ülke gençliğinin zeka seviyesi

halihazırda düşük olan seviyenin daha da altında olan seviye.

aslında bu gençliğin ihtiyacı olan tek şey tamamen köleleştirilip piramit inşaatında çalıştırılmak

ölürsem kabrime gelmeyin istemem istemem

düşük değildir.sadece ülke ''büyükleri''nin zeka seviyesinin bir sonucudur

(#2020694) hemen hemen aynı şeyleri yazacaktım gerek duymadım Sistem düşünmenizi isteseydi sınavlar ezber üzerine değil yorum ve sorgulama üzerine olurdu.

herkesin içinde bir cevher vardır. fakat pazar filesine mercimekler öylece konulamaz.

Ülke gençliğini bilmem ama Vikipedi'nin kullandığı verilere göre Türkiye 90 puanla dünya ıq sıralamasında 80 ülke arasında 39. sırada. Bir araştırmaya dayanan tahminlerden oluşmuş bir sıralama bu. Şuradan detaylarına bakabilirsiniz. Böyle bir araştırmaya güvenmeli miyiz? Valla bilmiyorum ama siz yine de ülke gençliğine o kadar bel bağlamayın. Sistemle mistemle alakasız bir şekilde bir sığır popülasyonunun içerisinde bulunuyor olabiliriz. Biraz da mizah... Ülke gençliği açısından bakarsak da okullarımızın başarısı, üniversite eğitimi, sınavlarda alınan sonuçlar, pisa testleri, okuduğunu anlama oranları vs. şeklinde çok fazla testte akıllara durgunluk veren sonuçlara imza atılıyor. Bunların hepsini topyekün sistem arızası olarak etiketlemek ne kadar doğru vallahi hiç emin değilim. Ayrıca zeka hem genetik hem çevresel faktörlerin toplamıdır. Zeka geliştirilebilir, körelebilir. Gerçekten mevcut şartlar ve politikalar kontrollü olarak toplam zekayı aşağıya çekiyor olabilir. (Sadece Tr'de değil bütün dünyada böyle bir eğilimin olduğunu da düşünüyorum zaman zaman) Bu sebeple şayet gerçekten sistem bu milleti geri zekalı yapıyorsa bile sebepler neyse ne diyip düşük zekalı bir ortalamaya sahip olduğumuzu kabullenebiliriz. Bu gelişim ve değişim için önemli bir mihenk taşıdır. (bkz: beyaz zambaklar ülkesinde) Hee unutmadan; Türkiye'de her sekiz kişiden biri Enes Batur takipçisi. :) Bu istatistik her aklıma geldiğinde kıkır kıkır gülüyorum.

(#2020694) Şunu yazdığım 3 yıldan sonra fikirlerim tersine döndü açıkçası. Çocuklarımız dümdüz mal olarak doğuyor hahaha.

(bkz: siz kaçın beni tanıdılar ) (bkz: sizi sadece yavaşlatırım ben)

Gün içerisinde bir arkadaş insanın savunma mekanizmasını anlatırken yansıtma, çarpıtma ve dışsallaştırma gibi maddelerden bahsetmişti. Bu noktada suçu sadece sistemde/ yöneticilerde bulmak bana bu savunma mekanizmasını kullanıyormuşuz gibi hissettiriyor. Gençlik olarak suçu kendimizde aramalıyız biraz. Sonuçta zeka doğuştan gelen bir eklentiyken o zekayı kullanmayarak köreltmek ya da kullanarak keskinleştirmek bizim elimizde olan bir şey. İnsanın elini vicdanına koyarak düşünmesi lazım. Sosyal medyada özellikle de instagram'da kaç saat geçiriyoruz? Sözlükte yazılan bilgi entrylerine karşı tepkimiz ne? Zihnimizi yoğunlaştırdığımız konulardan ne kadarı bizi geliştirme kapasitesini taşıyor? Hakim olduğumuz kaç ana başlık vardır? Gündemi ne kadar takip ediyoruz ve olaylar karşısında kendi irademizle çıkarımda bulunabiliyoruz? Devam eder de eder. Bunlar kesinlikle zekanın belirteci olabilecek sorular değil fakat en azından gün içinde saksıyı ne kadar çalıştırmakla uğraştığımızı gösteren yapıda olmaya yakınlar. Sistem bizi baskılayabilir, ezberlememizi öğütleyebilir, değişen sınav sistemi oturaklı bir düzenin oluşmasını engellemiş olabilir ya da insanlar belirli bir kafa yapısına dönüştürülmeye çalışılıp robot organizmalar yaratmak hedefleniyor olabilir. (bkz: bugün canın çok sıkkın her şey sana zor geliyor olabilir) Bunları da değiştiremezsin belki ama kendini değiştirmeyi denedin mi peki hiç? Her insan kendinin sıradan biri olmadığına inanarak ve değerinin fark edilmemesine sitem ederek hayatını yaşıyor. Sorsan hepimiz biriciğiz ama hayatlarımız sadece birbirinin kopyası. Eğer o 90 iq'yu yükseltmek istiyorsak kendi kopya hayatlarımızı adam etmeliyiz önce. O iş millete sallayarak çözebileceğimiz bir durum değil. (bkz: he en çok sen biliyon he)