ingilizce öğrenmeyi zorlaştıran nedenler

mesela; tough though thought through thorough throughout

i̇ngilizce kursundaki kadın hocaların güzel olması.

pratik yapılmaması. *uzun entry kasacak durumum yok şuan.

dilim dönmüyor aq

i̇ngilizcenin zor olması

tevafuk tevekkül neydi ya o kelime heh telaffuz yok ondan

ön yargı. öğretmen ön yargıyı yıkmak yerine yapamazsınız diyor. anne baba çok teşvik edici değil, en azından benimkiler öyle değildi diyeyim. öğretme stiller berbat, eğitim-öğretim kurumlarını kastediyorum. yani kişi kendi heves edip de çabalamazsa öğrenemez bu dili ya da herhangi bir dili.

bu sadece ingilizce için değil genel bir sorun sanırım çünkü içinde olduğumuz sistem bize ingilizce öğrenmeyi dayatıyor öğreneceksin arkadaşım diyor biz bunu bir zorunluluk olarak yaptığımız için zor geliyor sadece ingilizce için geçerli değil matematik,fizik vs. bu sistemin içinde bir insanın yaklaşık 20 yılı okulda geçiyor ama gel gör ki kişi mesleğe başladığı ilk maaşını aldığı anda bu 20 yılın 15 çöp oluyor bir daha bekide hiç karşısına çıkmayacak yani demek istediğim bu sistemin içinde öğrenmeyi zorlaştıran tek şey sistemin kendisi.

ingilizce olmasi

'congratulations' kelimesini söyletmeye çalışma süreci başlayınca bizdeki ingilizce biter hocam

barış özcan'ın șu videosunu izlemenizi tavsiye ederim. İngilizce öğrenmek isteyen ve ilgisi olan herkes izlemeli.

yanlislik bizim egitim sistemimizde.dayiyorlar grameri dil bilgisi bilgin belki iyi oluyor ama konusmaya gelince olmuyor.ulen elin ufacik suriyeli cocuklari bile ingilizce konusabiliyor ya hakikaten hayret verici bisey.

sahaya inmek gerek uzak durup konuşmaktan çekinmemeli , okullardaki o sadece gramerleri öğrenmekle bitmiyor iş

teoride ingilizceyi öğrensek de pratik olmadıktan sonra bütün verilen emekler boşa gidiyor. dolayısıyla korkmadan çekinmeden ingilizce konuşmalı, konuşmak için kendinize fırsatlar yaratmalısınız.

bize yıllardır ilk önce my name is how are you gibi şeyleri öğrettiler. ancak ingilizcenin öğretmediler bugünn karşılaştığım bir video vardı tüm bildiklerinizi unutun sadece mantığı anlamaya çalışın gibi mükemmel temalı bir video reklam amaçlı değil bu yazdıklarım size yardımcı olmak asıl amacım böyle söyledi ingilizce mağduru çocuk. izlemelisin bence

eğitim sistemi. senelerce ayni seyleri gorup tek birsey öğrenemeyen türkiyedir heralde her sene aynı şeyleri başa sardiklari icin üniversitede bile tek bir kelime öğrenmeden mezun oluyoruz her yerden

eğitim sistemi değil aslında. yani onun da suçu var ama asıl neden bence konuşacak alan bulamamak. okulda öğrendiğini aklında istediğin kadar tut pratik yapmadığın müddetçe unutmaya mahkumsun. misal ben öğrendiklerimi aklımda hala tutuyorum bu yüzden ingiliz ya da amerikanların kendi arasında konuştukları dili değil de herkesin konuştuğu ingilizceyi dinleyerek anlıyorum. ortaokul ve lise dışında ingilizceyle alakalı eğitimim de olmadı. asıl mevzu konuşacak ya da dinleyecek birisini bulamamak. dinlemeyi dizi, film izleyerek yaparsın da konuşmak zor. dinleyecek yunanca bir şeyler bulamadığımdan alfabeyi öğrenmekle kaldım misal tek başıma. onun gibi.

insanımızın ayarsızlığı. gözümüzde ya çok büyütüyoruz ingilizceyi, ya hiç büyütmüyoruz. bir türlü olması gereken kadar değeri veremiyoruz. o dozu hiçbir zaman ayarlayamadık. kimisi incir çekirdeğinin hacmini doldurmayacak kadar ingilizce bilir ve buna dayanarak ingilizce bildiğimi iddia eder. hatta sağa da solda ahkam bile keser. kimisi de ingilizce özürlüsü olduğunu öne sürüp durur. misal; alfabeden birkaç harfi ingilizce telaffuz etmesini isteyin, yapamaz. ama bbc, ntv, usb, lg gibi gibi daha onlarca şeyi söylerken güzelce ingilizce telaffuz eder. potansiyelinin farkında değildir, kendine yazık eder.

