bugün
yenile
    1. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      üniversite bitince bile hatırlanan sorulardır. efsane sorulardan bir tanesi: "fakültemizdeki temizlik görevlilerinden birinin ismini yazın. " herkes şok oldu o gün herkes kendinden utandı nasıl olur da bizim temizligimizi yapan insanla tanışmayiz nasıl bu kadar yabani olabildik. edit: bir yerlerden çalıp kendi anımmış gibi anlatmıyorum cidden yaşadık böyle bir olayı. edit: sözlük liseli galiba.
      0ya bu hikaye çok anlatılırdı ama nerde kim anlattı hatırlamıyorum, hangi fakülte acaba? - minimay 18.04.2017 20:16:36 |#3224240
      8ahmed şerif izgören anısıdır :) - delirmedim daha uzereyim sadece 18.04.2017 20:22:25 |#3225595
      1evet evet hatırladım :) - minimay 18.04.2017 20:23:23 |#3225075
      butun yorumlari goster (5)
    2. 11
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yaban hayatı dersinde hoca 10.soruyu şu şekilde sormuş! -konularla ilgili kendinize bir soru sorarak en az 5 madde ile de cevaplayın. valla sordum da cevaplayamamıştım.
    3. 10
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ahmed şerif izgören'in avucunuzdaki kelebek kitabında ve aynı addaki konferansında bahsettiği anısı vardır. yukarıdaki entryde arkadaş yüzeysel olarak bahsetmiş. ayrıntılı olarak yazmak istedim ben de. i̇steyen otuumun tamamını youtube'dan izleyebilir. --- spoiler --- beşinci soru, elli puanlık soru. final sınavını düşünün ve elli puanlık bir soru düşünün. iletişim sorusu, "kesin soracağım" dedim. kitapları okumuşlar, ezberlemişler; alıcı varmış, verici; mesajlar kodlanıp gidiyormuş, geliyormuş falan filan. çocuklara onu anlatmışlar; dürtü, ikilem, güdü-müdü... ezberletmişler. iletişim sorusu şu:  "beş yıldır bu okulda öğrencisiniz. beş yıldır sınıflarınızı temizleyen, benim her sabah kapıda gördüğüm, müstahdem bir hanım var. adı-soyadı burada kocaman yazıyor. soyadını yazmanıza hiç gerek yok, sadece adını yazın." sınıf şok. biri elini kaldırdı  "hocam, ben yanlış mı anladım?"  "nedir?"  "yani" dedi "şimdi o kadının adı hatice'yse; şu anda ben buraya hatice yazarsam final sınavını mı geçiyorum?"  "bak" dedim "ne kadar basit. yaz hatice'yi geç sınıfını." dışarı çıktım; içeriden konuşmalar geliyor:  "beyler kadının adı ne? beyler, kadı... beyler bak bilen, lütfen arkadaşlar elli puan ya. arkadaşlar, kimse mi bilmiyor? beyler kağıtları bir gösterin, bakalım." ben dışarıda duyuyorum bütün konuşmaları. çıkardılar kağıtları, kimsenin kağıdında kadının adı yok. "beyler, hocaların adını biliyorsunuz, kızların adını biliyorsunuz beyler." sınav oluyoruz zannediyorlar, ders alıyorlar içeride; ben dışarıda bekliyorum; konuşmalar kesildi, ben girdim içeri, "bitirenler versin" dedim. zaten beş dakikada bitti sınav. verdiler kağıtları; sınıftaki ukraynalı, çin'li türk, kıbrıs türk'ü hiç kimse o kadının adını bilmiyor. tek bir öğrenci, ne yazmış kağıda biliyor musunuz? hem de beni ikaz ettiler bu çocukla ilgili, "hocam şöyle adam olmaz, böyle kavgacı..." ne yazmış kağıda biliyor musunuz? "battı balık yan gider" allah allah şimdi o soru "battı balık yan gider." türkçe "hocam, benim ingilizcem, şimdi anlatacaklarıma yetmez. ben o yüzden türkçe yazıyorum" demiş. "not vermeyeceğinizi de biliyorum." çünkü yönetmeliğe göre türkçe yazdığı an sıfır puan, cevabı doğru yazmış olsa bile sıfır. "hocam, önce size çok bozuldum niye biliyor musunuz? ne sorsanız iletişimle ilgili benim cepler dolu hocam şu anda" diyor. "ben cepleri doldurdum" diyor. "ne sorsanız çıkarım yazacaktım. ben ingilizcenin 'i'sini bilmem hocam" diyor. ingilizce eğitim verilen bir koleji bitirmiş, ingilizce eğitim verilen bir üniversiteyi bitiriyor. "hiçbir ingilizi anlamam, hiçbir metni anlamam, seyrettiğim hiçbir şeyi anlamam. sınavdan önce sorarım arkadaşlarıma on-on beş yıldır. 'bu herif ne sorar?' derim, söylerler, çizerim onları, koyarım cebime, sınavda da çizerim, çıkınca atarım çöpe, giderim. hocam, önce sana çok bozuldum, sınıfta kalıyorum çünkü. sonra bir şey fark ettim. hocalardan hangisinin adı sor yazarım; memleketini, futbol takımını sor yazarım. çünkü çıkar ilişkim var." diyor. "hocam, o kadını ben sekiz yıldır görüyorum, bir kere suratına bakmadım. ben öyle bir adammışım ki..." yazmış oraya "çıkar ilişkim yoksa, insanların suratına bakmıyormuşum. hocam sana bir söz..." demiş. "bu sınavdan çıkıcağım, iki ay daha bu okuldayım. gider gitmez o hanımın adını öğreneceğim. iki ay içeri girer, çıkarken gözlerine bakarak, adını söylerek, 'günaydın-iyi akşamlar' diyeceğim. hocam sınıfta kalıyorum ama sağ olasın" demiş. yönetmeliğe göre not veremezsiniz; zaten cevabı da bilmiyor. elli üzerinden elli aldı ve sınıfını geçti. ben kadının adını sormadım. o öğrenmesini istediğim şeyi öğrenmiş.  --- spoiler ---
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      finalde 4 tane çoktan seçmeli soru sormuştu. ve 300 sayfalık bir kitaptan sorumluyduk. hiç unutamıyorum dhsjsjak
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      üniversite 2. sınıfta finans dersinin ikinci vizesinde hoca uzunca bir hikaye şeklinde bir soru sormuştu. bir çift evlilik planları yaparken birikimlerini hesaplama gerektiren bir soruydu. sure iki buçuk saat. sorunun uzunluğu a4 kağıdını komple dolduruyor öyle bir şey. neyse sınavdan çıktık aklımca hocaya laf çakıcam. hocam soruyu çok beğendik devamını da bekliyoruz dedim. finalde tek soru ve o da yine bi sayfa. aynı çiftin çocukları olur, çocuklarının gelecek yatırımlarını hesaplayınız...
    6. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      genel kamu hukuku finalinden: "-j. j. rousseau -john locke - thomas hobbes bu üç ismi kapsayan bir soru yazınız ve cevaplayınız. (50 puan)"
    7. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      vize-final degil de,lisedeyken hoca herkese ayni soru ama şıkları degistirmis. bi benle fark etmisim. zaten kopya cektigim kisi kendi kagidiyla mesgul. arada soruyom bu soruda benim ki farkli shik diye. çok sukur bin sukur seni bana fark ettirene