bugün
yenile
    1. -3
      +
      -entiri.verilen_downvote
    2. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Frederic Gros tarafından yazılmış içinde ünlü filozofların hayatlarından kesitler anlatan bir kitap. (bkz: sözlük yazarlarının en son okuduğu kitap) başlığını görünce direkt kitap adına entri girme ihtiyacı hissettim. özellikle felsefe severlerin zevkle okuyacağı kitap diyebilirim. yürüyüşlerimin anlam bulduğu, beni sürekli dışarı atıp yürüyüş yapma fikrine boğan, bahsettiği filozoflarla beraber yürüyormuş hissi veren ve etkisinden çıkamadığım bir kitap oldu. yazar yürümenin bir spor değil arayış olduğundan bahsediyor. her yürüyüş yaptığımda aynı şeyleri mi hissediyorum diye kendimi sorgulattı. hiçbir yere varmadan sadece gitsem istedim. harmanlanmış felsefesi ile sizi sizden almayıp sizi kendinize döndürecek. gerçek yürüyüşün tek başına olduğunu, çok farklı anlama geleceğini, yürümenin sadece basit bir eylem olmadığını derinlemesine hissettiren ve okuyan herkese farklı bir bakış açısı katacağına inandığım kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kızdan kıza değişir. herkese farklı şekilde yürümek lazım. aslında temelde aynı ama ufak şeyler katarak ilerleyici politika benimsemek gerekir. sizden hoşlanmayan kız yoktur. kendinizden hoşlandıramadığınız kız vardır. herkes elde edilebilir. aynı şeyler erkekler için de geçerli. tek amacı, ne olursa olsun yola devam etmek olan genetik materyaliniz bu şekilde. herkes herkesle ürer. maymunluğun alemi yok. tüm dünyanın işçileri, sikişin!
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Yürüyünce çözülür." Süper kitap. Yürümenin insana ne kadar iyi gelen, nasıl kafayı boşaltan bir aktivite olduğu yalnızca benim gibi kafasının içi lunaparka dönen gam yüklü insanlar bilebilir. Bu kitabı o yüzden sevmiştim aslında. Öyle çok iyi bir kitap dememiştim ama en azından bu konuda yalnız olmadığımı hissettirmişti. Niçe'den Gandi'ye, Rimbaud'dan Rousseau'ya kadar birçok kişinin de benim gibi yürüme takıntılı insanlar olduğunu ve bir "felsefesi" olduğunu düşündürecek kadar yürümeye takıntılı olduklarını görmek hoşuma gitmiştir. Kitabın ilk bölümü "yürümek bir spor değildir" diye açılıyor. Evet bu önemli bir detay. Benim bahsettiğim ya da tutkunu olduğum yürümek fiili bir spor değil bir arınma ayini aslında. Zaten tek seferde kilometrelerce yürümekten gocunmayan birisi olmama rağmen aktif sporla pek bir alakam yoktur. Sadece kas gücüyle bedeni bir yerden bir yere sürükleyerek o an için her adımda fazlalıklarınızdan arınıyorsunuz. Dünya üzerinde arada bir aracı olmadan yer değiştiriyor ve aslında fiziksel varoluşunuzun hak ettiği eylemi gerçekleştiriyorsunuz: Sürüklenme deneyimi. En çok sevdiğim yürüyüşler tamamen amacı olmayan, nerede başladığı nerede bittiği ve nereye gidildiği belli olmayan yürüyüşler. Doğa yürüyüşü, parkur, trakking vs. değil. Bağlamdan kopuk bir yürüme... Tam olarak bununla avunuyorum. Kitabı ilk okuduğumda bisiklet turunda okumuştum. O sebeple aşırı derecede deforme olmuş kitaplarımdan bir tanesidir. Nemden küf tutan tek kitabım bu olabilir ve ismiyle bir korelasyonu olduğu için bu durumu hoşuma bile gidiyor. :D gorsel "Daha evvel de söylediğim gibi, Kutsal Tin'e karşı işlenen esas günah yerinden kıpırdamamaktır." (Niçe/ Ecce Homo) Şimdi buraya kitaptan hoşuma giden bazı alıntılar ekleyeceğim. Kitap belli başlı kişiliklerden, onların anıları ve düşüncelerinden bir kolaj olduğu için "yürümenin felsefesi" adına güzel alıntılar sunuyor bize. "Bir kez ayakları üstüne dikildi mi, olduğu yerde kalamaz insan." "Yürümek öncelikle erteleme özgürlüğü sunar." "...yürüyerek benliğinizle buluşmaya gitmezsiniz. Burada mevzu, kendinizi yeniden bulmak, otantik bir ben veya kayıp bir kimliğe yeninden kavuşmak için eski bağlardan kurtulmak değildir. Yürüyerek kimlik fikrinin kendisinden, biri olmak, bir isim ve hikayeye sahip olma isteğinden kaçarsınız. Biri olmak, herkesin kendinden bahsettiği yüksek sosyete toplantılarında ya da terapi seanslarında iyidir. Oysa Biri olmak, boynumuza ağır ve aptalca bir kurgu zincirleyen(bizi benlik tasvirimize sadık kalmaya