bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      3. dünya savaşının çıkacağı yer. az kaldı az.
      1detay verebilir misiniz - adortkagidi 13.01.2017 02:45:58 |#2566330
      0yakında detaylı bir entry gireceğim gerçekten çok uzun bir mesele. sınavlarımın bitmesini bekliyorum. seni yeşillendiririm girdiğimde. - mumyax 13.01.2017 02:48:38 |#3069606
      2teşekkür ederim - adortkagidi 13.01.2017 02:49:00 |#2568409
    2. 12
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Not: çok uzun bir entry olacak, okuyabilen olursa ellerinden öperim. (bkz: doğu çin denizi sorunu) bunun bir benzeri hatta daha karışığı güney çin denizinde yaşanmaktadır. Güney Çin Denizi, Çin’in güneyinde yer alan, Pasifik Okyanusu’nun bir kolu olarak görülebilecek ve Akdeniz’den biraz daha büyük bir su alanını oluşturmaktadır. Pasifik ve Hint Okyanusları arasında bir geçiş alanı oluşturmakta olan bu deniz, dünya deniz ticaret filosu yıllık tonajının % 50’den fazlasının geçtiği Malakka, Sunda ve Lombok Boğazları’nı bünyesinde barındırmaktadır. Malakka Boğazı’nın, Hürmüz Boğazı’ndan sonra enerji ulaştırması anlamında dünyanın en önemli ikinci geçiş noktası olduğu ve ihtiyaç duyduğu petrolün % 55’ini ithal eden Çin’in, “petrolü” bu boğaz aracılığıyla ve Güney Çin Denizi üzerinden kendi topraklarına ulaştırmaktadır. Bu denize, Çin’in “devlet olarak tanımadığı” Tayvan da dahil toplam 10 ülkenin kıyısı bulunmaktadır. Bu ülkelerden en önemlileri ise Filipinler, Endonezya, Malezya, Vietnam, Singapur ve Bruney’dir. Güney Çin Denizi sayıları yüzlerle ifade edilen ada, adacık, takım ada ve kayalıklara sahiptir. Yine bunların dışında deniz seviyesinde yada seviyesinin hemen altında olan kayalıklara da deniz sahası boyunca sıkça rastlanır. Bu adaların % 95’i yaşama müsait olmadığından yerleşim alanı olarak kullanılmamaktadır. Sadece Spratly ve Paracel Takım Adalarında birkaç kısmen büyük adada yerleşim bulunmaktadır. Bunun dışındaki ada ve kayalıklarda deniz ulaşımı ve güvenliği için kıyı devletler tarafından inşa edilen gözetleme kuleleri ve bilimsel araştırma tesisleri bulunmaktadır.   Güney Çin Denizi, yalnızca bir enerji aktarım hattı değildir. Aynı zamanda zengin petrol ve doğalgaz yataklarına da sahip ve dünya ticaretinin en az 1/3’ünün gerçekleştirildiği bu deniz, daha önce de bahsettiğimiz üzere, dünya deniz ticaret filosu toplam tonajının da yarısından fazlasının geçtiği bir su yoludur. Denize kıyısı olan ülkeler arasındaki paylaşım sorunları giderilemediği için, bahsettiğimiz bu rezervin istenilen şekilde kullanılabildiği ise söylenemez. Güney Çin Denizi’nin bir diğer özelliği ise, balıkçılık anlamında çok zengin kaynaklara sahip olması ve özellikle “endüstriyel balıkçılık” için çok uygun bir konuma sahip olmasıdır. Neden Önemli? Güney Çin Denizi, aynı zamanda sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz rezervleri ile bilinmektedir. Bu denizde yer alan ve statü tartışmasının tam olarak ortasında konumlanmış Spratly Adaları’nın güneyinde ve yine aynı pozisyonda olan Paracel Adaları’nın kuzeyinde yer alan bölgede 11 milyar varil petrol ve 4 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu belirtilmektedir. Uluslararası Deniz Taşımacılığının en önemli noktalarından biri olan Güney Çin Denizi, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olduğu gibi balıkçılık içinde oldukça elverişli imkanları barındırır. Başta Çin olmak üzere Güney Doğu Asya ülkelerinin petrol ihtiyacının çok büyük bir kısmı deniz taşımacılığı ile sağlanıyor. Buradaki deniz yollarından tüm dünyadaki senelik petrol ticaretinin yarısının yapıldığı belirtilmektedir. Yıllık 10 milyon varil ham petrol Malezyada Malakka Boğazından geçerek kıyı devletlerin tüketim ihtiyacını karşılıyor. Bu hattın ÇHC için önemi ise paha biçelemez derecede. Son 30 yılda GDP’sini 4’e katlayarak büyüme rekorları kıran ÇHC’nin petrole olan ihtiyacı da her geçen gün artmaktadır. ÇHC petrol ithalinin yarısı bu hat üzerinden geçerek ülkeye ulaşmaktadır. Diğer kıyı devletleriyle birlikte Kore ve Japonya’ya da deniz taşımacılığı ile giden enerji yine Güney Çin Denizinden geçmektedir. Deniz üzerinde taşımacılığı yapıldığı kadar deniz yatağında olduğu tahmin edilen yüksek miktardaki petrol ve doğalgaz kaynakları kıyı ülkelerin ilgisini çekmekte ve anlaşmazlıkların temelini oluşturmaktadır. Ekonomik büyümeleri