bir balıkçıyla görüştük. 3 kişi için 100 lira fiyat çekti adam, olur dedik. günler öncesinden rezervasyon yaptık diye midir hala anlamadım ama; adam bizi ekti.. aradık, abi dedik biz limandayız ama sen yoksun dedik. aa ben sizi unuttum ya dedi. biz de telefonu adamın yüzüne kapatıp götümüze baka baka geri döndük. not: reis senin ben balık hafızanı sikeyim. arada bir o tuttuğun balıklardan ye de omega 3 ile tanışsın bünyen.

Haziran 1'den itibaren yasak kalkıyor, kuzenlerle iştişare ettik malzemeler hazır, yer hazır, her şey hazır balık tutmayı aşeriyorum resmen umarım bu virüs belası yüzündende yasak kalkarda gidebilirim. Huzur istiyorum azcık be.

zor zanaat ve büyük sabır işi. niyetlenip gittiğimiz nadir zamanlar olmuştu ama sonuç hep hüsran....

8 sene sonra bir balığa geldik yatılı, temmuzun ortasında bir rüzgar var olta atamıyoruz. Niye böyle oldu ki şimdi.

14 saatin sonunda 3 balıkla eve dönüş yolundayız, yaktığımız gaz parasına balık alsaydık daha çok balığımız olurdu aq. Bir de sanki 80 tane balık tutmuşcasına bir fotoğraf bırakalım.

Bu yıl bir abim ısrarla bir kaç kez davet etti fakat geri çevirdim. Bir balık için denizin ortasında saatlerce beklemek bana mantıklı gelmiyor. Balık yemek istediğim zaman gidip alırım. Zaten o kişiye de sana balık ısmarlayayım ama gitmeyelim demiştim.

Yaşadığım bölgede böyle bir olay olmadığı için kıskandığım olay,Oltaları denize,göle atıp biramı içerken denizi izlemek istiyorum,Ağzımda sigara varken oltayı sudan çekmek.

kadınlar erkeklerin bu eylemden aldığı zevki bir türlü anlamıyor bence. burada amaç illa çok balık tutmak değil, kafa dinlemek. tabii çok balık da tutulursa efsane. şimdi paylaşacağım video yalnız efsane. adam balıklardan kovaya girmelerini rica etse, daha çok tutarmış. ahah