zorlayan) toplumsal bir zorunluluk değil midir?" "Oysa eserini yürürken yaratan yazarın böyle prangaları yoktur; düşüncesi başka ciltlerin prangaları değildir, doğrulamalarla hantallaşmamış, başkalarının düşünceleriyle ağırlaşmamıştır." "kişinin tecrübe edeceği şey nihayetinde hep kendidir." "Dışarı çıktığınızda bir içeriden diğerine geçersiniz hep: daireden büroya, evden mağazaya... Başka yerlerde, başka şeyler yapmak için dışarı çıkarsınız. Dışarı bir geçiştir. Ayıran şeydir. Burayla ora arasında bir engeldir adeta. Ancak kendine ait bir değeri yoktur, mesafedir. .... Ve onların arasında sanki kendi evimdeymiş gibi dolaşan benim; yürüyerek meskenimi ölçüyorum. Katedip ardınızda bıraktığınız mecburi yollar sizin için tek gecelik yataklar, tek seferlik yemekhanelerdir ve buraların sakinleri de birer hayalettir, kalıcı meskeniniz sadece manzaradır. İşte "dışarısı" ile "içerisi" arasındaki o büyük ayrım yürüyüş ile altüst olur." "Yürürken aslında yakınlaştığımız yoktur, sadece şeyler bedene daha çok nüfuz eder" "Çalışmak: birikim yapmak, hiçbir kariyer fırsatını kaçırmamak için hep pusuda beklemek, bir mevkiye göz dikmek, rakipleri düşünüp endişelenmek. Bunu yap, şunu gör, modaya uy, iş yoğunluğu... Her zaman bir şeyler yapmak peki ya olmak? Bunu sonraya bırakırız. Daha acili, daha önceliklisi vardır. Var olmak yarına kadar bekleyebilir. ... Dolayısıyla birkaç gün, birkaç hafta yürüdüğümüzde sadece mesleğimizi, komşularımızı, ilişkilerimizi, alışkanlıklarımızı, tedirginliklerimizi değil, kaotik kimliklerimizi, yüzlerimizi ve maskelerimizi de geride bırakırız. Artık hiçbiri tutunamaz çünkü yürümek bedenden başka bir şey istemez." "Çalışmak sefalet ürettiği kadar server üretir. Burada sefalet servetin zıttı değil, aksine eksiksiz tamamlayıcısıdır" "Hakiki yaşam büyük bir yolculuktur." "Hacı temel olarak bir yerlere(roma'ya kudüs'e değil) giden değil, öncelikle yurdundan uzakta yürüyendir." "Yürüyün! bağlarınızdan kopun, terk-i diyar eyleyin." "Yürüyen kiniğin hayatının düşündürdüğü son şey zaruri olanla alakalıdır. Zaruri olan, kaçınılmaz olan anlamına gelmez; fark edilir, kavranır, çekip çıkarılır. Burada söz konusu olan yine geleneksel bir zıtlığı yıkmaktır." "Yürüyen kraldır, dünya da onun krallığı" "Yürümek bütün büyük kadim bilgeliklere iyi bir girizgahtır." "İzleyeceğim yolu ben çizdim. Yürümeye bir kere başladım mı hiçbir şey durduramayacak beni." "Yürümek dimdik ölmeye yapılan bir çağrıdır." Güzel bir alıntıyla bitti bence. Daha devam etmeyeceğim. Hava fazla güzel sanırım biraz yürüyeceğim.
      1Kitabı kopyala yapıştır yaptın sandım. - kuskonmaz 24.04.2022 19:07:15 |#4361220
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yazar Frederic Gros'un bol bol memleketinden yazarlara selam çaktığı, başka uluslardan da yürümeyle ilgili iki üç laf söylemiş, hasbihal eylemiş önemli kişiliklerin yazıp çizdiklerini yorumladığı kitap. Her şeyi iyi hoş olsa bile kitabın yürümeyi kırsal yürüyüş perspektifine sıkıştırıp övgü dizmeye ağırlık verdiğini görmek beni üzdü zira yazar kente yapılan yürüyüşlere adeta burun kıvırmış, flanörlere ise elimin kiri demeye getirmiş. Frederic'cim iyisin hoşsun ama orada duracaksın, aylaklığa/flanörlüğe laf eden karşısında beni bulur!!1!1!1! Velhasıl kelam böyle tematik kitaplarda gözlemlediğim sorun yürümenin felsefesinde de gözlemlenebiliyor ne yazık ki, yürümenin felsefesinden öte yürümeye övgü niyetiyle yazılmaya başlandığı için oldukça yanlı yazılmış ve bir süre sonra bu fikir kısırlığı insanı boğuyor. Farklı yazarlar üzerinden yürümenin farklı yönleri ele alınsa da bu kendi fikrinde ısrarcı davranma yaklaşımı kitabı nahoşlaştırmış. Naçizane fikrim bu kitabın kütüphaneden alınıp okunması yeterlidir. Para dökmek lüzumsuz olacaktır. (bkz: bütçe dostu son reptilian ile ramazan kritikleri)
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir şeylere çözüm olacağına inansam 100 km durmadan yapacağım eylem. Ne var ki ne o kadar yolu yürürken çözebileceğime dair inancım var. Ne de o kadar yolu yürüyecek takatim var.
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Öncelik, av’ın bunu hissetmemesi.