arttıkça enerjiye olan ihtiyaçları da artan bu devletler Güney Çin Denizindeki enerji kaynaklarına oldukça önem vermekte, buraları milli mesele olarak kabul etmektedir. Şimdiye kadar deniz yatağında 7.7 milyar varil petrolun varlığı kanıtlandı. Toplamda ise bu rakamın 28 milyar varili geçeceği tahmin ediliyor. Yine doğalgaz yataklarının da 7500 km3 olduğu düşünülmekte. Bu rakamlar Güney Çin Denizi’ndeki enerji kaynaklarını tüm dünyada 4. Sıraya oturtuyorki, bu durum kıyı devletler için çok büyük bir ekonomik gelir ifade etmektedir. Malakka Boğazı-Güney Çin Denizi bağlantısı üzerinden, 2015 yılı itibarıyla günde 15 milyon varilin üzerinde ham petrol taşınmaktadır. Çin’in 2013 yılı itibarıyla ABD’yi geride bırakarak dünya petrol ithalatında ilk sıraya oturması da Güney Çin Denizi’nin stratejik önemini açıkça betimleyen bir husustur. Güney Çin Denizi’nde diğer bir ekonomik değer ise balıkçılıktır. Dünya toplam balıkçılığının 8%’i burada yapılıyor. Antik çağlardan bu yana başta Çinli denizciler olmak üzere tüm kıyı devletler bölgede balıkçılığa önem veriyor. Tahminlere göre deniz altı biyolojik çeşitlilik olarak dünyadaki tüm deniz altı canlılarının üçte birini barındırmaktadır. Deniz taşımacılığı, enerji yatakları ve balıkçılık gibi ekonomik kaynaklar ÇHC verilerine göre toplamda 1 trilyon doları aşıyor. Bu rakam bölgenin neden kıyı devletler tarafından paylaşılamadığının da bir göstergesidir. Güney Çin Denizi, Çin'in özellikle son 20 yılda ekonomik kalkınma sürecini hızlandırmasıyla giderek önem kazanmış ve Soğuk Savaş'ın bitmesiyle hızlı bir ekonomik kalkınma yaşayan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkeleri de Güney Çin Denizi'ne daha fazla  önem vermeye başlamıştır. Spratly ve Paracel Takım Adaları Paracel Takım Adaları, 1974’de Vietnam ile gerçekleşen küçük çaplı bir deniz savaşının ardından Çin Halk Cumhuriyeti egemenliğindedir. 2012 Temmuz ayında Çin, önceleri Hainan adasındaki yerel yönetime bağlı olan bölgenin statüsünü yükselterek Takım Adaları özel idari yapıya büründürmüş ve yerinden yönetime geçmiştir. Paracel Adaları Çin ve Vietnam yönetimi arasında gerginlik yaratmaktadır. İkinci büyük takım ada olan Spratly Adaları ise güneyde Malezya ve Filipinlere daha yakın bölgededir. Aynen Paracel adaları gibi yerleşime uygun değildir, ancak doğal kaynakları nedeniyle kıyı devletleri arasında büyük bir çatışma noktasıdır. Takım adadaki adalık ve kayalıkların tamamı kıyı devletler tarafından işgal edilmiş durumda bulunmaktadır. ÇHC 6, Malezya 13, Filipinler 14, Tayvan 2 ve Vietnam ise 11 adayı işgal etmiştir. Bruney ise hiçbir bölgeyi işgal etmemiş olsa da adalarda hak iddia etmeyi sürdürmektedir. Tayvan ve ÇHC arasında konumlanmış ve Güney Çin Denizinin Spratly ve Paracelle birlikte 3 takım adasından biri sayılan Pratas Takım Adası ise ÇHC ve Tayvan arasında potansiyel çatışma noktası olma özelliğini koruyor. Halen Tayvan tarafından yönetilen takım ada, Güney Çin Denizindeki en büyük ada olan Dongsha adasına da ev sahipliği yapmaktadır. Anlaşmazlığın Tarihçesi ÇHC bölgeye yönelik resmi iddalarını tarihsel ve hukuksal gerçeklik üzerine oturttuğunu iddia etmektedir. 2000 yıl önceki Han Hanedanlığı kayıtlarında Güney Çin Denizindeki Paracel ve Spratly adaları dahil olmak üzere bölgenin Çinli balıkçılar tarafından bilindiğini ve yerleşim alanı olarak kullanıldığını iddia etmektedir. Sahildar devletlerde 20. yy’ın ikinci yarısına kadar buna itiraz etmemekteydi. Ancak Japonya’nın ikinci dünya savaşında mağlup olmasının ardından işgal ettiği bu adaları Çin Cumhuriyeti’ne teslim etmesinin ardından ,diğer sahildar devletler adalar üzerinde egemenlik iddia etmeye başladı. Bunun üzerine Çin Halk Cumhuriyet’i Güney Çin Denizi’nde Çizgili Hat( U Şeklindeki Sınırlar) olarak bilinen egemenlik hattını 1947 de dünyaya ilan etti. 1974 yılına gelindiğinde Güney Çin Denizinde petrol yataklarının bulunması bir gerginliğe yol açtı. Çin, Güney Vietnam'ın yabancı petrol şirketleriyle anlaşmasına tepki göstererek adalara denizden ve havadan saldırıya geçti ve bütün adaları denetimi altına aldı. Böylece gelecek dönemde Güney Çin Denizi Sorunu olarak ortaya çıkacak sorunun ilk sahnesi de gerçekleşmiş oldu. Bu denizin, bugün, önemli bir sorun alanı haline gelmiş olmasının en önemli nedeni ise kıyıdaş ülkelerin birbirleriyle ve özellikle Çin ile yaşadığı paylaşım