çünkü türkçe kadar kolay değil türkçede fiil çekimlerinde zaman belirtmede fiil kökü hiç değişmeden sadece sonuna ek getirerek bunu becerebilirken -sondan eklemeli dil- ingilizce de ise tamamen fiil in kökü değişirken aynı zaman da artı bir kelime eklemek gerekiyor bu da ezberlemek zorunda kalıyosunuz

kucuk yastan itibaren 'dinleme' yoluyla ogrenmedigimiz icin olabilir, bir bebeğin konuşmayı ogrenmesi mantığı. kucuk yastan ogretici 'dinlemeye' dayali bir içerik ile çocuklara kolayca öğretilebilir. bize direk gramer ile bilgi veriliyor sorun bence burada, kurallar şöyle şöyle aksam calis, ezberle sabah gelin şakır şakır i̇ngilizce konusun. (bkz: yersen)

ders olarak verilmesi. insanlar ders çalışır gibi, matematik öğrenir gibi ingilizce öğrenmeye çalışıyor ama dil öyle öğrenilmez.

çatır çutur ingilizce konuşan sınıf arkadaşlarım, sinirini atmak için ders saatinden yiyip bize her şeyi anlatan ayşe hoca, ingilizceyi sevdirmeye çalışırken çıldırtacak oyunlar oynatan inge hoca...

i̇ngilizce konuşmaya fırsat bulamamak,ingilizce okumaya üşenmek ve yabancı dilde herhangi birşey görünce google çeviriye koşmaya engel olamamak vs vs...

phrasal verbs. bakın dilciler olarak bizim bunlardan çektiğimizi kimse kimseden çekmemiştir he.

(bkz: ben) lisede ingilizce dersimiz var ilk dönem dersi falan. klasik bu kendini tanıtma faslı, nasıl da uzağım bu ingilizceye. ben yatıyordum, tanıtma bana gelmiş kafayı kaldırdım. " my name is özlem, ı like sleeping, ı hate english" diyip kafayı sıraya koyduğum zaman bitmiş benim için şu an öğrenmeye çalışmaya çalışırken boğuluyorum. ilk önce şu düşünceyi atmam lazım, neyse yapabilirsin, yapabilirsin, yapabilirsin.

sürekli kafada ana dile çevirmek. ingilizce bir cümle kurmadan önce ilk olarak ana dilde cümleyi kurup sonra çevirip söyleme çabası. aynı şekilde ingilizce anlamaya çalışırken çeviri yapma güdüsü. mesele tam olarak anlamı kafada canlandırmak. örnek olarak; "book" kelimesi duyulunca okununca onu kafada canlandırmak, ana dilde düşünmemek, direkt nesne veya anlam neyse kafadan onu geçirmeli.

öğrendiğiniz dilin kültürü ile etkileşime geçmek en önemli adımdır. film, dizi olayını anlatmaya gerek yok. diğer önemli adım ise çok yönlü bir insan olmanız. genel kültür seviyenizi devamlı yukarı çekmelisiniz. dünya, siyaset, ekonomi, spor, beslenme, edebiyat hakkında kanuşabilmelisiniz. İngiltere ve Amerika'nın tarihi hakkında bilgi sahibi olun. sonrasında yavaş yavaş bu insanlar gibi düşünmeye başlayacaksınız. bu işi çözene kadar kendi kültürünüzden biraz uzak kalın. adamların zihin yapısını kavramadan ingilizce'yi öğrenmeniz gerçekten zor. yardım isterseniz mesajla siz değerli yazarlarımıza yardımcı olabilirim.

özgüven eksikliği.

Henüz Türkçe'ye hakim olamamamız sjskkxxk

benden özel ders almamak ingilizceyi öğrenmeyi zorlaştıran en birinci nedendir. online veya istanbul avrupa yakası özel ders. iletişim için mesaj yada yorum

Türkçe bilmek

Ben ve yüce iradem. Boş boş şeyleri başarırken şu dil öğrenme olayına bir türlü güdülenemiyorum. Aslında tam zamanı işte ama yüce irademden bahsetmiştim sanırım :(