sabahları çay kaşığı sesi ile uyanmak

millet müzikle uyanır olmadi horozla o da olmadı seyyar satıcıların sesi ile ben ise, çay kaşığı sesi ile uyanırım.

şu anda isteyebileceğim en nadir şeylerden biri nolur çay kaşığı hadi biraz şıngırda

kesinlikle mutlulukla bir ilgisi var. küçükken uyandığımda ocakta çay varsa her şey yolunda hissi olurdu, mutlu olurdum. çay yoksa bir tatsızlık varmış gibi gelirdi. bu da onun gibi, büyük huzur aslında.

mutlu eder kısa ve net yani.

evde olduğunu hissettirir bir kere. ayrıca kahvaltı hazırdır senin hazırlamana gerek kalmamıştır.

çayın esas şekeri o karton bardaklar çıktı çay bozuldu

'sen uyanmadın bizde kahvaltıya sensiz başladık' demenin en güzel yolu.

İçinizden “beni niye uyandırmadı bu allahın cezaları” dersiniz. Ya sessizce uyandırılmayı beklersiniz ya da sesi duyar duymaz pavlovun köpeği gibi kalkar kahvaltıya dahil olursunuz

Yaşadığınız evde sizden başka birilerinin de olduğunu ve bu kişi veya kişilerin çayı şekerli içtiklerini anlatan hadise. Sanırım en son böyle bir sabaha 20'li yaşlarımın başında uyanmıştım. Şimdi ise kedi miyavlaması ile uyanıyorum. Yalnızlığa alışınca bu daha huzur verici geliyor.

minyon partnerle yaşanabilecek olay. (bkz: kaşık pozisyonu)

Sabah uyanmak değil ama bende o senin büyük bir travması var... Yıllar yıllar önce diyeyim Kasım ayıydı kardeşimin doğum günüydü 16 Kasım (her sene çift kutlama yapiyoruz artık) daha yeni doğum yapmıştım ve kucağımda bebeğimle eski eşim tarafından aileme bırakılmıştık, kardeşimin doğum gününü kutlamak için, (öncesinde ki yaşadığım olayları anlatmaya ömrüm yetmez buraya sığdırmak imkansız yani.. ) Akşam oldu gelen giden yok bekliyoruz ki gelsin pasta kesicez.. Ertesi gün oldu hala gelen giden yok ne arama ne mesaj hala ev halkı bekliyoruz ki gelsin pasta keselim. Tabi ben de aileme diyemiyorum ki zaten bizim evliliğimiz biteli çok oldu tehdit ettiği için mecburen onun yanında kalıyorum kimsenin hiçbir şeyden haberi yok.. En son 3. Gün oldu kanguruya koyup kucağıma aldım oğlumu evden gidiyorum BABAM (kurban olduğum) +nereye? Diye sordu bende, - evime ! Dedim mecburen Oda kızdı.. +bu yağmurda o bebek kucağında nasıl gideceksin ara eşini gelsin götürsün! dedi. Tabi nasıl diyeyim ki biz zaten konuşmuyoruz aylardır.. Aradım mecbur canım babam canına feda olduğum babam karşı koltukta kucağımda daha yeni doğmuş oğlum çaresizce aradım , + nerdesin dedim? - o mide bulandırıcı "çay kaşığı sesi çıngır çıngır" kahkaha ile "annemdeyim çay içiyorum" dedi. Bende - ne zaman geleceksin diye sordum... + Kahkaha ile boşanıyoruz ne gelmesi dedi... Babam karşımda, göz gözeyim tabi hoparlör açık olmasa bile bilirsiniz ses azda olsa dışarı gelir e o da duydu... O an ömrümde yer yarılsa da yok olsaydım keşke dediğim tek andır.. Kucağımda bir damla nefes alabilsin diye makinalara bağlı oğlum karşımda bana asla evlenme, o kişi sana göre değil, bizim ailemize uygun değil, sakın yapma, okuluna devam et, neolursa olsun okuyabildiğin kadar oku, ben hep arkandayım yaşın küçük sakın evlenme.... Evlendikten sonrada asla çocuk yapma sen daha çocuksun ona ne dini ne de bilgi konusunda yeterli olamazsın kendini yetiştirmeden okulunu bitirmeden asla çocuk sahibi olma diyen babam... Şimdi düşünüyorum çocuk aklımla 3 gün yemek yememiştim ki o kişiyle evlenmeme izin versinler diye ,keşke diyorum babam beni evire çevire bir dövseydi asıl o beni aç susuz bıraksaydı da ömrümün o hatasını yapmamaş olsaydım... Sonuç ne oldu derseniz evden bütün altınları çalıp annesine kaçmış babam da babasını arayıp +Senin oğlun ne diyor? Diye sorduğunda o beni çileden çıkartan ve hala duyduğumda midemi bulandıran " çay kaşığı sesi" ile birlikte + gençler anlasama... Cümlesi bitmeden babam gereken cevabı verdi ve bitti... *Bazen çok basit dediğiniz şeyler başkaları için can alıcı olabiliyor lütfen birileri hakkında konuşurken saygı duymayı önce tanımayı sonra dinlemeyi öğrenip o şekilde yargılayın...