sorunları ve Çin’in, bu denizin önemli bir bölümünü kendisine ait olarak görmesi ve bunu “tek taraflı” söylemler/eylemler ile ortaya koyması neticesinde, “serbest ticaret” ve “denizlerde ulaşım serbestliği” başta olmak üzere birçok liberal ilkeyi zedeliyor olmasıdır. Güney Çin Denizi'ndeki ihtilaflar bağlamında öne çıkan hususlar arasında Çin’in hak iddiasının temelinde yaklaşık beş yüz yıl, kimi açıklamalarda daha da uzak geçmişe uzanan ‘tarih’ referansı; 2. Dünya Savaşı sonrasının belirsizliklerle dolu küresel siyasetinde boşluktan istifadeyle oluşturduğu ‘teritoryal genişleme stratejisi’ ve son otuz yılda sergilediği ekonomik kalkınmanın zorlamasıyla küresel güç olma vasfı ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak bölgesel hegemonya çabaları da bulunmaktadır. Çin, üzerinde egemenlik kurduğunu ilan ettiği Spratly Adaları ile Paracel Adaları’nın da “kıta sahanlığı”na sahip olduğunu ilan ederek deniz alanını genişletmeye çalışmaktadır. Bu durum, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne de aykırı bir durumu oluşturmaktadır. Nitekim 1982 tarihli bu sözleşmeye göre, devletler 12 millik bir karasuları sınırı, 200 metre derinliğe değin varan bir kıta sahanlığı ve 200 millik bir münhasır ekonomik bölgeye sahiptirler. Spratly ve Paracel Adaları ise, Çin’in kıta sahanlığının dahi dışında yer almakta ve diğer kıyıdaş ülkelerle birlikte Çin’in münhasır ekonomik bölgesinde yer almaktadır. Yani normal koşullarda, bu adaların hiçbir ülkenin egemenliğine tabi olmayan ve zenginlikleri de kıyıdaş ülkelerde paylaşılan bir konuma sahip olmaları gerekir. Ne var ki, Çin’in soyut bir anlayışı yansıtan “tarihsel hak” iddiası üzerinden yansıttığı tavır, diğer kıyıdaş ülkeleri de olumsuz yönde etkilemekte ve serbest ticaret ile deniz ulaşım hürriyetine ciddi sınırlamalar getirmektedir. Bu bölgede çıkacak bölgesel bir çatışmanın dünya ticaretine yapacağı olumsuz etkileri ABD başta olmak üzere batılı devletleri de yakından ilgilendiren bir konu haline getirmektedir. 6 Mayıs 2009 tarihinde Malezya ve Vietnam, Güney Çin Denizi’nin güney bölümü için Birleşmiş Milletler (BM) Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu'na (CLCS) ortak bir öneride bulunmuşlardır. Bu önerinin amacı; iki kıyı devletinin kıta sahanlığının kendilerine ait sınırların 200 deniz mili uzağına kadar genişletildiği bir alana sahip olma hakkını elde etmektir. Çin, Vietnam ve Malezya’nın bu alana ilişkin mülkiyet iddiasında bulunmalarını kınayarak Birleşmiş Milletler (BM) Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu'na itirazda bulunmuştur. 2012 yılında Çin, dokuz çizgili harita çerçevesinde, Güney Çin Denizi'nde kendi yetki alanının bulunduğunu aktif bir şekilde açıklamaya başlamıştır. Örneğin, Haziran 2012'de Çin, Paracel Adaları’nda bulunan Sansha kentinin yönetim kademesini ilçe seviyesinden Hainan eyaletinin bir vilayeti seviyesine çıkardığını duyurmuştur. Bir ay sonra, bu bölgede Çin Halk Kurtuluş Ordusuna (PLA) bağlı bir garnizonun kurulacağı duyurulmuştur. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda, Çin itilaflı Spratly Adaları’nda üç küçük havaalanı inşa etmiş ve savaş jetleri, kruz füzeleri ve bir radar sistemi konuşlandırma yoluyla Woody Adası’nı askerileştirmiştir. Bunun sonucunda 22 Ocak 2013 tarihinde Filipinler, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin (UNCLOS) VII. Eki çerçevesinde Çin'e karşı tahkim davası açmıştır. Bununla birlikte Çin, Güney Çin Denizi’nde eskiden beri sahip olunan hakların ve denizcilikle ilgili yetkilendirme kaynaklarının rolü ile ilgili olan ve Filipinler tarafından açılan bu tahkim davasının, yargı yetkisinin dışında olduğunu sürekli olarak belirtmiştir. Bu Çin’in bölgedeki faaliyetlerini durdurmaya yetmemiştir. 5 Aralık 2013 tarihinde PLA Deniz Kuvvetlerine ait bir geminin, ABD Deniz Kuvvetlerinin eşlik ettiği güdümlü bir füze kruvazörünün yoluna çıktığı ve kruvazörün çarpışmayı önlemek için kaçınma manevrasını yapmak zorunda kaldığı ifade edilmektedir. Çin'in ulusal petrol şirketlerinin de dolaylı olarak Güney Çin Denizi’nde mülkiyet iddiasında bulunduğu belirtilmelidir. 