açık ara bu sezonun en güzel maçıydı. çoktan unutulmayacaklar arasına girdi bile.
ilk yarı bizim adımıza, ikinci yarı beşiktaş adına fazla huzursuz geçti. galibiyet her iki takımın da elinden kayıp gitti. yine de kaossuz, olaysız, olması gerektiği üzere futbol ağırlıklı bir maç izlediğim için mutluyum.
mesela tribünde babasıyla birlikte sevinçten ağlayan, ellerini açarak kartal hareketi yapan dünya tatlısı bir çocuk vardı. onca kaoslu maçtan sonra yol yorgunluğunun üstüne çekilen uyku gibi geldi bu tablo.
maça gelirsek;
şenol güneş'in fenerbahçe fobisinin bu kadar güçlü olduğunu düşünmezdim. sen ilk yarıyı 3 - 0 önde kapat ama ikinci yarı tempoyu ilk yarıya oranla kontrollü bir şekilde azaltmaya başla.. hadi diyelim ilk yarıdaki temponun oyuncularını 90 dakika götürmeyeceğini düşünüyorsun, ikinci yarının hemen başında neden gazı kesiyorsun? yine normal devam et, dakika 70'lerde azar azar kesmeye başlarsın oyunun hızını. kaldı ki 3 golle öndesin, ev sahibisin ve daha 3 oyuncu değişiklik hakkın var..
ersun hocamın ilk 11 diye sahaya sürdüğü kadronun orta sahası o haliyle hiçbir derbide iş yapmazdı. 1- topal tek başına direnç sağlayabilecek bir oyuncu değil. mevzu bahis şahıs topal değil de başka birisi olsa amenna. ama tek başına topal, deplasmandaki beşiktaş maçında direnç sağlamaz.. 2- miha zajc kesinlikle bu maçta ilk 11'de başlamamalıydı. çünkü şu an tam olarak valbuena misali hamle oyuncusu kıvamında. neyse ki golünü attı kerata. duran toplarda da etkili olmaya çalıştı klasınca. ve muhtemelen bu özelliği sayesinde ilk 11 hakkını eljif'in elinden aldı. 3- defansif anlamda yokları oynayan orta sahada durum böyleyken, haliyle tolgay'ı da rahat bırakmadılar. kaldı ki adamın üstünde psikolojik de bir baskı vardı. kolay değil, eski takımına karşı ilk maçına çıktı. etkili olmamasına şaşmıyorum o yüzden. ama ilk 11 haricinde yaptığı riskli hamleler fevkaladeydi. farka gidecek maçı fark atacak maça çevirmek.. başkası olsa orta sahaya direnç katma adına bir oyuncu değişikliği yapardı. ama hocam valbuena ve ayew'i oyuna alıp herkesi şaşırttı. planı da şükür ki tuttu.
etki eden oyuncular;
kagawa hakkında daha önce şunları demiştim;
(#2307009) arttırıyorum, oyun içinde takımına sağladığı katkı sosa'dan kat be kat daha fazla.. sosa genelde belirli oyuncuları beslemeye daha yatkınken, kagawa kendisine selam veren her takım arkadaşını imkanı dahilinde oyuna dahil ediyor. ve bunu genede en kritik yerlerde, en etkili adamlara, en uygun pozisyonları sağlayarak yapıyor. cidden büyük oyuncu. maşallah diyelim. bize gelsene, dürüm falan yeriz..
burak yılmaz; yine bildiğimiz gibi diyeceğim ama daha da geliştirmiş kendini. vuruşları, pasları, koşuları, faul almaları.. soğukkanlılığını beklediğimden de iyi korudu. çünkü ben şey bekledim, beşiktaş taraftarının gözüne girmek için hattrick yaparak maçı kazandırmak için çırpındıkça çırpınacak. ama yapamadıkça bir yerden sonra dayanamayıp patlayacak, en azından bir sarı kartlık hareket yapacak. lakin beklediğim gibi olmadı.
gökhan gönül.. ben hala alışamadım sensizliğe.. özlemişim seni bir maç boyunca izlemeyi. o klas bilek hareketlerini, en olmadık zamanda attığın fake'lerini, tam yerine tam yerinden açtığın temiz ortalarını. özlemişim lan işte. ve takımın için varını yoğunu ortaya koymanın her geçen gün daha da hastası oluyorum. o yaşta o nasıl form ulan? hücuma sağladığın katkı inanılmaz güzel. attığın gole de, verdiğin tepkiye de sonuna kadar helal olsun.
dorukhan ve güven; fişek gibiydiler bugün. böyle bir maçta olan bitene ayak uydurmak bile zorken, üstlerine düşen rolleri bence gayet iyi yaptılar. ki bu biz fenerlilerin uzun zamandır görmediği bir şey, kıymetini bilin hdjashdja kendilerinin ve dahası emsallerinin yolları açık olsun. daha iyi seviyelerde, daha prestijli başarılara imza atsınlar. milli takıma katkı vermeyi de ihmal etmesinler.
.
bizde değerlendirilecek çok da bir oyuncu yok aslında..
hasan ali; kademe hataları ve kontrolsüz fauller yaptı. bunlardan biri de penaltıya sebep oldu. sen ne değişik bir adamsın lan? mal mal işler yapıyorsun, sonra gidip kariyerinin en iyi golünü atıyorsun. bir insan jeneriklik gol attığı maçta aynı zamanda kendi takımına çelme takar mı? takıyor işte. geçen gün de aynı şeyi topal yaptı zenit maçında. sadık da genel olarak iyi potansiyele sahipken olur olmaz hatalar yapıyor en kritik yerlerde. bugün de yaptı. hay ben bahtımızı tanzim satış kuyruğuna sokayım.. canım sıkıldı şu an, diğer avellerin yaptıklarına da değinip daha fazla canımı sıkamam. hayırlı bir parantez açarak bu tatsız konuyu kapatıyorum;
valbuena.. sen gerçekten özel bir oyuncusun. büyük maçlarda eşsiz bir şekilde ortaya çıkan ant-man'im benim.. ikinci yarı başlar başlamaz -aslında böyle şeylerle pek de işimin olmamasına rağmen- doğaçlama bir totem yaptık oda arkadaşımla. tam da senin oyuna girdiğin dakikalarda başladık toteme. sonrasını zaten anlatmaya gerek yok. seyrini değiştirdiğin ilk derbi değil bu. öncekileri de unutmadım, unutmam. gittiğin gün çok üzeceksin beni..
velhasıl; iki tarafın da hem "ulan galibiyet parmaklarımızın arasından akıp gitti be.." dediği, hem de içten içe "yalnız götü iyi kurtardık.." diye geçirdiği, bol gollü, jeneriklik gol barındıran, neredeyse kaossuz, sonlara doğru adrenalinin dozunu arttıran, gençler bazında geleceğe dair umut, bizdeki kazmalar bazında cümle aleme ibret veren bir maç izledik. darısı diğer derbilerin başına.
not: ikinci yarıdaki fenerbahçe'yi 90 dakikaya yaymamız lazım. ilk yarıdaki halimizin botlardan farkı yoktu amk. en bittiğimiz sanılan anda küllerimizden doğmamız da alışkanlık oldu. rica ediyorum uzun vadeli ve geniş çaplı bir alışkanlık olsun bu.
(bkz: ne olurdu sanki son dakika galibiyet golü atsaydık)
(bkz: daha dün galatasaray yaptı bu dediğimi)
(bkz: bizde niye olmuyor iki derbidir)
(bkz: hayır soruyorum yani)