tanrısal gerçekliğin doğalaşarak kendini açığa vurmuş olduğunu savunan din öğretisidir. bununla da yetinmez, tanrı bilgisine ulaşmanın öngörülü kişilerin sezgisiyle gerçekleştiğini ileri sürer.
"bilinircilik" olarak da bilinir. hristiyan inancının geliştiği 2. yüzyıldan sonra ortaya çıkmıştır.
bu öğreti her şeyden önce en üst düzeydeki bilginin, tanrısal bilginin ulaşılabilir bilgi olduğunu bildirmekle tam anlamında
dogmacı bir öğretidir.
bu mutlakçı kavrayış bilgiye ulaşma yöntemi olarak sezgi yöntemini kullanır. mutlak bilgiye, bir anlık bir aydınlanmayla, insana büyük bir haz da veren sezgiyle ulaşılabilineceğini söyler.
gözünü en yüce bilgiye ya da tam anlamında bütünsel bir bilgiye dikmiş olan bilinircilik, temelde madde dünyası karşısında aşağılayıcı bir tutum almayı gerektirir. çünkü; madde, özü gereği kötüdür.
maddenin kötülenmesi demek bir bakıma insan bedeninin de aşağılanması demek. bu yüzden de bilinirciler, insanlar için çileci bir yaşam yaşanılması gerektiğini söylerler. ama bunu söyleyenlerin çileci olmak konusunda ne kadar samimi olup olmadığı her zaman tartışmaya açık bir konu.
çünkü; bahsettikleri çileci yaşam, çoğu zaman ahlaksızlıklara varan serbestliklerle dengelenmiştir.
bu yüzden de bilinircilik, hristiyanlık içinde ilk büyük sapkınlık olarak değerlendirilir.
hristiyanlığın gelişim döneminde avrupa ve asya'dan son derece dallanıp budaklandı. ama zamanla bilinircilik, her yerde özünden çok farklı yorumlamalarla savunulundu. zaman geçtikçe de temelinde aynı görüşü savunan ama farklı uygulamalara sahip bir sürü farklı görüş türedi. sonra bunların aralarında çıkan olaylar sonucu bugün, bu gizemci ve çileci öğretiden geriye pek bir şey kalmadı.