2 Mayıs 2014 tarihinde devlete ait Çin Ulusal Denizaşırı Petrol Şirketi (CNOOC), Vietnam’ın kendi kıta sahanlığı olarak gördüğü sulara büyük bir keşif petrol kulesi yerleştirmiştir. Bu kule, anlaşmazlığın söz konusu olduğu Paracel Adaları’nın bir bölümü olan Triton Adası’nın 17 deniz mili uzağına yerleştirilmiştir. Kuleye eşlik eden Çin’e ait yaklaşık 80 geminin bölgeye girdiği, hatta bu gemilerin Vietnam gemilerine yüksek güçlü tazyikli su kullanarak bunların bölgeyi terk etmelerini sağlamaya çalıştığı belirtilmektedir. Bu olay Vietnam’da Çin karşıtı protestolara yol açmıştır. Çin, anlaşmazlığın yaşandığı bölgede petrol ve doğal gaz sondajı yapmamaları konusunda Güneydoğu Asya komşularını uyarmıştır ki bu durum diğer milletlerin burada petrol arama ve sismik araştırma faaliyetlerinde bulunmalarını engellemiştir. Ayrıca anlaşmazlığın yaşandığı bölgede Çin Halk Kurtuluş Ordusu tarafından yeni bir askeri garnizonun kurulmasının, ABD’nin bölgedeki askeri faaliyetlerine karşı bir meydan okuma olarak değerlendirilebileceği belirtilmelidir. Esasında bu anlaşmazlığa taraf olmayanlar Güney Çin Denizinin ABD’nin askeri denizcilik operasyonlarını serbestçe yapabileceği uluslararası deniz olarak kalmasını istemektedirler. Bununla birlikte Çin, uluslararası hukuka göre yabancı askeri birliklerin, kendisine ait 200 millik münhasır ekonomik bölgede istihbarat toplama faaliyetlerini yürütemeyeceği düşüncesindedir. PLA Deniz Kuvvetleri, karasularındaki egemenlik haklarını sürdürme gayretiyle Güney Çin Denizi'nde bir çok olaya da yol açmıştır. Pekin'in Güney Çin Denizi ile ilgili dokuz çizgili harita iddiasının geçerliliği konusunda Filipinler tarafından Çin'e karşı açılan tahkim davasıyla ilgili olarak PCA’nın karar vermesi 3 yıl sürmüştür. Mahkeme; 12 Temmuz 2016 tarihinde açıkladığı kararı ile, Çin’in Güney Çin Denizi üzerinde tarihi hakları olduğu iddiasını yerinde görmemiş ve Filipinler’in egemenlik haklarını ihlal ettiğine hükmetmiştir. Mahkeme ayrıca, Çin’in anlaşmazlığın yaşandığı alanlar üzerinde dokuz çizgili haritaya göre egemenlik kurma konusunda herhangi bir tarihsel hakka sahip olmadığını belirtmiştir. Buna karşılık Çin açıkça Güney Çin Denizi'ndeki mülkiyet iddiasına karşı alınan mahkeme kararına itibar etmeyeceğini belirtmiştir. Çin Dışişleri Bakanlığı; Çinlilerin iki bin yıldan fazla bir süredir bu adalarda yaşadığını, bu tür adaların münhasır ekonomik bölgelerinin olmadığını ve esasen 1948 yılında “noktalı çizgilerle” bu adaların Çin’e ait olduğuna dikkat çekilmiş olduğunu söyleyerek, kararı kabul etmeyeceklerini, ret edeceklerini açıklamıştır. Açıklamada, Çin’in egemenlik haklarının ve Güney Çin Denizi’ndeki hak ve çıkarlarının söz konusu karardan hiçbir şekilde etkilenmeyeceği, bu karar dayalı iddiaların ve eylemlerin asla kabul edilmeyeceği; Çin’in, deniz ve hava seyrüseferi özgürlüğüne saygı duyduğu, Güney Çin Denizi’nde ve üzerindeki hava sahasında bu tutumunu sürdüreceği, anlaşmazlığın barışçıl yoldan çözümüne yönelik olarak devletlerle doğrudan görüşmelere hazır olduğu da belirtilmiştir. Çin Savunma Bakanlığı da; kararla ilgili olarak kamuoyuna yaptığı (Çince ve İngilizce) açıklamada, Çin Silahlı Kuvvetlerinin ulusal egemenliği, güvenliği, deniz hak ve çıkarlarını, bölgesel barışı ve istikrarı koruyacağını, her türlü tehdit ve meydan okumaları boşa çıkaracağını açıklamıştır. Ayrıca Çin bunlara ek olarak Çin ve Filipinler’in Güney Çin Denizi’yle ilgili anlaşmazlığının merkezinde Filipinler’in yasa dışı bir şekilde Çin’in Nansha Adaları’ndan bazılarını işgal etmesinden kaynaklanan toprak sorunu olduğu, tarih ve uluslararası hukuk bakımından, Filipinler’in Nansha Adaları’nın bazılarına egemenlik iddiasının tamamen asılsız olduğu iddia etmektedir. Japonya’dan, söz konusu kararın yasal ve nihai olarak bağlayıcı olduğu yolunda bir açıklama gelmiştir. ABD’den ise, Çin’in bu karara vereceği tepkinin bekleneceği ve buna göre hareket edileceği yolunda yorumlar gelmiştir ki, Güney Çin Denizi anlaşmazlığına taraf diğer devletlerin de böyle bir yaklaşım içinde olacağı tahmin edilmektedir. Karar, Filipinler’de taşkınlıklara ve başkent Manila’da Çin Büyükelçiliği önünde gösterilere yol açmış; Çin de ise, kamuoyu, sosyal medya üzerinde karara duydukları öfkeyi dile getirmişlerdir. Kararın etkisinde, petrol fiyatlarında sıçrama olduğu da ileri sürülmüştür. Tahkim Mahkemesi’nin icra yetkisi bulunmamaktadır; bu kararı uygulayacak uluslararası ya da uluslarüstü bir organ da bulunmamaktadır. BM Şartı ve ruhu ile birlikte mütalaa edilerek, belki Çin’in BM üzerinden bu karara uymaya zorlanması düşünülebilir; ancak Çin’in BM sistemi içindeki resmi (hukuksal) yeri, BM’nin yıpranmışlığı ve küresel politikanın içinde bulunduğu koşullar dikkate alındığında bu düşüncenin hayata geçme ihtimalinin yok denecek kadar az olduğunu söylemek mümkündür. Güney Çin Denizi’nin Çin için ifade ettiği anlam hatırlanırsa, kararın Pekin tarafından kabul edilme ihtimalinin bulunmadığı da açıktır. Ancak Çin Dışişleri Bakanlığından gelen karara ilişkin açıklamadan çıkarılabileceği üzere, Çin’in, diğer kıyıdaş ülkelere emsal teşkil edebileceğini ihmal etmeden, Filipinler’in bazı taleplerini karşılayabileceği ve bu suretle Tahkim Mahkemesi’nin kararını anlamlı olmaktan çıkarabileceği de beklenebilir. Çin’in son dönemde sergileye geldiği dış politika anlayış ve uygulaması, bu beklentiyi beslemektedir. Ayrıca Çin’in, son dönemde ABD(Batı) karşısında bir çekim merkezi olduğunun farkında olarak, çekiciliğini artırmak için de böyle bir yola gidebileceği düşünülebilir. Ayrıca 12-19 Eylül 2016 tarihleri arasında Çin ve Rusya, Güney Denizi'nde “ada ele geçirme” tatbikatı dahil bazı ortak tatbikatlar düzenlemişlerdir. Rusya'nın, ilk kez Güney Çin Denizi'nde Çin ordusu ile ortak tatbikat yapması, halihazırda birçok ülke arasında egemenlik ihtilaflarına konu olan bölgenin geleceğine yönelik endişeleri arttırmıştır.  Çin yönetimi, ABD’nin bölgede giderek artan varlığını bölge barışı için bir sorun olarak kabul ederken, Doğu Avrupa ve Karadeniz bölgesinde ABD’yi karşısına almış bir Rusya’yla birlikte hareket etmesi de kolaylaşmaktadır. Sonuç olarak, Güney Çin Denizi'ndeki mülkiyet ve yetki anlaşmazlıkları, askeri gerilim oluşturma riskini arttırarak Çin ve diğer Güneydoğu Asya ülkeleri arasındaki ilişkileri gerginleştirmeye devam etmektedir. Anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi konusunda bir sonuca ulaşılamaması, bölgede istikrar bozucu silahlanma yarışını arttırabilir. Güney Çin Denizi ile ilgili anlaşmazlık, sadece Pekin'deki Çinli liderleri ilgilendiren bir sorun değildir. Daha ziyade, Çin’in büyük bir güç olarak çıkarlarını, egemenliğini ve imajını koruma yeteneğini gösteren ‘‘Çin’in yükselme sürecinin’’ önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla, Güney Çin Denizi ile ilgili anlaşmazlığın önemi, potansiyel enerji kaynaklarının tahmini değerinin de önüne geçmektedir. Bu anlaşmazlık büyük ölçüde, Çin’in kendini büyük bir güç olarak yeniden konumlandırma arzusu ile ABD’nin bölgedeki üstünlüğünü koruma ve müttefiklerini ve işbirliklerini elinde tutma amacı arasındaki yüksek gerilime bağlıdır. Bu nedenle, Çin’in iddialarını uluslararası hukuka göre açığa kavuşturma niyeti olmadan, potansiyel işbirliği alanlarının belirlenmesi ve Güney Çin Denizi anlaşmazlığının çözülmesi son derece zor gibi görünmektedir. Güney Çin Deniz’i Sorununa Devletlerin Bakış Açısı Başta Filipinler ve Vietnam olmak üzere diğer sahildar devletler ÇHC’nin 9 hatlı sınırını kabul edilemez ve uluslararası hukukun ihlali olarak görmektedir. Kendilerine ayrılan 12 millik karasuları dışında kalan tüm bölgenin ÇHC’ye ait olduğu iddiası devletler için kabul edilemez. Tüm doğalgaz ve petrol yataklarını, balıkçılık sahalarını ve transit geçit yollarını içine alan bu bölgeyi kayıtsız şartsız ÇHC’ye teslim etmeyi bu devletler ulusal menfaatlerine aykırı kabul etmektedir. Filipinler’in ve Vietnam’ın Güney Çin Denizi ile ilgili hassasiyetlerinin, öncelikle güvenlik ile ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Vietnam Paracel adalarının tarihi ve hukuki olarak kendisine bağlı olduğu iddiasından önce bu bölgeye coğrafi olarak da en yakın kendisinin olduğunu belirtiyor. 200 millik Münhasır ekonomik bölge gereği Paracel adaları hukuken Vietnam’a ait olması gerekir diyen Vietnam bu zamana kadar Çin’e yaptığı konuyu Adalet Divanına taşıma tekliflerine red cevabı aldı. 1932’de Fransız sömürgesi olduğu dönemde ilk teklifi yapan Vietnam, dönemin milliyetçi hükümeti tarafından red cevabı aldı. 1988 yılındaki çatışmanın ardından ilişkileri normale döndürme adına yine aynı teklifi yaptı ama ÇHC yönetimi krizi uluslararası arenaya asla taşımayacağını, bölgesel bir sorunun ancak bölge ülkeleri arasında çözülebileceğini savundu. Vietnam, ÇHC yönetiminin bu tutumunu haksızlıklarının kanıtı olarak değerlendiriyor. Vietnam yönetimine göre hukuken ve tarihi olarak bölgeninin Çin’e ait olduğunu belirten kesin deliller olsaydı, Çin yönetimi konuyu Adalet Divan’ına taşımaktan kaçınmayacağını belirtmektedir. Yine 9 hatlı sınır için de aynı iddiaları savunan Vietnam, böyle bir tarifin uluslararası arenada yerinin olmadığını savunuyor. Nitekim ‘U’ şeklindeki bu sınırlar, enlem ve boylamlarla belirlenmiş değildir. İddialarını oldu bittiye getirmekle suçladığı Çin yönetimiyle yaşadığı iki silahlı çatışmanın ardından donanmayı kuvvetlendirmeye öncülük veren Vietnam, bölgeye yönelik egemenlik iddialarından asla vazgeçmeyeceğini uluslararası arenada açıkça belirtimektedir. Diğer sahildar devlet Filipinler için de durum pek iç açıcı gözükmüyor. Vietnam gibi sınırlarının ihlal edildiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu savunan yönetim, İkinci Dünya Savaşından bu yana iyi ilişkilere sahip olduğu ABD’nin desteğini aramaktadır. Bölgede düzenli olarak ABD ile ortak düzenledikleri deniz tatbikatlarıyla ÇHC’ye mesaj veren yönetim gerekirse çatışmayı göze alabileceğini belirtmektedir. Filipinler’in ÇHC ile sık sık karşı karşıya geldiği bölge ise Scarborough kayalıkları olarak bilinen bölgedir. Hong Kong’dan 470 mil uzakta olan kayalıklar, Filipinler’den ise 124 deniz mili uzaklıkta bulunuyor. Kayalıklarda bulunan zengin balık sahaları Çin’li balıçıların iştahını kabartıyor. Sık sık bölgede avlanmaya çıkan Çin’li balıkçılara karşı da Filipinler yönetimi Ekonomik Münhasır Bölgesi’nde bulunduğu ve adaların kendisine ait olduğu iddiasıyla balıkçıları göz altına alıyor ve Çin Donanmasıyla karşı karşıya geliyor. Bölgeye yönelik çıkarttığı avlanma yasağını dikkate almayan balıkçılar yüzünden ÇHC yönetimi ile arası açılan Filipinler yönetimi, ASEAN ve ABD ile olan ilişkilerini kullanarak ÇHC’yi baskı altına almaya çalışıyor. Spratly adalarında ki durum ise; Çin, Tayvan, Vietnam, Filipinler, Malezya ve Brunei ülkelerinden her birinin Spratly Adaları’nın tümü veya bir parçası üzerinde birbiriyle örtüşen toprak egemenliği iddiaları bulunmaktadır. Taraf ülkelerin her biri iddialarını desteklemek için; keşif, tarihsel kanıt, uluslararası hukuk ilkelerine dayanan argümanlar, işgal, BMDHS hükümleri gibi unsurlar arasında değişim gösteren çeşitli materyaller öne sürmektedirler. Çin, Tayvan ve Vietnam, iddialarını tarihsel tezlere dayandırırken; egemenlik iddiaları bazı oluşumlarla sınırlı kalan Bruney, Filipinler ve Malezya ise savlarını Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmeleriyle desteklemektedir. Devletler, söz konusu oluşumların kıta sahanlıkları ve münhasır ekonomik bölgeleri üzerinde bulunmasının egemenlikleri için yeterli olduğunu düşünmektedirler. Nitekim bu devletler; Çin, Tayvan ve Vietnam gibi iddialarını, adaların tarihsel olarak da kendilerine ait olduğunu belirterek tamamlamaktadırlar. Ancak bu devletlerin Çin, Tayvan ve Vietnam kadar kuvvetli kanıtları yoktur. Uluslararası deniz ticaretinin engellenmemesi ve Japonya ile Filipinler gibi müttefiklerinin Çin tarafından askeri tahakküme maruz kalmaması için 2015'ten bu yana bölgedeki askeri varlığını artıran ABD ise, Pekin'in bölgede izlediği yayılmacı tutuma izin vermeyeceği mesajını göndermektedir. Filipinler, Vietnam, Tayvan ve Malezya ile Avustralya’nın yoğun şikayetlerine ve ABD’nin “şiddetle karşı çıkmasına” karşın, Çin’in, Spratly Adaları ve çevresinde çeşitli askeri tesisler inşa etmekte, liman ve altyapı kurma çalışmalarını hızlandırmakta ve hatta adaları silahlandırma yönünde hamleler dahi yapmaktadır. Bunun yanı sıra, Çin’in, yine bu adalar çevresinde yer alan “sığlıklarda” (Yongshu, Subi, Nanxun, Dongmen ve Meiji sığlıkları) liman ve uçak pistlerine sahip “yapay adalar” inşasına başlamıştır. Böylece tartışmalı bölgedeki Çin varlığı daha ileri boyutlara vardırılmaya çalışılmaktadır. 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, “yapay adaların” deniz içerisinde 500 metrelik bir güvenlik bölgesine de sahip olduğu unutulmamalıdır. Çin, bu tarz hamlelerinin yanı sıra, diğer kıyıdaş ülkelerin Güney Çin Denizi’nde enerji arama-tarama faaliyetlerine izin vermek istememekte (özellikle Vietnam-Hindistan ortaklığı çerçevesindeki girişimlere müdahale etmeye çalışmakta), bu denizde gördüğü “yabancı gemileri” durdurup arama kararı almakta ve özellikle Vietnam, Filipinler, Hindistan ve ABD olmak üzere, bu denize giriş yapan çeşitli ülkelere ait ticaret ve savaş gemilerini çeşitli yollardan “taciz” etmektedir. Çin’in bu saldırgan tavrı, ABD tarafından kendisine yöneltilen “çevreleme” stratejisini aşabilme yönünde bir eylemlilik olarak görülebileceği gibi, çok kutuplu bir dünya sistemini inşa edebilme ve bu bağlamda da ABD ile müttefiklerinin “sistemsel hegemonyasını” sorgulama girişimi olarak da değerlendirilebilir. Nitekim Çin, tıpkı Rusya gibi, çok kutupluluk ekseninde inşa edilmiş yeni bir dünya düzeni oluşturmak istemektedir. Bu bağlamda, her iki ülke de, öncelikle kendi bölgelerinde gücü tartışılmaz bir hegemon olabilme hedefini ortaya koymuş durumdadır. Güney Çin Denizi, Çin’in stratejik üstünlüğünü beraberinde getiren “ekonomik büyümenin” altyapı unsuru olan “enerji kaynaklarının” güvenli bir şekilde Çin anakarasına ulaşması açısından önemli olduğu gibi, aynı zamanda Çin’in “arka bahçesini” oluşturmaktadır. Çin, kendisine yönelebilecek güvenlik risklerinin özellikle Güney ve Doğu Çin Denizi üzerinden gelebileceğini hesap etmektedir. ABD’nin uyguladığı çevreleme stratejisinin yanı sıra, “Güneydoğu Asya”yı dış politikasının esas yönelim noktasına oturtması, Washington’un Güney Çin Denizi’nde dengeli bir yapı kurulabilmesini “ulusal çıkarları” içerisinde görmesi ve bu bağlamda bölge ülkeleri ile Japonya ve Avustralya güçlerinin de dahil olduğu askeri tatbikatlar düzenlemesi Pekin’i rahatsız etmektedir. Ekim 2015 te bir ABD savaş gemisinin ÇHC’nin inşa ettiği yapay adanın yakınından geçmesi ilişkilerde bir gerilmeye sebep olmuştur.ABD bunu seyrüsefer serbestisi kapsamında değerlendirirken ÇHC tarafından tepkiyle karşılanmış ve rahatsızlığını belirtmekten çekinmemişti. Bu rahatsızlığın, önümüzdeki dönemde daha da artması ve uluslararası sistemin yapısını ve işleyişini “derinden” etkileme kapasitesi taşıyan bir krizin yaşanması ihtimaller dahilindedir. Tayvan ise, Çin ile ABD arasındaki bu gerginlikten rahatsız olmuş 26 Mayıs 2016 da Güney Çin Denizi Barış Girişimini başlatmıştır. Tayvan’ın bu girişimi Filipinler ile balıkçılık konusunda yaşadığı gerginliği azaltıcı bir anlaşmanın 5 Kasım 2015’te imzalanması sonucunu doğurdu. Barış Girişimi kısa vadede taraflar arasında güvenin tesis edilmesi ve GÇD’de denizde ve havada istenmeyen durumlarla karşılaşılmasının önlenmesi için belirli davranış kurallarının belirlenmesini hedeflemektedir.Uzun vadede ise bu entegre planın ötesinde işbirliği için spesifik alanların aşama aşama belirlenip ortak yönetim ve izleme mekanizmasının kurulması önerilmektedir. Filipinler GÇD’deki anlaşmazlıkları 2013’te Daimi Hakemlik Mahkemesi’ne götürdüğünde ÇHC görüşü alınarak Tayvan’ın görüşüne başvurmamış ve Taiping’in su kaynağı ve verimli toprağı olmadığını ve insan yaşamına imkan sağlamadığını, bu nedenle ada olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürmüştür. Buna karşılık Tayvan, BM Deniz Hukuku Sözlemesinin 121. Maddesine göre Taiping’in kayalık değil de bir ada olduğunu ileri sürmektedir. Üzerinde insan yaşamı olan, içme suyu bulunan ve kendine ait bir ekonomik hayatı olan adanın, Filipinler tarafından ileri sürüldüğü gibi kayalık olarak adlandırılamayacağını belirtmektedir. Haziran 1956 dan beri kesintisiz bir şekilde Tayvan kuvvetleri adada bulunmaktadır. Fakat Tayvan’ın uluslararası alandaki konumu nedeniyle zaman zaman haklarını korumada zorlandığı görülmektedir. Ayrıca Tayvan Devlet Başkanı Tayvan Hükümeti de Tayvan’ın Tahkim Mahkemesi görüşmelerine çağrılmadığı için mahkeme kararını tanımayacağını açıklamıştı. Japonya medyasında çıkan haberlerde, Çin'in, ilgili mahkemenin Güney Çin Denizi kararını kabul etmesi ve uluslararası hukuka uyması konusunda Japonya'nın uluslararası toplumla çalışmalarının devam edeceği belirtilmiştir. Çin bununla ilgili olarak Güney Çin Denizi sorunuyla ilgili Japonya'nın bölgesel barışa fayda sağlayacak girişimlerde bulunması gerektiğini söylemektedir. 80'den fazla ülke ve uluslararası kuruluşun, Güney Çin Denizi sorununda Çin'in duruşuna destek verdiğine değinerek, Filipinler'in lehine sonuçlanan Uluslararası Tahkim Mahkemesinin sözde kararı ve ilgili davanın sadece birkaç ülkeden destek gördüğünü ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunmaktadır. Diğer sahildar devletler Endonezya, Malezya ve Bruney de hem ÇHC ile hem de diğer sahildar devletlerle sınır anlaşmazlığı yaşasa da bu çatışma Filipinler ve Vietnam’a oranla biraz daha geri planda kalmış durumdadır. Bu ülkeler ASEAN’ı kullanarak soruna diplomatik çözüm peşindeler Güney Çin Deniziyle alakalı olarak son gelişmelere bakıldığında, Filipinler Devlet Başkanının resmi ziyaret kapsamında Çin’e gitmiştir. Taraflar arasındaki görüşmede, devlet başkanları ikili ilişkilerde bütünüyle gelişme ve ilerleme elde edilmesinin yanı sıra aralarındaki tartışmalı Güney Çin Denizi anlaşmazlıklarının uygun şekilde ele alınması konusunda fikir birliğine varmıştı. Ziyaret öncesi taraflar, ilişkilere Güney Çin Denizi meselesi üzerinden bakılmaması gerektiğinin altını çizerek, bu sorunun görüşmelere gölge düşürmemesi konusunda hassasiyetlerini dile getirmişti. Kaynakça; -ALAGÖZ, E. (2012) Doğu Çin Denizinde Gerginlik: Senkaku/Diaoyu Adaları Sorunu. http://www.bilgesam.org/incele/130/-dogu-cin-denizi%E2%80%99nde-gerginlik--senkaku-diaoyu-adalari-sorunu/#.WEabKOaLTIV (15 ekim 2016) -BBC TÜRKÇE (2012) Japonya ve Çin arasında adalar gerginliği büyüyor. http://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/07/120711_japan_china_island_row.shtml (15 ekim 2016) -Binzat, G.(2015) Güney Çin denizinde ABD ve ÇİN’i savaşın eşiğine getiren suni adalar krizi. http://www.21yyte.org/tr/arastirma/cin-halk-cumhuriyeti/2015/06/12/8208/guney-cin-denizinde-abd-ve-cini-savasin-esigine-getiren-suni-adalar-krizi (15 ekim 2016) --Eryiğit, M. (2013) Çin-Japonya arasında ada polemiği: Senkaku mu, Diaoyu mu?. http://www.dunyabulteni.net/haber/242910/cin-japonya-arasinda-ada-polemigi-senkaku-mu-diaoyu-mu. (15 ekim 2016) -Eryiğit M. (2015) Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları ve ABD-ÇHC İlişkileri ne Etkileri. http://docplayer.biz.tr/11388261-Guney-cin-denizinde-sinir-anlasmazliklari-ve-abd-chc-iliskileri-ne-etkileri.html (15 ekim 2016) - Gazite Manifesto.(2016) Emperyalizmin yeni kriz alanı: Güney Çin Denizi(2016) http://gazetemanifesto.com/2016/07/14/emperyalizmin-yeni-kriz-alani-guney-cin-denizi/ (15 ekim 2016) -Habertürk. (2016) Çin’den Japonya’ya Güney Çin denizi uyarısı. http://www.haberturk.com/dunya/haber/1273665-cinden-japonyaya-guney-cin-denizi-uyarisi (15 ekim 2016) -NTV (2012) 'Çin'in kutsal toprakları satılık değil'. http://www.ntv.com.tr/dunya/cinin-kutsal-topraklari-satilik-degil,uyvf8VCfvE2y9uMXGyBuEw?_ref=infinite (15 ekim 2016) -NFKU (2015) Çin Denizi Hakkında Bilgi. http://www.nkfu.com/cin-denizi-hakkinda-bilgi/ (15 ekim 2016) -Öztürk M.O. (2016) Güney Çin Denizi anlaşmazlığında Lahey’den karar çıktı. http://ascmer.org/guney-cin-denizi-anlasmazliginda-laheyden-karar-cikti/ (15 Ekim 2016) -Tüysüzoğlu, G. (2013) DOĞU ÇİN DENİZİ’NDE GERGİNLİK ARTIYOR. http://politikaakademisi.org/2013/11/28/dogu-cin-denizinde-gerginlik-artiyor/ . (15 ekim 2016) -Tüysüzoğlu, G. (2015) Güney Çin Denizi'nde gerginlik tırmanıyor. http://blog.radikal.com.tr/dunya/guney-cin-denizinde-gerginlik-tirmaniyor-115976 (15 ekim 2016) -Serikkaliyeva, A. (2016) Güney Çin Denizindeki Sınır Anlaşmazlıklarına Çin’in Bakış Açısı. http://www.ayu.edu.tr/static/aae_haftalik/aae_bulten_tr_84.pdf ( 15 ekim 2016) - Yiğitel, A. ’’Spratly Adaları Uyuşmazlığı’nın Çözümüne Yönelik Uygun Bir Model, Timor Gap Anlaşması’’, syf.172, (erişim15.ekim.2016)
      1aq sen 1 haftadır bunu mu araştırıyorsun sadasda - katsumoto 20.01.2017 00:39:04 |#3123080
      1biraz daha yazda ev yaparken tuğla diye kullanırız, bune olm? - suiibey 20.01.2017 00:39:37 |#2942859
      0kardeşim okuyup kahvedeki yaşlı amcalara anlatsam "abe amına koyam senin kızan gibi siktirtme toynanı sikmem kaynanı" der. - katsumoto 20.01.2017 00:43:44 |#3123095
      butun yorumlari goster (8)
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#1311231) Çin abd gerilimini anlamak isteyenler okuyabilir. Entryi de boşa yazmamış oluruz böylece. Eheheh
      0sana kim makaleni sözlükte yazınca kabul oluyo dedi xdhsj - bbmybbym 02.08.2022 16:00:09 |#4429099
      0benim böyle baya entrym vardı hjjgjg ama komisyondan geçer bu makale kesin kjlkjkh - mumyax 02.08.2022 16:14:14 |#4429110
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Mevcut ABD-Çin geriliminin arka planını anlamak için okuyabileceğiniz harika bir entry Gerilimin aktörleri ve sürece dair mükemmel bir tweet serisi Tüm dünyayı etkileyen bu kriz hakkında yukarı bıraktığım 2 yazıyı okumanız kafanızdaki çoğu soru işaretini giderecektir diye düşünüyorum.